Ali Erbaş muamması! FETÖ ile yolu kesişti mi işin aslı ne?
Abone olYeni Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın mazisi tartışma yarattı. FETÖ ile bir dönem yolu kesişen Prof. Dr. Ali Erbaş'ın Adil Öksüz ile aynı üniversiteden olması da bir diğer sıkıntılı durum. İddiaya göre AK parti içinde de Ali Erbaş'ın mazisiyle ilgili endişeler var. Bugün Nihal Bengisu Karaca da mevzuyu yazdı.
Yeni Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş dün
cübbesini giyerken hakkındaki tartışmalar daha da alevlendi.
İddiaya göre Ali Erbaş'ın mazisinde FETÖ ile temas var. Peki işin
aslı nedir? Gerçekten Prof. Dr. Ali Erbaş FETÖ ile nasıl bir ilişki
içindeydi. Bugün Nihal Bengisu Karaca'dan gelen satırlar dikkat
çekici oldu. Karaca 'maziye' değindi ve asıl bunun neden 'mesele'
olduğunun altını çizdi.
Yeni Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ı gündemin ilk sırasına çıkaran bir dönem, FETÖ platformlarından biri olan KADİP/Kültürlerarası Diyalog Platformunun yönetim kurulu üyesi olması. FETÖ'nün organize ettiği Abant Toplantıları'na da katılan Ali Erbaş, kapatılan Kimse Yok Mu Derneği'nin etkinliklerinde de yer almış.
Yeni Diyanet İşleri Başkanı'nın geçmişiyle ilgili tartışmaları özetleyen Nihal Bengisu Karaca, Ali Erbaş'a yönelik 'itirazların' asıl sebebini aktardı. İşte yazdıkları;
-“Gerçek şu ki, 17-25 Aralık’a kadar dinle
diyanetle ilgilenen pek çok muhafazakâr/ dindarın yolu, henüz FETÖ
olmadığı zamanlarda Gülen grubuyla kesişti. Türkçe Olimpiyatları’na
katılıp konuşma yapan hükümet üyeleri tarafından pohpohlanır hale
geldiğinde, daha da kesişti. Yani, yeni Diyanet İşleri
Başkanı Ali Erbaş’ın bir dinler tarihi uzmanı olarak ilk
adı ‘dinlerarası diyalog’ olan, daha
sonra ‘kültürlerarası diyalog’ olarak anılmaya
başlanan çabalara ilgisi, Cemaat’in gerçek yüzünün ortaya çıkmaya
başladığı tarihlere kadar kurduğu teşriki mesai;
FETÖ ile mücadelenin sağlıklı yürüdüğü şartlarda
'normal' kabul edilebilirdi.
Prof. Dr. Ali Erbaş’ın yeni görevinin kimliği ve geçmişi üzerinden tartışılır olmasının nedeni kendisi değil. Aynı hikâye içinde benzer durumda olanların bazılarına cehennemi yaşama rolü verilirken bazılarına terfi ve tebrikin uygun görülmesi ve bu ayrım yapılırken kullanılan kriterlerin objektif değil, keyfi olduğuna hiç şüphe kalmaması.”