Alkol horlamayı arttırıyor
Abone olAşırı yorgunluk, alkol, uyku ilacı ve yatış pozisyonu horlamayı artırıyor...
Araştırmalarda erkeklerin yüzde 53'ü, kadınların ise yüzde 38'i
uyurken horluyor. Aşırı yorgunluk, alkol, uyku ilacı alımı ve
sırtüstü yatış pozisyonu horlamayı artırıyor. Uykuyu, insanın
çevresiyle bağlantısını geçici süreyle kesme olarak tarif eden
uzmanlar, bu sürecin pasif olmadığına dikkat çekiyor.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Ket Alkan, insan hayatının üçte birinin uykuda geçtiğini, bu sürenin genellikle genetik olarak belirlendiğini söyledi. Türkiye'de uyku süresinin yüzde 75 oranında 7- 8 saat olduğunu anlatan Uzm. Dr. Alkan, çocukluk çağında uykunun büyümek için olduğunu, büyüme hormonunun uykuda salgılandığını kaydetti. Erişkinlerde ise hücre yenilenmesi, öğrenme ve hafıza oluşturmada uykunun önemli olduğunu dile getiren Alkan, uyku bozukluklarının toplumda çok sık görülen bir sorun olduğunu ve 84 hastalığı kapsadığını açıkladı.
Bu hastalıklardan en çok Uyku Apne Sendromu (OSAS) olduğunu belirten Serap Ket Alkan şöyle devam etti: "Uyku apne sendromu, uyku sırasında tekrarlayan üst solunum yolu kapanmaları, uykuda bölünmeler, kandaki oksijen düzeyinde azalma ve solunum çabasında artış ile karakterize olan bir hastalıktır. Hastaların yakınmaları, horlama, uykuda nefes alma sırasında yutak çevresindeki yumuşak dokuların titreşmesi sonucu oluşan rahatsız edici sestir. Hastadan çok yatak arkadaşının veya ev halkının bir yakınması olarak dikkati çekmektedir. Genel nüfusta erkeklerin yüzde 53, kadınların ise yüzde 38'inin ara sıra horladığı saptanmıştır. Aşırı yorgunluk, alkol veya uyku ilacı alımı ile sırtüstü yatış pozisyonu horlamayı arttırır. Gündüz aşırı uyku hali, gece sık yaşanan uyku bölünmeleri ve kanda oksijen düşüklüğü nedeniyle oluşur. Dikkat ve sorumluluk gerektiren mesleği olan kişilerde ciddi sorunlara neden olabilir. Diğer belirtiler; dikkat isteyen aktivitelerin yapılmasında ve devam ettirilmesinde zorluk, fiziksel olarak dinlendirmeyen uyku, kişilik değişiklikleri, hafıza zayıflaması, dikkat azalması, depresyon, idrak zorlukları, sabah baş ağrıları, gece sık idrara çıkma, empotans, işitme kaybı, reflü, ağız kuruluğu ve gece aşırı terlemedir."
Uyku apne sendromunun özellikle çocuklarda kişilik sorunlarına (hırçın, uyumsuz, hiperaktif), okul başarısızlıklarına ve fizik-mental gelişim sorunlarına neden olduğunu kaydeden Dr. Serap Ket Alkan, dikkat eksikliği ve hiperaktivite teşhisi konan çocukların yüzde 25'inde uyku apnesi tespit edildiğini söyledi. Çocuklarda temel tedavinin genizeti ve bademcik alınması olduğunu vurgulayan Dr. Alkan, hastalığın tedavi edilmediği zaman kısa dönemde yaşam kalitesinde kötüleşme, gündüz aşırı uyku hali, konsantrasyon bozukluğu, sabah baş ağrıları olabileceğine işaret etti. Uzun dönemde ise apnenin 136 hastalıkla ilişkili olduğunun tespit edildiğini anlatan Serap Ket Alkan, hipertansiyon (3 kat), felç (4 kat), ani ölümler (3 kat), kalp krizi ve ritm bozukluğu (5 kat) oluşabileceğini belirterek, "HT-DM gibi hastalıkların ilerlemesine ve tedavi başarısızlığına neden olur.Tedavi edilmezse 8 yıl takip sonucu yüzde 40 ölüm saptanmış. Uyku apneli hastaların reaksiyon zamanı uzaması, konsantrasyon yeteneğinin ve genel dikkat düzeyinin azalması nedeniyle sağlıklı sürücülere göre 7 kat fazla trafik kazası yaptıkları tespit edilmiştir." dedi.