Ali Koç: Fenerbahçe şike yapmamıştır tertemiz bir tarihe sahiptir
Abone olFenerbahçe Başkanı Ali Koç, müşteki olarak bulunduğu Futbolda Şike Kumpası Davası'nda ifade verdi. Koç, "Fenerbahçe tertemiz bir tarihe sahiptir! Şike yapmamıştır, asla da yapmaz" dedi.
Sarı-lacivertli kulübün başkanı Ali Koç, 107 sanıklı Futbolda
Şike Kumpası davasının 15. oturumunda müşteki sıfatıyla ifade
verdi.
Ali Koç'un mahkemede verdiği ifade şu şekilde: "Bugün burada, kökleri 1907’ye dayanan, 113 yıllık tarihi boyunca ülkemize uluslararası birçok başarı getirmiş, Türk sporuna binlerce sporcu kazandırmış, yetiştirdiği sporcular ile gerek Fenerbahçemizi gerekse Türkiye’nin çeşitli branşlardaki milli takımlarını olimpiyatlarda, Dünya Şampiyonalarında, Avrupa Şampiyonalarında ve diğer şampiyonalarda temsil etmiş, Türkiye’nin en fazla taraftarına sahip kulüplerinden biri olan; kitleleri etkileyici gücü ve kapsayıcı yapısıyla, parçası olduğu toplumun sorunlarına karşı her zaman duyarlı bir sivil toplum kuruluşu olan Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 37. Başkanı olarak huzurlarınızda bulunuyorum.
Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği’nin amacı; Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği Tüzüğü’nün 3. maddesi gereğince kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği hedef ve ilkeler doğrultusunda çağdaş yaşama uygun olarak, üyelerin ve sporcuların, beden ve ruh sağlığını geliştirecek olanaklar hazırlamak, fizik ve moral eğitimleri ile ilgilenmek, kulübün tesis ve faaliyetlerinden yararlandırmaktır.
Tüzüğümüzden de açıkça anlaşıldığı üzere Fenerbahçemiz topluma ve millete yararlı bir dernek olarak kurulmuş olup günümüze kadar gerçekleştirdikleri ile Türkiye’de her alanda öncü ve örnek tavrıyla insanlara her zaman umut, mutluluk kaynağı olmuştur.
"Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa, Türkiye
yoktur''
Bu faslı kapatmadan önce rahmetli İslam Çupi’den bir alıntı yapmak
istiyorum: "Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa, Türkiye yoktur,
futbol yoktur, bolluk yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes
alır ve bu ülke kısa süre sonra yaşayan yer olmaktan çıkıp,
mezarlık olur."
''Fenerbahçe’yi ve futbol camiasını ele geçirmek için
yapıldı''
Sayın Heyet; 9 yıl önce bugün, sadece Türk futbolunda değil,
Türkiye tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. 3 Temmuz 2011
tarihinde Türk futbolunda sözde temizlik yapılacağı iddialarıyla
Fenerbahçe Spor Kulübü’ne, Kulübün Başkanı Aziz Yıldırım’a,
yöneticilerine, profesyonel çalışanlarına ve bazı sporcularına
yönelik bir dizi operasyon gerçekleştirilmiştir. Bunlar illegal bir
örgütün Fenerbahçe’yi ve futbol camiasını ele geçirmek için
gerçekleştirdiği hukuksuz operasyonlardır. Bu durum mahkeme
kararlarıyla da tespit edilmiştir.
''Kanunlar hiçe sayıldı''
Bir süre önce açıklanan Ergenekon Gerekçeli Kararı tüm süreci
anlatmış, ayrıca Fenerbahçemize kurulan kumpastan da, sanıklara
ceza verilmek için kanunların nasıl hiçe sayıldığından uzun uzun
bahsetmiştir. 2007’de başlayan, yargıya sızmış FETÖ Terör
Örgütü’nün üyeleri aracılığıyla yapılan bu saldırılar 2011 yılına
kadar çeşitli davalar aracılığıyla yoğun bir baskı ile devam
etmiştir.
