İlahiyatçı Prof. Nihat Hatipoğlu, Allah'ı zikretmenin faydalarını sıraladı. Zikir şeytanı uzaklaştırır ve gücünü kırar. Allah'ın rıza ve hoşnutluğuna sebep olur. Kalpten düşünce ve üzüntüyü giderir. Yüzü ve kalbi nurlandırır. Kişiye gelecek rızkı çoğaltır. Allah'u Teala'nın sevgisini kazandırır. İslam'ın ruhu, dinin kaynağı, saadet ve kurtuluşun sebebi ancak sevgidir. Kim Allah'ın sevgisine erişmek isterse Allah'ı bol bol zikretmelidir. Zikretmekle insanı ihsan derecesine ulaştıran bir hal nasip olur. İhsan derecesi, Allah'ı görüyormuş gibi ibadet yapmanın nasip olmasıdır. (İşte bu tasavvuf ehlinin erişmek istedikleri en son hedeftir.) Zikir Allah'a yöneltir. Allah'ı zikreden insan, gitgide öyle bir hale gelir ki, her meselede Allah'u Teala, onun sığınağı, barınağı ve korunağı olur. Allah'a yakınlık meydana getirir. Zikir ne kadar fazla yapılırsa, yakınlık o kadar artar. Zikirden ne kadar gafil kalınırsa o kadar Allah'tan uzaklaşılmış olur. Zikir kalbe Allah'u Teala'nın heybet ve büyüklüğünü yerleştirir. Ayrıca kişi Allah'ın huzurundaymış gibi olur. Kişinin Allah'u Teala'nın katında zikredilmesine sebep olur. Nitekim Kuran-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur: "Siz Ben'i anın ki Ben de sizi anayım." (Bakara, 152) Kudsi bir hadiste ise şöyle buyurulmuştur: "Kim Ben'i gizlice zikrederse, Ben de onu gizlice zikrederim." Zikir kalp ve ruhun gıdasıdır. Kalbe ve ruha gıda verilmemesi bedene gıda (yemek) verilmemesi gibidir. Zikir kalbin pasını siler. Tertemiz hale getirir. Hata ve kusurlardan insanı uzaklaştırır. Hatasının farkına vardırır. Zikir, kişide oluşan ürkme duygusunu uzaklaştırır. Çünkü gafil insanın kalbinde Allah'a karşı bir ürkeklik bulunur. Bu hal kişiyi rabbinden uzaklaştırır. Bu hal de ancak zikirle yok olur. Kim rahatlık zamanlarında Allah'ı anarsa, musibet zamanlarında Allah onu anar. Yani ona rahmet eder. Zikir Allah'ın azabından kurtulmaya vesiledir. Zikir, göklerden, yücelerden rahatlama ve Rahmet inmesine sebeptir. Melekler zikredeni kuşatırlar. Ona dua ederler. Zikir sayesinde dil, gıybet, söz taşıma, yalan, çirkin ve boş sözlerden korunmuş olur. Nitekim dili Allah'ı zikretmeye alışkın olan kişinin genellikle bu gibi şeylerden korunduğu tecrübe ve müşahede edilmiştir. Dili zikre alışkın olmayan kimseler ise her türlü faydasız şeylere müptela olmaktadırlar. Zikreden, kıyamet günü pişmanlıktan kurtulur. Hadisi Şerif'te buyuruluyor ki: "Allah'ın zikredilmediği her meclis kıyamet günü zarar ve pişmanlığa sebeptir." Zikir ister yatakta, ister çarşıda, ister sağlıkta, ister hastalıkta, isterse nimetler ve lezzetler içinde meşgul iken yapılsın, insanı daima yükseltir. Ondan başka devamlı yükselmeye sebep olan hiçbir ibadet yoktur. Hatta kalbi zikrin nuru ile münevver olan kimsenin uykusu dahi gece boyu gaflet içinde ibadet eden kimselerden daha üstündür. Zikir insanın kalbini uykudan uyandırır. Gafletten gözlerini açtırır. Çünkü kalp uyuduğu müddetçe bütün menfaatlerini kaybeder. Zikir kalp hastalıklarının devasıdır. Zikredenlere Allah'ın rahmeti ve meleklerin duası nasip olur. Allah'u Teala meleklere karşı zikredenlerle övünür. Zikre devam eden cennete gülerek girecektir. Zikir sayesinde her zorluk kolaylaşır. Her zahmetli şey basitleşir. Her çeşit yük hafifleşir. Her musibet yok olup gider. Allah'ı çok zikretmek, münafıklıktan uzak olmanın güvencesi ve belgesidir. Allah münafıkların sıfatlarını şöyle açıklamıştır. "Onlar Allah'ı çok az zikrederler" (Nisa,142) Zikredenlerin yüzlerinde dünyada, ahirette de nur olacaktır. Kim yolda, evde, seferde Allah'ı çok zikrederse, kıyamet günü onun şahitleri çok olacaktır.