Sakallı mı?
Vay yobaz!
Çarşaflı yahut başıörtülü mü?
Vay gerici!
İşe başlarken “Bismillah”
bitirdiğinde “Elhamdülillah” mı dedi?
Ne dedi ne dedi!
Vay dinci!
Kabul edin:
Ellerinde “Allah… Ekmek…
Özgürlük…” pankartları taşıyan Müslüman tiplemesine çok
şaşırdınız.
Tuhaf buldunuz.
İlginçti.
İktidar “onlardan” yana…
Rüzgâr “onlardan” yana…
“Cip” onlarda…
İhale onlarda…
“N’oluyor?” dediniz.
Kafanız karıştı.
Cumhuriyet mitinglerinde “Şeriat geliyor.”
“naralarının ekseni kaydı.
Sene-i devriyesini daha bir “coşkuyla”
andığımız 28 Şubat günlerinde “mollaları İran’a” yollayanların
nutku tutuldu.
Demek ki neymiş!
Tek tip solcu, tek tip sağcı, tek tip
işçi, tek tip patron olmadığı gibi tek tip İslamcı da
olmazmış.
İktidar ve güç karşısında herkes
etkilenebilirmiş.
Para herkesi bozabilirmiş.
Ama bazıları tüm bunlara bana mısın
demezmiş.
Çıkar yürürmüş, nara atarmış, alayına isyan
edermiş.
1 Mayıs’ta Taksim’e çıkan
“AntiKapitalist Müslüman Gençler” her cenahtan pek
çok kafayı karıştırdı.
Kimi “Bu ne şimdi!” şeklinde bir tavra
bürünürken kimi “tövbe estağfurullah” çekti.
Bu yılki 1 Mayıs’a en büyük rengi
“AntiKApitalist Müslüman” gençler
kattı.
Fatih Camii’nde hayatlarına kaybeden işçiler
için gıyabi cenaze namazı kılıp ardından Taksim’e çıkmak da bu
yürüyüşü hayli orijinal kıldı.
Kabul edelim ki bu topraklarda başlığında
İslam/Müslüman olan her yeni gelişme dikkat
çeker.
Tek kaygım, malum odaklarca iktidara karşı
gazlanacak, kışkırtılacak, pohpohlanacak yeni bir zümre
olmamaları.
Bu “yeni grup” AK Parti’yi de, cemaatleri de,
Müslümanları da, gayr-i Müslimleri de, “Yahudi’yi de Urumu’da”
canları çektiğince eleştirmeli.
Ama bunu yaparken özgünlüklerini
yitirmemeli.
Kısaca, yeni bir Abdüllatif
Şener sendromu yaşamamaları/yaşatmamaları.
İktidar bundan rahatsız olmuş mudur?
Olmalıdır!
Antikapitalist Müslüman Gençler her kesime
olduğu gibi iktidar ve çevresine de mesaj yollamaktadır.
İnceden inceye bir ayar mesajıdır
bu.
İktidar sayesinde zenginleştiği ve alnı
secdeden beri gelmediği halde yanında çalıştırdığı işçinin
tazminatına göz dikenlere…
“Zaten başın örtülü; nereye
gideceksin ki!” şeklinde yanında çalışanlara bir çeşit
mobbing uygulayanlara…
İş sözü, kadro sözü verip
tut(a)mayanlara…
Herkese…
Bazen…
Ani karar alma refleksleri, iktidarları
başlangıç noktalarından çok uzaklara sürükleyebilir.
Beklenti, iş, hatır uğruna ses etmemeler, bazen
işler yolunda sandırabilir.
Antikapitalist Müslüman Gençler işçisinden
işverenine, iktidarından muhalefetine, dindarından dinsizine,
herkese, her keseye “Bir de işin bu tarafı var”
dediler.
İyi de ettiler.