''Türk futboluna el attılar''
Askeri, siyasi, akademik, kamu ve özel sektör ayırt etmeksizin
toplumun tüm kesimlerinde karşıt gördükleri, kendilerine biat
etmeyen kişi ve kurumları, kendilerine has kumpas yöntemleri ile
tasfiyeye başlayan Paralel Devlet Yapılanması FETÖ/PDY, tüm hedef
ve emellerini gerçekleştirebilmek adına o dönemde sorunsuz bir
şekilde mesafe kat etmiştir. Aynı FETÖ yapılanması, kendi gizli
ajandası doğrultusunda 2011 yılında bu kez Türk futboluna el
atmıştır.
''Nakış nakış işlendi''
Diğer kumpaslardan farklı olarak Şike Kumpası, milyonları peşinde
sürükleyen ve milyarlarca Euro’luk ekonomisi olan futbolu hedef
almış; bunu da Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü olan
Fenerbahçe üzerinden yapmaya çalışmıştır. Türk sporunun en önemli
değerlerinden biri olan Fenerbahçemiz, her aşaması nakış gibi
işlenen büyük bir oyunla ele geçirilmeye çalışılmıştır.
''İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, haddini ve yetkisini
aştı''
Operasyon süreci, soruşturma süreci ve yargı sürecinin her bir
adımı FETÖ’nün hazırladığı senaryoya göre, örgüt üyelerinin
kontrolü altında yürütülmüştür. Kendi güdümlerinde bulunan medyalar
aracılığıyla da açık bir propaganda ile toplumda Fenerbahçe’nin
şike faaliyetlerinde bulunduğu algısı oluşturulmaya çalışılmıştır.
Bakınız sürecin daha hemen başında henüz ifadeler dahi alınmadan,
dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, haddini ve yetkisini aşarak,
gözaltıların olduğu gün “19 maçta şike ve teşvik primi tespit
ettik” şeklinde bir açıklama yapmıştır.
Bu açıklama tam da FETÖ’nün hedeflediği gibi “ateş olmayan yerden
duman çıkmaz, bakın Emniyet tespit etmiş” şeklindeki
değerlendirmelerle basında yer almıştır.
''Başkanımız Aziz Yıldırım linçe uğradı''
Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım henüz ifade dahi vermeden, hastane
kontrollerinde ev adresi olarak, sanki tutuklu yargılanmasına karar
verilmiş gibi, Metris Cezaevi yazılmıştır. Bunlar daha
soruşturmanın en başında yaşadığımız masumiyet karinesi gibi en
temel hukuk kurallarının bile tamamen yok sayıldığının
göstergelerinden sadece birkaçıdır. Hukuksuzluklarla dolu süreci
çok daha fazla örnekle çeşitlendirmek mümkündür. Kulübümüz,
Başkanımız Aziz Yıldırım ve yönetici arkadaşlarımız medya önünde
büyük bir linçe uğramıştır.
''TFF göz yumdu''
Ülkemizin en önemli değerlerinden biri olan Fenerbahçemiz’e reva
görülen haksızlıklar, gün geçtikçe daha da şiddetlenmiştir. Sadece
yargı, emniyet ve medya üçgeninde değil, Türkiye Futbol Federasyonu
(TFF) ve UEFA nezdinde uğradığımız haksız tavırlar da senaryonun
kusursuz birer parçası olarak tarihteki yerini almıştır. Buradan
bir parantez de TFF’ye açmak gerekiyor. Asli görevlerinden bir
tanesi Türk futbolunun marka değerini korumak ve daha yukarılara
çıkarmak olan bu kurum, o dönem Avrupa futbolunun yükselen yıldızı
olan Fenerbahçe’ye maruz görülen haksızlıklara göz yummakla
kalmamış, üzerine bu büyük oyunun bir paydaşı haline
dönüşmüştür.
