Alkışlanacak azim !
Abone olDoğuştan gözleri görmeyen 45 yaşındaki Halis Kuralay, okul ve iş hayatındaki azmiyle insanların takdirini topluyor. Boğaziçi Üniversitesi Ps...
Doğuştan gözleri görmeyen 45 yaşındaki Halis Kuralay, okul ve iş
hayatındaki azmiyle insanların takdirini topluyor. Boğaziçi
Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezunu olup, şu sıralar Marmara
Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan Kuralay, aynı zamanda Aile ve
Sosyal Politikalar Baklanlığı’nda İstanbul İl Müdür Yardımcılığı
görevini yürütüyor.
Evli ve 4 çocuk babası olan ve doğuştan gözleri görmeyen Halis
Kuralay, azmiyle insanları kendine hayran bırakıyor. Eğitim ve iş
hayatındaki başarılarının yanı sıra bugüne kadar 3 tane kitap yazan
görme engelli Kuralay, gözleri gören birine göre çok daha fazla tat
aldığını belirterek, “Belki görseydim bu kadar başarılı olamazdım”
diyerek, körlüğü kendisine verilmiş bir nimet olarak gördüğünü
ifade ediyor.
"ZOR BİR ÇOCUKLUKTU"
Çocukluk döneminden itibaren çok zor bir hayat süren Halis Kuralay,
körlüğü hiçbir zaman kendisine dert edinmediğini belirtiyor. İki
gözü de doğuştan görmeyen Kuralay kendi hikayesini anlattı. Zor bir
çocukluk geçirdiğini belirten Halis Kuralay, hayata bu şekilde
devam etmek zorunda olmanın bilincine çok erken vardığını, bu
durumun hayatı boyunca kendisine kolaylık sağladığını belirtti.
Kuralay, başarılarla dolu yaşamını şu şekilde özetledi:
“1968 yılında Çanakkale Bayramiç’de dünyaya geldim. Altı çocuklu
bir ailenin en son çocuğu benim. Şu anda rahmetli olan anne ve
babam benim dünyaya getirdiklerinde 40 yaşındaydılar. Doğduğumdan
beri görmüyorum, ailem tedavi için çok uğraştı ancak gözlerimin
açılmasının mümkün olmadığını anlaşılınca İstinye’de körler okuluna
yazdırdı. Yatılı okulda ilkokulu bitirdikten sonra ortaokul ve
liseyi normal, gören arkadaşlarımla birlikte Büyükçekmece
Lisesi’nde bitirdim. Ardından girdiğim üniversite sınavında
Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’ne girdim. 2 yıl sosyoloji
bölümünde okuduktan sonra, psikoloji bölümüne geçtim ve okuldan
sonra bir buçuk yıl üniversitede memurluk, ardından rehber
öğretmenlik yaptım. Memuriyet hayatıma 10 yıldan fazla İngilizce
öğretmenliği yaparak devam ettim. Ardından 2005 - 2012 arasında
İstanbul İl Eğitim Müdürlüğü’nde Şube Müdürü olarak görev yaptım.
2012 yılından bu yana da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
İstanbul il Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum. Evli ve 4
çocuk babasıyım. Şu ana kadar; “Hayata Dokunmak”, “Kör Öyküler” ve
“Fati’nin Maceraları” isimlerinde 3 kitabım yayımlandı. Aynı
zamanda Marmara Üniversitesi’nde eğitim yönetimi ve denetimi
alanında yüksek lisans yapıyorum. Ayrıca çalıştığım kurumda
engellilerin daha rahat bir hayat sürebilmeleri için çalışmalar
yürütüyorum.”
“HİÇ BİR ZAMAN KEŞKE GÖZLERİM GÖRSEYDİ DEMEDİM”
Hayat hikayesini normal bir insanın yaşayabileceği türden anlatan
Kuralay, görememenin birçok dezavantajını yaşamasına rağmen, bu
durumdan hiçbir zaman şikayet etmediğini söyledi. Kuralay, “Tabi
gözlerimin görmemesi çok büyük dezavantaj, görmeyen bir insan
olarak görmenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu fark
edebilenlerdenim. Diğer taraftan da, görmeden hayat sürmek benim
için çok özel ve doğal bir şey. Hayatımın hiçbir aşamasında “Hay
Allah keşke gözlerim açılsaydı” demedim. Bu duruma öylede alıştım
ki hala da demiyorum ancak gören insanlar bunu anlayamıyorlar" diye
konuştu.
