Geçtiğimiz hafta Kanal A'da yayınlanan Apolitik
programında Filistin'de yaşanan soykırımı anlatırken söz bizim
verdiğimiz tepkilerin yeterli olup olmadığına geldi.
İçimdeki bütün acıyla ve bütün öfkeyle, "Allah kimsenin
tetikçisi değildir" dedim. Sonradan gördüm ki bu sözlerim
sosyal medyada ve bazı internet sitelerinde büyük tepkiyle
karşılanmış.
İzin verirseniz bugün birkez daha bu sözleri kullanacağım çünkü,
içimdeki isyanı bastıramıyorum.
Filistin'de asırlardır süren, zaman zaman hız kesen soykırım,
birkez daha tüm şiddetiyle yaşanıyor. Öldürülen Müslüman olunca
dünya büyük bir sessizlik ve tepkisizlik içinde izliyor. Yaşanan o
soykırım, günlük bir olay gibi anlatılıp geçiliyor.. Bir trafik
kazası gibi sıradanlaşmış artık Filistin çocuklarının parçalanmış
cansız bedenlerini haber etmek...
Peki Türkiye'de durum ne?
Günlerdir izliyorum. Bazı sivil toplum kuruluşları bir araya
gelmekten aciz. Her biri, "Bu eylemi ben yapayım ki
televizyonlarda ve gazetelerde benim adım anılsın"
derdinde.
Bir insanlık katliamını, bir soykırımı kendi reklamını yapabilmek
için kullanacak kadar sefil sivil toplum kuruluşlarımız var.
Meydanlara bakıyorum.
300-500 kişi orada burada "Kahrolsun İsrail" diye bağırmaktan başka
iş yapmıyor. Onlar bunu yaparken, birileri de bilgisayarın başına
oturup, "Allah'ım Sen İsrail'i kahret, Filistinlileri
koru" diyerek görevini yerine getirdiğine inanıyor.
İşte benim, "Allah kimsenin tetikçisi değildir"
dememin nedeni de bu!
Evet; vicdan Allah'ın sesidir ve herkeste bulunmaz, buna itirazım
yok. Lakin, yetmedi mi artık kılımızı kıpırdatmadan herşeyi Allah'a
havale etmek. Koca İslam coğrafyasının en büyük sıkıntısı da bu
değil mi?
Elin 8 milyon nüfuslu ülkesi geceli gündüzlü çalışıp, tankıyla,
topuyla, uçağıyla, parasıyla, medyasıyla ve lobi gücüyle dünyaya
hükmederken, bizim yan gelip yatarak her işimizi "O
halleder" diyerek Allah'ı emir eri gibi kullanma
kurnazlığımız daha ne kadar sürecek?
Sokaklarda, caddelerde canhıraş bir şekilde bağıran, zalimlere
karşı fiziki gücü olmasa da buğz ederek tepkisini ortaya koyan
kardeşlerimi tenzih ederek soruyorum.
Ey evinde cola ile iftarını açtıktan sonra ekranın başına kurulup,
"Ay yazıık! Yine Filistinliler ölüyor. Allah'ım sen yardım
et onlara" diyen Müslüman!
Sen ne yaptın da Allah'tan yardım diliyorsun? Dünyanın dört bir
yanındaki Yahudiler bile sokaklarda eylem yapıp kendi ülkesinin
yaptığı soykırımı lanetlerken sen ne yapıyorsun?
Senin peygamberin İslam'ı dünyaya anlatırken ne yaptı?
Uhud'da, Hendek'te, Bedir'de ve Mekke'nin fethinde, yan gelip
yatarak Allah'tan yardım mı istedi ki sen bunu yapacak yüzsüzlüğü
kendinde bulursun?
Twitter ve facebook'tan aforizmalar parçalayarak birşeyler
yaptığına inanıyorsun, bunun adına da müslüman kardeşlik
dayanışması diyorsun öyle mi?
Filistin'de ölen kan kadar gözyaşı dökemiyorsan, televizyon
muhabirlerinin ağlamaktan sunum yapamadığı katliamı sadece beddua
ederek izlemekle yetiniyorsan, sen ne kadar müslümansın hiç
düşündün mü?
Hiç kimseyi ayırmadan söylemeliyim ki...
Rus spiker gibi terörist İsrail'e tepki ve nefretimizi
kusamıyorsak... "Burada İnsanlar
katlediliyor" diyen ve işinden olan CNN muhabiri,
"İsrail sahildeki bebekleri öldürdü" dediği için
afaroz edilen NBC muhabiri kadar içimizde insanlık kırıntısı
taşımıyorsak...
Yenikapı, Kazlıçeşme gibi meydanları sadece siyasilerin nutuk
attığı dönemde dolduruyor ve hatırlıyorsak... 3-5 milyon insan
buralarda aynı anda çığlık atıp arşı-alayı titretmiyorsak...
Ankara'nın, Bursa'nın, İzmir'in, kısacası Türkiye'nin tüm
meydanları sadece siyasi parti mitingleri için doluyor, insanlık
ölürken bomboş kalıyorsa bize milyon kere yazıklar olsun!
Şu Filistin'e Portekizli Ronaldo kadar bile sahip çıkamadık.
Yahu bize yazıklar bile olmasın...
Suriyeli çocuk gördüğü zulmü anlatırken, "Bu yapılanları
Allah'a şikayet edeceğim" demişti değil mi? Allah'a
şikayet edilecek olan sadece katledenler mi olacak? Yoksa o
katliama tepki gösteriyormuş gibi davranan bizleri de şikayet
edecek mi, hiç düşündük mü?
Ya da Sedat Laçiner'in bugün internethaber'de sorduğu soruyu
sorayım:
"Siz bu haldeki kendinize bakıp Müslüman olmayı tercih eder
miydiniz? Bıraktım dini, din değiştirmeyi, siz kendinize bakarak
kendinizi örnek alır mıydınız?" diye soruyor
Laçiner...
Verecek cevabınız var mı?