Allah aşkına! Ekmek diye slogan mı olur?
Abone olEkmeleddin İhsanoğlu gazeteciler önünde nasıl bir sınav verdi. Soru soranlar tatmin oldu mu?
Taraf si yazarı Hayko Bağdat çatı aday
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun "en"lerini yazdı. İki gün önceki vizyon
konuşmasında kendisine soru sorma fırsatı bulan Hayko Bağdat
sorusuna verilen cevaptan tatmin olmadığını dile
getirdi.
İhsanoğlu'nun en iyilerini ve en kötülerini yazan Bağdat'a
göre, seçim sloganı "berbat". Gazetecilerin fırça yemeden soru
sorduğunu söyleyen Hayko Bağdat'a göre bu durum İhsanoğlu'nun
hanesine artı olarak yazıldı.
İşte Hayko Bağdat'ın en iyilerle en kötüleri
kapıştırdığı o yazısı...
EN İYİLER:
• Memleket kavga ve gerilimden o kadar yorulmuş ki Ekmeleddin Bey’in sakin ve olgun tavrı izleyenlere iyi geldi.
• Gazetecilerin rahat rahat, fırça yemeden soru sorabildiği toplantıları özlemişiz.
• Kendisini aday gösteren partilerin kızabileceği beyanlarda bulunmaktan çekinmedi. Erdoğan’ın dediği gibi “vitrindeki vazo”ya pek benzemiyor.
• Uluslararası camiada yaptığı işler takdire şayan. Onu bizden
çok bölge ve dünya tanıyor.
• Düşündüğümüz kadar Türkiye siyasetinden uzak değil. Hep liderlerle beraber çalışmış. Üst düzey ilişkilerin içinde olmuş.
EN KÖTÜLER:
• Allah aşkına “Ekmek için Ekmeleddin” diye slogan mı olur? Reklamcılık mesleğiyle uğraştığımdan biliyorum, kampanyayı en sıradan müşterime götürsem kafama atar.
• Ekmeleddin Bey’in bütün siyasi önermeleri eski. Geldiğimiz siyasi hengâmede bizleri şaşırtan, heyecanlandıran hiçbir çıkışı olmadı.
• Gezi ruhuna sahip kitlelerden oy almaya niyetli bir adayın en çok Gezi mizahından nasibini alacak bir toplantı gerçekleştirmesi trajikomik oldu.
• Örneğin toplantının hemen ardından sosyal medyada geçilen şu kısa özet: “Ekmek için Ekmeleddin, lavaş için Mansur Yavaş, makarna için Erdoğan, kaçak çay için Selahattin.”
• Türkiye’nin en iyi hatibi olduğunu söyleyemem. Elindeki kâğıttan konuşma metnini okurken sürekli takılacak endişesiyle izleyenlerin ruhunu kararttı.
• Sadece muhafazakârlara konuşuyor. Dilinden dualar, Mehmed Akif’ten alıntılar düşmüyor. AKP seçmeninin oyuna talip olurken Erdoğan karşıtlarının oylarını cepte görüyor. AKP’nin adayı olsa da pek sırıtmazdı aslında.
SORULARA CEVAPLAR:
• Filistin- İsrail meselesinde “tarafsızlık” önerdiği iddia edilen soruya çok sert çıkıştı. Hizmetleri karşılığında Filistin yönetimi tarafından kendisine verilen en üstün nışanı hatırlattı. “Allah bana Mescidi Aksa'da, Hazreti peygamberimizin miraca yükseldiği noktada namaz kılmayı nasip etti. Gerisi beni ilgilendirmez” dedi.
• Ezgi Başaran’ın Kürt sorunu ve barış süreci hakkındaki sorusuna “anadil hakkı” ekseninde cevap verdi. “Barış elbette barış. Savaş elbette hayır” diye biraz klişe bir cümle kurdu. Kürt halkının bugünkü taleplerine karşı “etle tırnak gibiyiz”den ileri bir söylem geliştirememesi eksi hanesine yazıldı.
• Ben de soru sorma fırsatı bularak “2015 gelirken uluslararası hukuk açısından 1915’i nasıl tanımladığını ve devletin taziye mesajını nasıl değerlendirdiğini” sordum. Cevabı:
“1915 tarihinde olan üzücü hadiseler bizi hep üzmüştür ve üzmeye
devam edecektir. Ben çok iyi hatırlıyorum. 70'li yıllarda öğretim
üyesi olarak, Dışişleri Bakanlığı’yla da ilişkilerim vardı. Bu iki
bakanlıktaki faaliyetlerden haberdar olarak meselenin ilk safhasını
biliyorum. Daha sonra diplomatlarımız öldürüldü. Devlet bunu bir
vesileyle durdurabildi. Ama bu devletimiz, bugünkü hükümet meselesi
falan değil. Rahmetli Turgut Abi, Turgut Bey zamanında yine böyle
bir kabardı. O zaman Turgut Bey, ABD'deki Türkologlarla bir
faaliyetlerin içerisinde girdi. Olan hadiseler bizi her zaman
üzmüştür ve üzmeye devam edecektir. Meselenin ilk safhasını
biliyorum; diplomatlarımız öldürüldü. Rahmetli Turgut Abi zamanında
yine böyle bir kabardı. Yanlış itibarlar giderilmeye çalışıldı.
Hükümetin başsağlığı mesajı doğrudur, yerindedir.”
NEYİNE TATMİN OLACAĞIM
YAHU?
Cevaptan tatmin olup olmadığım çok soruldu bana.
Neyine tatmin olacağım yahu? Neresinden tutsan 30 yıl öncesinden gelen, olan biteni inkâr için ezberlenmiş sıkıcı cümleler bunlar.
Mevlânâ’nın dediği gibi;
“Dünle beraber
Gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa
Düne ait
Şimdi yeni şeyler
Söylemek lazım”