''UEFA’ya an be an yazışmalarla rapor
edilmiştir''
Dönemin TFF Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri de Fenerbahçemize
karşı yapılan bu operasyonların kimi bilerek kimi de bilmeyerek
parçası olmuşlardır. Henüz yargılaması tamamlanmamış, ifadeleri
alınmamış bir durumdayken, polis fezlekesinde her biri sadece iddia
olarak yer alan tüm belge ve dökümanlar UEFA’ya an be an
yazışmalarla rapor edilmiştir. Bu yönlendirmeler neticesinde UEFA
da hakkımızda yanlış ve aleyhte kararlar tesis etmiştir.
“Fenerbahçe %100 şike yapmıştır” cevabını
verdiler
Federasyonun çabalarıyla, davaya bakan savcıyla görüştürülmek üzere
Türkiye’ye çağırılan UEFA müfettişi Pierre Cornu, resmi raporunda
da yazdığı gibi, ziyareti sırasında “Fenerbahçe’nin %1 bile şike
yapmama ihtimali var mıdır?” sorusunu TFF yetkililerine
yöneltmiştir. Söz konusu yetkililer ise “Fenerbahçe %100 şike
yapmıştır” cevabını vermişlerdir.
''Büyük bir çelişki içine girdiler''
Sadece bu örnek bile dönemin federasyonunun Fenerbahçe ve süreçle
ilgili gerçek niyetini ve duruşunu apaçık ortaya koymaktadır. Bizi
sözde hukuksuzluk yaptığımız iddiasıyla Avrupa’ya göndermeyenler,
bizim “madem öyle, şike yaptığımızı düşünüyorsanız bizi alt lige
düşürün” şeklindeki meydan okumamızı reddederek büyük bir çelişki
içine girdiler.
58.madde detayı
Bu noktada şunu da hatırlatmak isterim ki, o dönemde yürürlükte
olan Türkiye Futbol Federasyonu Futbol Disiplin Talimatının 58.
Maddesine göre müsabakanın sonucunun hukuka veya spor ahlakına
aykırı şekilde etkilenmesi veya buna teşebbüs edilmesi halinde
kulüpler küme düşme cezası ile cezalandırılıyordu. Başta Fenerbahçe
olmak üzere neredeyse tüm spor camiasının karşı çıkmasına rağmen o
süreçte söz konusu talimat değiştirilmiş ve teşebbüs halinde
kulüplere ceza verilmemesine hükmedilmiştir.
Maddi - manevi zarar
Yani açıkça Fenerbahçe’nin, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yer
alan en yüksek kademeli ligden düşmesi istenmemiştir. Çünkü bu
operasyonu yapanların asıl amacı Süper Ligdeki Fenerbahçe Spor
Kulübü’nü ele geçirmekti. Zira Fenerbahçe’mizin bir alt lige
düşürülmesi halinde futbol camiasına amaçlandığı şekilde etkin
giriş yapılamayacaktı. Sayın Heyet, Kulübümüz Şike Kumpası
sürecinde telafi edilmesi imkânsız maddi ve manevi zararlara
uğratılmıştır.
UEFA Şampiyonlar Ligi’ne gidemediğimiz için
*katılım payı
*performansa dayalı ödüller
*bilet satış gelirleri
*kombine kart satış hasılat gelirleri
*reklam ve ürün satış hasılat gelirlerini
Kaybederek sadece o yıl için toplamda yaklaşık olarak 54.000.000,00 (ellidörtmilyon) Euro zarara uğradık.
''5 oyuncumuzu satmak zorunda kaldık''
Bu kayıplara ilave olarak kadromuzda yer alan ve pek çok üst düzey
kulübün peşinden koştuğu uluslararası çapta 5 oyuncumuzu satmak
zorunda kaldık. Zira, kulübe kaynak oluşturulması gerekiyordu.
