Ali Kırca Star'dan böyle kovuldu
Abone olRadikal'de anılarını anlatan Ayşenur Arslan, Ali Kırca'nın Star'dan kovuluşunu yazdı. Aslan'ın iddiasına göre, Kırca, Aydın Doğan haberini okumayınca Cem Uzan geldi ve..
İşte Ayşenur Arslan'ın bu hafta verdiği yanıt ve anıların
devamı:
Ali Kırca, "Cem Uzan önüme öyle dosyalar koydu ki bizim ATV'de bir
gün daha kalmamamız gerekigyor" demişti. Ve o, bu yüzden 'evet'
dediği için Star yoluna düşmüştük.
O dosyalarda ne vardı, bilmiyorum. 'Sonra' anlatacaktı.
Ama ne o anlattı, ne de benim aklıma sormak geldi. Benim aklımda
bambaşka bir sorun vardı o günlerde. Çünkü yolculuk, yalnızca
'menziliyle' değil, hazırlığıyla da çok zordu.
Sophie'nin seçimi
Star'a en fazla 35 kişi gidebilecektik. Bu, bazı arkadaşlarımızı
geride bıkamamız anlamına geliyordu. Sophie'nin seçiminden hiç
farkı yoktu. Çocuklarımızdan bazılarını yanımıza alarak, bazılarını
da belki, yalnızlığa teslim edecektik. Efsane ATV Haber kadrosu,
ilk kez o zaman parçalandı. Sonrasında ise darmadağın oldu. Geride
kalanlar, çok haklı olarak kırıldılar. Arkamızda, kırgınlıklar,
öfkeler. Önümüzdeyse, endişeler, uzun bir yapılacaklar listesi,
Star'a gittik.
İlk günden olay çıkarma
Deli gibi koşuşturuyorduk. O hızlı trafikti bir de küçük bir
gerilim yaşamıştım. İnsan Kaynakları'ndan imzalamam için sözleşme
getirdiler. Hayatımda ilk kez sözleşme olacaktı. Üç yıllıktı. Hem
de Star'da. Bu yüzden 3 yıla itiraz ettim: "Daralırım" dedim, "Üç
yıllık imzalamam."
Kızcağız gitti, bir saat sonra Ali Kırca çağırdı: "Lütfen daha ilk
günden olay çıkmasın. İmzalayıver şu sözleşmeyi."
"Ali" dedim. "Burası Star. "Üç yıllığına nasıl bağlarım kendimi."
"Ben de imzaladım" dedi.
"Ame sesninki, seni koruyan özel bir sözleşme. Bize imzalatılansa
prototip. Ve çok ağır maddeler var."
Olsun, anca beraber, kanca beraber. Kalırsam nasıl olsa sorun yok
demektir. Gidersem zaten beraber gideriz."
Bu söz üzerine, dışarıdaki kızcağız çağrıldı. Ali Kırca'nın
odasında üç yıllık sözleşmeye imzayı bastım.
Kaderin cilvesi, ilk haber
27 Mart günü başlamıştık, Ali Kırca 2 Nisan günü çıkacaktı. Kaderin
cilvesi, 2 Nisan 2001 günü Dinç Bilgin tutuklanmıştı. Star'daki ilk
bülteninde o haberi sundu. Bu tatsız tesadüfe çok canı sıkıldı.
Haberin mümkün olduğu kadar düz ve kısa yapılmasını istedi.
"Ayrılır alrılmaz Dinç bilgin'e vuruyor izlenimi vermeyelim"
diyordu.
Uzanlar'ın sıcak yazı
İlk haftalar, "Boşuna korkmuşuz galiba" dedirtecek kadar iyi
gidiyordu. Cem Uzan hiçbir şeye karışmıyordu.Bültenimiz ilk
günlerden ilk sıraya oturdu.
Ama güzel günler, Star'a girmeden korktuğumuz gibi, kısa sürdü.
2001 yazı, Uzanlar için çok sıcak geçecekti.
