Biliyorsunuz, 8 Mart Dünya Kadın Emekçileri haftasının en önemli
gündem maddesi tiyatrocu Ali Sürmeli’nin eski sevgilisi ile
yaşadığı olaydı.
Vakayı anlatmaya gerek bile duymuyorum. Çünkü herkes
gazetelerden an ve an tüm detayları biliyor zaten.
Hafta boyunca bu konu, öyle bir gündem maddesiydi ki, ironik bir
biçimde kadın sorunundan çok “Ali Sürmeli”
konuşuldu.
Hatta toplantılar, yürüyüşler, sempozyumlar da adı anıldı.
Köşe yazarları türlü hakaretler etti, manşetlerde dalga
geçildi.
Ve bir şekilde, “kadına şiddet” konusu, Ali
Sürmeli karakterinin gölgesinde kaldı.
Yani, yine tüm hafta “neticeyi değil Hatice’yi”
konuşup durmuş olduk.
***
Peki, sevgili erkek dostlarım, hemcinslerim,
Özellikle de Ali Sürmeli’yi ağır bir biçimde eleştiren erkek
yazarlara sesleniyorum,
Kendimizle bir yüzleşelim mi?
Ne dersiniz, var mı cesaretiniz?
Eğer var diyorsanız,
Öyleyse buyurun…
***
Eski sevgiliniz sizden ayrıldıktan kısa bir süre sonra rol
gereği de olsa bir başkasıyla öpüşse, tepkiniz ne olurdu?
Tabi ki bu durum ona şiddet uygulamanız için kesinlikle bir
mazeret olamaz ama yine de doğruyu söyleyin. Kabullenmeniz kolay
olur muydu?
Hadi, hadi hiç çekinmeyin.
“Geride kalmış bir konu, artık herkes kendi
yoluna” der miydiniz?
***
Tahminim şu ki,
Büyük çoğunluğumuz sanırım soğukkanlılıkla karşılayamazdık bu
durumu.
***
Bu nedenle,
Binlerce yıllık öğretilmiş “erkek egemen anlayış ve
kıskanma duyguları” varken,
Kadınına sahip çıkamadığında toplum içinde “Kadınına
mukayyet olamadı, namusuna halel getirdi”
“erkek değilsin, adam değilsin” diye
aşağılanırken,
Delikanlı, civanperver, “erkekte erkek – yiğidim de
yiğidim” denilerek büyütülürken,
Tanju Okan’ınn “kadınım” şarkısında olduğu
gibi, yüzlerce şarkı ve romanda kadınını sahiplenmesi gerektiği
öğretilirken,
“Kızını dövmeyen dizini döver”, “at, avrat, silah”, "Kadın
erkeği rezil de eder, vezir de.", "Kadının sırtından sopayı,
karnından sıpayı eksik etmeyeceksin" gibi yüzlerce atasözü ve
deyişe sahipken,
Yani tüm bu haller içindeyken,
Siz söyleyin,
Erkeklerin bu tür olaylarda nasıl şiddetsiz ve aksi yönde bir
tepki vermesini bekliyoruz ki…
Onlar zaten öğrendiklerini yerine getiriyorlar. Bir tür
ezber-mekanik bir davranış sergiliyorlar.
Yaptıkları gayet olağan...
İşte bu nedenle,
Anadolu erkeklerinin kaçı Ali Sürmeli’nin verdiği tepki dışında
bir tepki verirdi?
Yüzde kaçımız bu durumu olağan karşılardı? Es geçerdi…
Dürüst olun.
***
Suç erkekte değil. Erkeği bu karaktere bürüyen toplumsal
yapımızda…
Onu değiştirmeden, çok da büyük beklentilere girmemek lazım.
Bu nedenle Ali Sürmeli'yi günah keçisi yapmaya gerek yok.
Çünkü hepimiz Ali Sürmeli'yiz.
Aksini düşünüyorsanız, varın siz söyleyin.