Halka açık olan şirketimizin hisselerinde de yadsınamayacak şekilde
düşüş yaşanmıştır.
''Gelirler düştü''
Basit bir örnek vermek gerekirse:
Fenerbahçe Futbol A. Ş.’nin Kumpas öncesi son kapanış tarihi olan
01.07.2011 tarihinde piyasa değeri 1.771.425.000,00 TL (756 milyon
Euro) iken;
Kumpastan bir ay sonra 10.08.2011 tarihinde piyasa değeri 907.475.000,00 TL’ye (361 milyon Euro) düşmüştür.
Bu rakamlar ışığında Fenerbahçe Futbol A.Ş.’nin sadece bir aylık süreçte görmüş olduğu değer kaybı 863.950.000,00 TL’dir (395 milyon Euro) VE BUNUN TEK SEBEBİ BU KUMPASTIR.
Tüm bunlar nedeniyle Kulübümüzün 2011-2012 sezonu başta olmak üzere devam eden sezonlardaki kayıpları tarif edilemez boyuttadır. Bu yukarıda saydıklarım Fenerbahçemizin uğradığı maddi zararlardır.
“Aynı Gemideyiz” diyerek uyarmıştık
Şunu da belirtmek gerekir ki; Şike Kumpasından olumsuz etkilenen
tek kulüp Fenerbahçe değildir. 3 Temmuz operasyonu Türk futbolu,
hatta Türk sporu için kötü bir dönüm noktasıdır. Bu operasyonun
Türk sporuna verdiği zararları o dönemde tüm spor kamuoyunu
Fenerbahçe Spor Kulübü olarak defalarca “Aynı Gemideyiz” diyerek
uyarmıştık.
''Fenerbahçe’nin tertemiz tarihine ve marka değerine
zarar verilmiştir''
Bugün 3 Temmuz sürecinin spor kulüplerimiz, Türk futbolu ve
taraftarlar yani milyonlarca vatandaşımız üzerinde oluşturduğu
tahribat onlarca yıl tamir etmek mümkün değildir. Tüm bunların
yanında Fenerbahçemizin uğradığı manevi zararlar da mevcuttur. En
baştan üzerine basa basa belirtmekte fayda var ki; Camiamızın
uğradığı manevi zararlar, ölçülmesi mümkün olmayan boyutlardadır.
Her şeyden önemlisi Fenerbahçe ile şike kelimesi kumpas ile yan
yana getirilerek Fenerbahçe’nin tertemiz tarihine ve marka değerine
zarar verilmiştir.
“Şikeci takım” imajı oluşturulmaya
çalışılmıştır
Soruşturma üzerinde gizlilik kararı olmasına rağmen örgütün
gazeteleri ve televizyonlarına kara propaganda amacıyla hâlihazırda
yargılanan hâkimlerden, savcılardan ve polislerden gelen belgeler
servis edilip, Fenerbahçe hakkında “şikeci takım” imajı
oluşturulmaya çalışılmıştır. O dönem kimse bu hukuksuzluğu
durdurmamış yada durduramamıştır. Kulübümüz henüz yargılama bile
başlamamışken evvela kamuoyu nezdinde mahkum edilmeye
çalışılmıştır.
''Fenerbahçe sevgisi taşımalarının önüne
geçilmiştir''
Fenerbahçemize gerçekleştirilen operasyon ile ayrıca toplumsal bir
ayrışma amaçlanmış ve diğer camiaların Fenerbahçe’den nefret etmesi
sağlanmaya çalışılmıştır. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün en büyük gücü
taraftarlardır. Genci, yaşlısı ile yurt içinde ve yurt dışında
yaklaşık 30 milyon taraftara sahip bir camia olup, medyada
oluşturulmuş olan algı operasyonu sonucunda henüz belirli takımlara
gönül vermemiş olan yeni nesillerin Fenerbahçe sevgisi
taşımalarının önüne geçilmiştir.
