Bir darb-ı mesel vardır “Değişmeyen tek şey değişim”
diye. Kâinatta her şey her an değişmekte. Fakat bazen biz bu
değişkenliği o kadar kanıksıyoruz ki artık alışıyoruz. Alışınca da
bazı şeyleri göremiyoruz maalesef.
Suriyeli Prof. Dr. Muhammed Ratib Nablusi, buna
“Nimete Alışma Hastalığı” adını veriyor.
Nablusi bu konuda kaleme aldığı bir yazısında şu satırlara
yer veriyor:
"En şiddetli hastalıklardan biri sinsi hastalıktır.
Belirtileri görülen yahut hissedilen türden değildir.
Yakalandığınızda çok ciddi zarar verir.
Bu hastalığın adı “nimete alışma hastalığı”dır.
Dört şekilde kendini gösterir.
1- Allah’ın nimetlerine alışmak. Adeta nimet değilmiş gibi
görmeye başlamak. Nimetin nimet olduğunu hissetmeyip müktesep hak
gibi görmek.
2- Evine giren kişinin ailesini sağ salim görmeye alışması.
Onları iyi halde görüp bunun için Allah’a hamdu sena (şükür)
etmemek.
3- Alışverişe gidip market arabasına dilediğini koyup ücretini
ödeyerek evine dönerken nimeti vereni ve ona şükretmenin
gerektiğini zerre miktar hissetmemek. Bunu gayet normal bir durum
olarak görüp adeta en tabii hakkı gibi telakki etmek.
4- Her sabah güven içinde uyanıp sağlığı yerinde bir şikâyeti
ağrısı sızısı olmadan kalktığında Allah’a hamd etmemek.
Dikkat !!!!!
Sen bu durumlardan birisini yaşıyorsan tehlike altındasın.
Evine girdiğinde…
Allah sana anne baba yahut eş çoluk çocuk nimeti vermişse,
Sağlıklı ve iyi bir durumda isen Allah tealaya bol bol hamdet,
şükret.
Hayatının nimetlere alışmanı sağlanmasına izin verme.
Sen hayatını bu yüceler yücesi ilaha hamd ve şükre alıştır.
Nasılsın diye sorduklarında “Aynı be ne olsun”
deme.
Sen sayamayacağın nimetler içindesin
Allah teala sana onları yeniliyor. Güncelliyor.
Hem de her gün.
Sana hamd ve Şükrü de farz kılmış.
Niceleri o güne senin sahip olduğun nimetlerinden mahrum
başlamıştır.
Nicesi güven içindeyken o gün korkarak kalkmıştır.
Nice çalışan o gün işsiz kalmıştır.
Nice zengin o gün fakir düşmüştür.
Nice gözü gören o gün kör olmuştur.
Nice sağlıklı insan o gün sağlığını kaybetmiştir.
Sana ise nimetler yenilenmiştir.
O zaman de ki:
Allah’a hamd olsun.
Salih (güzel ve iyi) ameller anca onun nimetiyle
tamamlanabilir."
Nablusi’nin bahsettiği “alışma” hastalığının
yanında bir de “unutma” hastalığı var.
Maalesef bugün modern yaşam tarzının dayatmış olduğu hızlı yaşam
koşturmacası arasında o kadar çok şeyi unutuyoruz ki…
Şükretmeyi, sabretmeyi, tebessüm etmeyi…
Daha nice güzel hasletlerimizi “alışma” ve
"unutma” hastalığına kurban ediyoruz
maalesef.
Oysa ki tam da bu hastalıklardan kurtulma zamanlarını
yaşıyoruz.
Allah’ı ve vermiş olduğu nimetleri hatırlamaya hiç bugünkü kadar
ihtiyacımız olmamıştı.
Bela ve musibetler dört bir yanımızdan yağarken, güzel
ülkemiz düşmanlar tarafından dört bir yandan sarılmışken Allah’ı
hatırlama ve O’nun ipine sımsıkı sarılma zamanlarını
yaşıyoruz.
İnşallah “alışmayanlar” ve "unutmayanlar”dan
oluruz ve Allah’ın ipine sımsıkı sarılanlardan oluruz…