Allah'a inanç geni bulundu
Abone olİnanç duygusu nasıl ortaya çıktı? Binlerce yıl, insanoğlunu nasıl etkiledi, yönlendirdi? Ünlü biyolog Dean Hamer, bu sorunun yanıtını, 6 yıl boyunca DNA kodlarında aradı.
Bu geni baskın olanlar daha inançlı oluyor. Şimdi tartışılan
soru şu: Bu gen Allah'ın bir mucizesi mi, yoksa evrim sonucu mu
gelişti? Amerikalı ünlü moleküler biyolog Dean Hamer, bu sorunun
yanıtını, insana fiziksel özelliklerini veren DNA kodlarında aradı.
6 yıl süren bir dizi araştırmanın sonunda da "Allah'a inanç genini"
bulduğunu açıkladı. ABD Ulusal Kanser Enstitüsü'nde görevli olan
Hamer, 1998 yılında, insanın genetik yapısının inanç üzerindeki
etkisini araştırmaya başladı. Hamer, ilk olarak, genetik yapıları
aynı olan "tek yumurta ikizleri" üzerinde inceleme yaptı. Ardından
genetik yapıları tam olarak örtüşmeyen, ancak "aynı ortamda
büyüyen" kardeşlerin inançlarını karşılaştırdı. Tek yumurta
ikizlerinde inanç gücü aynı Araştırmaya göre, kardeşler, aynı
ortamda yetişseler de farklı inançlara sahip olabiliyordu. Ancak
Hamer, genetik yapıları aynı olan tek yumurta ikizlerinin Allah
inancının da neredeyse "aynı" olduğunu gördü. Bunun üzerine, genler
ve inanç arasında bir bağ olduğu kanısına vararak, araştırmasını bu
yönde derinleştirdi. Hamer, daha sonra, insandaki 35 bin genden
hangisinin "inancı etkilediğini" bulmaya çalıştı. Yıllar süren
araştırmanın ardından, "monoamin" enzimlerinin salgılanmasını
kontrol eden 9 gen üzerinde yoğunlaştı. Bilinci ve inancı
yönlendiren genler Amerikalı bilimadamı, 9 genin "en baskın"
olanını bulduğunda ise, araştırmasının sonuna geldi. Hamer, VMAT2"
geninin inanç kavramını yönlendirdiğini açıklayarak bu gene, "İnanç
Geni" adını verdi. Hamer'e göre, monoamin enzimleri, insanın
"bilinç, algılama ve hafıza" gibi duyularını yönlendiriyor. Ancak,
bilimadamının "İnanç Geni" adını verdiği gen, insanoğluna, asıl
ayırt edici özelliği olan "kişisel ve evrensel farkındalık"
yeteneği de kazandırıyor. Böylece insanın "evren, sonsuzluk, tanrı"
gibi soyut kavramlar üzerinde düşünmesini sağlıyor. Bu yüzden, aynı
"genetik yapıya" sahip tek yumurta ikizlerinde enzimler, "aynı
genin kontrolünde ve tümüyle aynı biçimde" salgılandığı için "inanç
yapıları" da aynı oluyor. Dean Hamer'ın tezi, bu kadarla kalmıyor,
inançla evrimi de buluşturuyor. Hamer, bu tezini şöyle anlatıyor:
"Gen tam çalışmıyorsa inanç zayıf oluyor'' "İnsan hep daha fazla
yaşamak ister. Bu nedenle insanoğlundaki iyi genetik özellikler,
(doğal seleksiyon yöntemiyle) sonraki nesillere aktarılır. İnanç
Geni de iyi bir genetik özellik. Çünkü kendisini koruyan yüce bir
varlığa inanan kişiler, hayata daha olumlu bakıyor ve daha uzun
yaşıyor. İnsana daha uzun yaşama imkanı verdiği için 'iyi' olarak
algılanan bu genetik özellik, nesilden nesile geçti ve zaman içinde
inanç kavramı yerleşti. Genin diğer genlerle etkileşimi ve ne kadar
baskın olduğu, inancın gücünü belirledi. Yani, bu gen tam
çalışmıyorsa kişinin inancı zayıf oluyor. Tersine güçlüyse insanın
inancı o ölçüde güçleniyor.'' Ateistler de sahiplendi dindarlar da
'İnanç geni'nin bulunması beraberinde tartışmaları da getirdi.
Ateistler, "Bu Tanrı'nın olmadığının bir kanıtıdır" dedi. Dindar
bilimadamları ise "Asıl Allah'ın insan vücuduna nüfuz ettiğini ve
gücünü gösterir" savunmasını yaptı. Araştırmayı yayınlayan Time
dergisine göre, "İnanç geni"nin bulunması, bilim ile din dünyası
arasında yüzyıllardır yaşanan, "Tanrı var olduğu için mi inandık,
yoksa inanma ihtiyacı mı Tanrı'yı oluşturdu?" tartışmasını yeniden
alevlendirdi. Amerikalı biyolog'un "İnanç genini buldum"
açıklaması, bilim ve din dünyasına bomba gibi düştü. Ateistler,
"inanç geni" keşfinin "Tanrı'nın olmadığının" bir kanıtı olduğunu
öne sürdü. Ancak birçok bilimadamı bu görüşe karşı çıktı. Örneğin,
Virginia Üniversitesi'nin psikiyatri uzmanı Lindon Eaves'ın konu
hakkındaki yorumu şöyle: "Tanrı kavramının beyinde şekillendiği
doğru olabilir. Peki neden bu kavram oluşuyor ona bakmak lazım?
Yani neden beyinde "inanma" isteğini doğuran kimyasal aktiviteler
yaşanıyor? Bence bunun cevabı yine Tanrı'nın gücünde yatıyor...
Vatan