“BENİM İÇİN EN ACI ŞEY BİR KİTABI ELİME ALIP OKUYAMAMAK’’
Görmediğim halde görüyor olmanın ne kadar büyük bir nimet olduğunu
biliyorum diyen Kuralay, hayatında karşısına çıkan zorlukları ve en
çok neyi arzuladığını şu şekilde anlattı:
“Yolda giderken bir ağaca çarpabilirsiniz, açılmış bir çukura
düşebilirsiniz ama en acısı bir kitabı elinize aldığınızda
yapabileceğiniz şeyler çok sınırlı kalıyor. Bunlardan birisi,
kitabın orta sayfalardan birini açarak burnunuzu kitabın içine
sokup derin derin koklamak, ikincisi ise kitabın sayfalarını
saymak. Bunların haricinde belki de yapılması gerekli olan şey ise
yanındaki birine kitabın ismini, yazarını, yayın evini, sayfa
sayısını ve başlıklarını sormak. Görmeyen biri olarak bir kitapla
alakalı yapabileceğiniz başka hiçbir şey yok. Bana, size en acı
veren şey nedir diye sorarsanız; cevabım bir kitabı elime alıp
doyasıya okuyamamak olurdu. Benim düşünebildiğim en acı şey
bu.”
“İNSANLAR, KENDİLERİNİ BİZİM YERİMİZE KOYARAK, ’BU ADAM BU İŞİ
YAPAMAZ’ DİYOR”
Kuralay, yaşadığı diğer sıkıntıların fiziksel koşullardan ziyada
bilinç eksikliğinden kaynaklandığını söyledi. Halis Kuralay, başına
gelen ilginç olaylardan iki tanesini şu şekilde anlattı:
“Toplumun, engellileri, yeteri kadar tanımamalarından kaynaklanan
hatalarla sıkça karşılaşıyorum. Kör öyküler kitabımda da bunlardan
birkaç örnek anlattım. Mesela bir gün kaldırımda yolun karşısına
geçmek için beklerken biri koluma girdi ve beni bir yere götürmeye
başladı. O kişi bunu yaparken benim karşıya geçmek istediğimi
düşünerek, yani iyi niyetiyle yaptı ancak ben orada otobüs
bekliyordum.”
Yine insanların görmeyen insanlara bakışını güzel bir hikayeyle
özetleyen Halisi Kuralay, hastanede yaşadığı anıyı şöyle anlattı:
“Memleketten ağabeyim gelmişti ve bir akşam hastalandı. Ben O’nu
hastaneye götürdüm ve hastaneye gittiğimizde hemşire hanım
ağabeyime, beni işaret ederek hastayı şuraya oturtun dedi. Hâlbuki
hasta olan ben değil, ağabeyimdi. Ancak oradaki hemşire, görenle
görmeyen birlikte olunca, mutlaka görmeyen hastadır diye düşünmüş
olmalı. Benim hasta ağabeyimi oraya getirebilmiş olmama ihtimal
vermedi.”
“İNSANLAR GÖZLERİNİ 5 SANİYE KAPATIP BİZİ O ŞEKİLDE ANLAMAYA
ÇALIŞIYOR, OYSA BEN 45 YILLIK TECRÜBELİ BİR GÖRMEYENİM”
Yaşadığı fiziksel engellerden ziyade, insanların kafasındaki
engellerden dert yanan Halis Kuralay, kendisi gibi olan insanların
en çok bu durumdan şikayetçi olduğunu söylüyor. Engelli bir birey
olarak imkan dahilinde her işin üstesinden gelebileceğini belirten
Kuralay, bu durumu şu ifadelerle anlatıyor:
“Toplumla bizim ilişkilerimiz çok fazladır, ben Milli Eğitim
Müdürlüğü’nde görev yaparken çok başarılı bir görme engelli kızı,
bir koleje almaları için teklifte bulunmuştum ancak yetkililer
kızın merdivenleri inip çıkmayacağını düşündükleri için okula
almamışlardı. Oysa, bir görmeyen için başını bulduktan sonra
merdiven inip çıkmak en zevkli şeydir. İnsanlar bunu anlamıyor ve
görme engellileri bir işi başaramaz olarak nitelendiriyorlar. Bunun
temel sebebi ise insanların 5-10 saniye gözlerini kapatıp hiçbir
şey yapamamaları. Bu tarz insanlar kendi gözleri kapandığında
hiçbir şey yapamadıkları için bizlerin de hiçbir işi
başaramayacağını düşünüyorlar. Oysa ki öyle değil, ben doğduğumdan
beri görmüyorum ve bu konuda 45 yıllık tecrübeliyim. Çok şükür her
işimi de yapıyorum.”