“Ne şikesi memleket elden gidiyor”
Sadece bu hususlar bile Fenerbahçe’nin ağır manevi zararlar
gördüğünü açıkça gözler önüne sermektedir. O dönemde diğer kulüpler
bizim sesimizi maalesef duymazdan geldiler. Fenerbahçe camiası tek
başına 3 Temmuz kumpasına karşı dik durmuş, Başkanımız Aziz
Yıldırım, Fetullahçı Terör Örgütü Fenerbahçe’yi tarumar etmek için
tüm gücüyle saldırırken daha ilk günden tarihe geçen sözlerini
söylemiştir. “Ne şikesi memleket elden gidiyor” diyerek bu örgütün
asıl amacını resmen ifşa etmiştir.
O gün Başkanımızın uyarısını, Fenerbahçe’nin haykırışını dikkate almayanlar, rüzgara göre hareket edenler, daha sonra haklı olduğumuzu kabul etmek zorunda kalmışlardır. Bu kumpas, ülkemizin hukuk, adalet, polis teşkilatı, medya başta olmak üzere tüm damarlarına sızmış FETÖ tarafından devletin imkanları kullanılarak organize edilmiş ve hayata geçirilmiştir. Gelinen aşamada hem verilen beraat kararları hem huzurdaki bu davanın açılmış olması hem de geçtiğimiz aylarda açıklanan Ergenekon Davası’nın gerekçeli kararı, haklılığımızı bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Tekrar tekrar hatırlatmak isterim ki Fenerbahçe’ye yapılan hukuksuzluklara tereddütle bakmak, “ama” veya “fakat” retorikleriyle ulaşılacak her değerlendirme Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik varlığına kast eden FETÖ'nün meşrulaştırılmasından başka hiçbir anlam taşımamaktadır.
Camiamız, başkanımızın liderliğinde taraftarlarımız, sporcularımız ve yönetimimizle ülkemizin geleceğinde önemli yeri olan büyük bir direniş gerçekleştirmiştir.
Bu direnişin önemi, FETÖ yapılanmasına karşı duran ilk camia olmamızdan kaynaklıdır.
O gün camiamızın verdiği örnek mücadele, FETÖ’nün ilk defa başarısızlığa uğramasını sağlamıştır.
FETÖ, kumpaslarındaki ilk hüsranını Fenerbahçe camiasının bu direnişiyle yaşamıştır.
Bu başarısızlık, 2011 sonrasında teşebbüs ettiği Türkiye’yi tamamen ele geçirme operasyonu olan 17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi hain saldırılarda da başarısız olmasının fitilini ateşlemiştir.
3 Temmuz direnişi, Türkiye’nin topyekün direnişinin kilometre taşı olmuştur.
Biz Fenerbahçe camiası olarak FETÖ ile mücadelede milat olarak 3 Temmuz’u kabul etmekteyiz.
Geçmişte başkanımızı, yöneticilerimizi, kısacası Fenerbahçe ile alakalı kişileri soruşturan savcılar ve onlara ceza veren, cezayı onayan hakimler bugün ya firari konumdadır ya da soruşturulmakta, yargılanmaktadır.
Sayın Başkan, Değerli Üyeler, Kıymetli Savcı,
Açıkladığım hususlar ışığında ben, Fenerbahçe Spor Kulübü
Derneği’nin 37. Başkanı olarak, hem Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği
ve iştirakleri adına, hem de şahsım ve Yönetim Kurulu üyeleri adına
tekraren sanıklardan şikayetçi olduğumuzu belirtir, sanıkların en
ağır ceza ile cezalandırılmaları ile birlikte, asılsız “şike”
iddialarıyla Fenerbahçemize sürülen kara lekenin temizlenebilmesini
teminen, kurulan hain kumpasın, Mahkemenizce verilecek karar
yoluyla tarihe tescilini saygılarımla talep ederim.
Fenerbahçe tertemiz bir tarihe sahiptir! Şike yapmamıştır, asla da yapmaz."