Doğan Grubu'nun gazetelerinde, Uzanlar için çeşitli haberler
yayımlanmaya başlamıştı çünkü. Önceleri, Ali Kırca'nın da
aralarında bulunduğu üst kadro, Cem Uzan'ı, yanıt vermeme konusunda
ikna etti. Ama Cem Uzan'ı tanıyanlar, bu sessizliğin fazla
sürmeyeceğini biliyordu. O, sessizliği bozduğunda neler yapacağını
da. Nitekim Cem Uzan bir süre sonra harekete geçme kararı verdi.
Bu, sonun başlangıcıydı.
Ne yapalım mecburuz
Ali Kırca, cevap haberleri için, "Ne yapalım mecburuz" diyordu. Ama
o haberleri kendisi okumayacaktı. "Benim bunca yıldır koruduğum bir
ismim var."
- "Peki ya bizim ismimiz."
-Aynı şey değil ki...
Fırtına dinince, Ali Kırca ekranda
Bir süre Ali Kırca uzak kaldı. Ama kamera arkasında, her cevap
haberinin yazılışına müdahele etti. Dikkatle gözden geçirdi, ondan
sonra yayın izni verdi.
Fırtınalar diner gibi olduğunda ekrandaydı. Tıpkı 11 Eylül'de
olduğu gibi. Dünya alt üst olmuştu. Bizse iki takla bir parende,
yerlerdeydik. İpler her geçen gün biraz daha geriliyordu. Çünkü Cem
Uzan, Ali Kırca'nın o 'malum' haberleri okumamasını, artık
"kendisine karşı bir hareket" olarak yorumluyordu.
Mesajlar sertleşiyor: Ya okusun, ya
gitsin!
Bir süre sonra mesajlar sertleşmeye başlardı: "Ya okusun, ya da
gitsin..."
Ali Kırca'nınsa, ne okumaya niyeti vardı, ne de gitmeye... İşte
böyle bir dönemde, 11 Eylül'de, Ali Kırca'nın eline, bir fırsat
geçti. Ali kırca ABD'ye gidip, olayları 'oradan' izlemeye, yani hiç
değilse bir süreliğine 'uzaklaşmaya' karar verdi...
20 kişiyi çıkarın
Onun gidişinden bir süre sonra, Cem Uzan cephesinden en korktuğum
haber geldi. Ekonomik nedenlerle, en az 20 kişinin işten
çıkarılmasını istiyordu.
Ali'ye arayıp kötü haberi verdim, "Yapacak bir şey yok" cevabını
aldım.
Çekip gitmek geliyordu içimden ama bir yanda elimi kolumu bağlayan
sözleşmem vardı. Bir yandan da eğer gidersem, bütün arkadaşlarımın
kapının önüne konma ihtimali. Sonunda bir kez daha, Sophie'nin
seçimiyle yüz yüze gelecektim...
Maddi durumu iyi olanları attık
Önce binbir dil dökmelerle, sayıyı azalttık. Ülker'le listeyi
önümüze alıp, isimleri saptamaya başladık. Ne başarıları, ne ekrana
yakışmaları; tek bir kriter vardı seçimimizde: Ailesinin durumu iyi
olanlar ya da eşi çalışanlar, listede öncelikliydi. Aç
kalmayacağını bildiğimiz arkadaşları gönderecektik.
Nilgün Akay Ertop, beni affetmedi
Onlardan biri de yıllarca birlekte çalıştığımız, sevgili Nilgün
Akay Ertop'tu. Eşi çalışıyordu, maddi zorluk yaşamayacaklardı.
Üstelik hameliydi. Bu süre içinde bebeğiyle ilgilenirdi... Kötü
haberi Nilgün'e, bir mektup yazarak ben verdim. Beni 'affetmezse'
de anlayacağımı vurguladım. Anladı mı bilmiyorum ama affetmedi.
Kendince haklıydı ama bizim kendimizce haklı olmamızınsa hiç bir
anlamı yoktu.
Baki 'sempatik' değildi!
Aynı gün Ali Kırca ABD'den dönünce, bir muhtıra da ben verdim:
"Bütün bunlar senin canını yakmak için. Ya oku, ya git. Çünkü her
gün çıtayı yükseltecekler. Yarın öbür gün, seni zorlamak için belki
Baki'yi atacaklar."
"Saçmalama" dedi. "Baki'yi atmaya cesaret edemezler." Çünkü Baki,
iş takibi yapmadığı için, pek sempatik bulunmuyordu...