BİLGİSAYAR VE CEP TELEFONUNU HİÇ ZORLANMADAN KULLANIYOR
45 yıllık hayatına birçok başarının yanına üç tane de kitap
sığdıran, cep telefonunu, diz üstü bilgisayarını rahatlıkla
kullanabilen Halis Kuralay, bu işleri nasıl başardığını şöyle
anlattı. “Ben görmeyen bir insan olarak, teknolojinin hemen her
nimetinden faydalanıyorum. Bilgisayarımda ve cep telefonumda özel
seslendirme programlarım var, her bastığım tuşu seslendiren bu
programlar sayesinde hiç zorlanmadan bu aletleri kullanabiliyorum.
Kitaplarımı da bu önümdeki, sıradan diz üstü bilgisayarda
yazdım.”
“ÜNİVERSİTE SINAVINA ARKADAŞLARIMIN YAPTIKLARI SES KAYITLARIYLA
HAZIRLANDIM”
Öğrencilik yıllarında bilgisayar ve programlarından faydalanamayan
Kuralay’ın ÖSS sınavına hazırlanma macerası ise oldukça ilginç.
Kuralay, “Ben lise ve üniversiteyi gören, normal arkadaşlarımla
okudum. Ancak bu durum ilk başta akla geldiği gibi benim için bir
dezavantaj oluşturmadı. Çünkü derslerime çalışırken arkadaşlarımı
kullandım ve akşamları yakalayabildiğim arkadaşlarıma ders
kitaplarını okutturdum. Onlar okurken ben de can kulağıyla onları
dinledim ve aklımda kalanlarla tüm derslerimi verdim. Bazen kitap
okuyacak arkadaş bulmak zor olsa da, usanmadan birilerinden yardım
istedim. Üniversite sınavların da aynı şekilde hazırlandım. Bir
arkadaşım, üniversiteye hazırlık setini baştan sona okuyup banda
kaydetti ve ben de bu kitabı dinleye dinleye ilk senemde Boğaziçi
Üniversitesi’ni kazandım. Üniversitede de derslerime aynı şekilde,
birilerini yakalayıp hatır koyarak kitap okutturdum ve o şekilde
çalıştım” diye konuştu.
Yaptıklarına bugün dönüp baktığında zor bir iş başardığının
farkında olan Halis Kuralay, bu durumun gençlere örnek olmasını
temenni ettiğini söyledi.
“MUTFAK İŞLERİNE YARDIM EDER, KENDİ ÜTÜMÜ KENDİM YAPARIM”
Normal bir aile hayatı, gören bir karısı ve dört çocuğu olan Halis
Kuralay, aile yaşantısında da oldukça renkli ve hareketli.
Karısıyla zor bir sürecin ardından evlenebildiğini söyleyen
Kuralay, “Eşim gören, normal bir insan. Biz üniversiteden
tanışıyoruz, uzun yıllar görüştükten sonra evlenmeye karar verdik.
İlk başta eşimin ailesi evlenmemize karşı çıktı, biz de bu durum
sonucunda vazgeçtik ancak 3 yıl sonra tekrar karar aldık ve
zorluklara göğüs gererek evlendik” diye konuştu.
Ev işlerinde de eşine mümkün olduğunca yardımcı olan Kuralay, “Evde
her erkek gibi ben de mutfak işlerine pek karışmam ancak eşim yemek
yaparken O’na küçük katkılarda bulunurum. Mesela haşlanmış patatesi
soyarım, kıyma yoğururum, alışverişleri ben yaparım. Bunun
haricinde kendi ütümü kendim yapıyorum” dedi.
EN BÜYÜK HAYALİ KİTAP OKUYABİLMEK OLAN KURALAY, 3 KİTAP YAZDI
Toplamda üç kitap yazan ve yenilerine yazmaya oldukça hevesli olan
Halis Kuralay, kitaplarını ve ortaya çıkış öykülerini şu şekilde
anlattı:
“ ‘Hayata Dokunmak’ isimli kitabım, benim otobiyografim gibi
görünse de, bir ibretlik hikayenin anlatıldığı bir kitap. Bu kitabı
gençlere örnek olması açısından hazırladım. Kitap, Hayrünnisa Gül
Hanımefendi’nin “En kısa sürede okuduğum kitap” olarak tanımladığı
bir kitap oldu. İkinci kitabım ise “Kör Öyküler”, bu da görmeyen
vatandaşların, toplum içerisinde yaşadığı ilginç diyaloglardan
oluşan, kısa hikayelerin anlatıldığı bir hatıra kitabı. Geçen Mayıs
ayında çıktı ve benim ikinci kitabım oldu. Son kitap ise “Fati’nin
Maceraları” isminde bir çocuk kitabı. Kitap çocuklara engellileri
doğru anlatmak için planlanan bir seri. Yaklaşık 10 seri
çıkartacağız. Bu kitabı hazırladık çünkü, çocuklarımızın
engellileri doğru anlamalarını ve onları dışlamamayı öğrenmelerini
istiyoruz.”
(İHA)