Korktuğum kısa süre sonra gerçekleşti. Baki İstanbul'a çağrıldı,
hem de bu konuda bize en ufak bilgi verilmeden... Genel Müdür Ufuk
İlkiz'in ona 'güle güle' dediği günü asla unutamam...
Baki, içinde fırtınalar kopmasına rağmen, beyefendiliğini
koruyarak, sükunetle döndü.
Kovulmak, kurtulmaktı
Ali Kırca da -kendi ifadesiyle sakinleştirici aldığı için- sakindi.
Ama ben her zamanki gibi gözyaşlarımı salıvermiştim... Bir bakıma
gıpta ediyordum Baki'ye, 'kurtulduğu için.'
Ali Kırca'ya hiç saklamadığım bir öfke duyuyordum. Bizi Star'a
getirdiği için... Hepimizi o fırtınadan kurtaracak yolları
aramadığı için... Ve belki de en çok, o anda sakin olabildiği
için...
Kırca'nın adının ilk sırada geçtiği bültenler
Ali Kırca odasında oturmaya devam ederken, bizler, 'ilk sırada onun
adının geçtiği' künyeyle biten bültenleri yapıyorduk. Ve
bekliyorduk. Onun beklediği her ne idiyse... Sonunda o gün geldi ve
Ali Kırca gitti...
Ali Kırca gitti, Cem Uzan beni çağırdı
Hemen ardından Cem Uzan'ın odasına çağrıldım... Arkadaşlarımla,
'kal' denirse, kabul etmemeyi kararlaştırdık...
Cem Uzan, "Sizinle ve ekibinizle çalışmak istiyoruz" dedi.
"Bir tek şartla" dedim. "Arkadaşlarım işten çıkarıldı. Baki
Şehirlioğlu da hiç hak etmediği bir tavırla gönderildi. Bütün
bunlar bizi çok incitti. Bundan sonra kimsenin atılmayacağı sözünü
verirseniz, çalışırım."
"Peki" dedi.
Bir kez Cem Uzan'dan fırça yedim
Star'da ve hayatımda yeni dönem başladı. Cem Uzan'la aramızda çok
ilginç bir ilişki kuruldu. Son derece kibar davranıyordu. Haberle
ilgili taleplerini hep, 'rica' sözcükleriyle dile getiriyordu.
Taleplere karşı çıktığımda, inanması zor ama kimi zaman hak da
veriyordu.
Bir kez, amiyane tabiriyle, 'fırça' yemiştim. Bir akşam telefonum
çaldı. Arayan Cem Uzan'dı. Dedi ki: - Ayşenur Hanım, ne zamandır
Star Haber'de Uzan Ailesi'ne küfrediliyor.
- Anlamadım Cem Bey
-Siz haberleri izlemiyor musunuz
- İzliyorum elbette, bir sürü haber yaptığım için görüntülere
dikkat etmedim.
- O zaman Fenerbahçe ile ilgili haberi izleyip beni arayın.
Fener'e 'Uzan'an eller
Sıradan bir haberdi. Prodüktör arkadaşımız, çeşni olsun diye,
internetten bir sayfanın çekimini yapmış. Sayfada şu slogan var:
Fener'e 'Uzan'an eller kırılacak...
İstifamın kabulünü rica
- Cem Bey çok haklısınız
-Nasıl olmuş peki?
-Prodüktör kızlardan biri, muhtemelen ne anlama geldiğini bilmeden
koymuş...
- Kim o?
-Söyleyemem, sorumlu benim çünkü. İstifamın kabulünü rica
edebilirim.
-Estağfirullah Ayşenur Hanım.
Hakan Uzan vakası
Konu kapandı. Sonrasında, kızdığında, mesajlarını başkaları
aracılığıyla iletti.
Bana karşı en ilginç tavrı ise haberlerde 'yaylım ateşine'
başlanacağı zaman görevden alınmam, ortalık durulduğunda ise geri
dönmem oldu. Kısacası, Star için, olabildiğinden en zararsız dönem
yaşıyorduk.
Cem Uzan siyasete atılma kararı verip, beni ve diğer yöneticileri
Hakan Uzan 'vakasıyla' karşı karşıya bırakıncaya kadar...