Ali Bulaç şaşkına döndü
Abone olMardin'deki vahşeti kimse izah edemiyor. Sosyolog ve aynı zamanda Mardinli olan Ali Bulaç, olayı nasıl görüyor?
İNTERNETHABER- Mardin'de 44 kişinin öldürülmesi Ali
Bulaç'ı şaşkına çevirdi. Kendisi de Mardinli olan ve bölgeyi iyi
tanıyan gazeteci ve sosyolog Ali Bulaç, böyle bir olayın bölgede
ilk defa yaşandığını belirtti.
Bulaç, yeni bir sosyolojik vaka ile karşı karşıya olduklarını söyleyerek ABD işgalinden sonra komşu ülkelerdeki toplu katliamlara dikkat çekti.
Korucuların da bölgede sorun olmaya başladığını sözlerine ekleyen Bulaç'a göre olayın temelinde bölgenin nihilist şiddete doğru hızla yol alması yatıyor.
Bulaç NTV'de yayınlanan "Yazı İşleri" programının canlı yayın konuğuydu. İşte Bulaç'ın akademisyenleri olay üzerinde yoğunlaşmaya çağırdığı o konuşması:
YENİ BİR DURUM SÖZ KONUSU
13. yüzyıldan beri orada bir yatır var. Değil cinayet hırsızlık
yapmak suçtur. Erzurum'dan insanlar buraya ziyarete gelir piknik
yeridir. Bugüne kadar namaz kılan insanları toplu halde imha etmeye
yönelik ceza sistemi bu bölgenin geleneğinde görülmüş değil.
İster kız davası ister kan davası olsun böyle bir ceza öngörülmüş
değil. Benim bildiğim eski Atilla sitesinde kollektif ceza
öngörülürdü. Yani Atilla'ya ihanet edenler toplu halde ihma
edilirdi, tavuklarına varıncaya kadar.
Burda da köklerini kazımak üzere ceza öngürülmüş. kan davalarında
erkeklere matuf olur. Burada farklı bir durum söz konusu.
1984'ten bu yana devlet ile PKK çatışıyor. Ama her iki tarafın da
çatışma konseptleri biri diğerini imha üzerine oturtulmuştur.
17 bin 500 faili meçhul cinayet, 3 bin boşaltılmış köy 3 milyon
insanın yerinden göç ettirilmesi, beşeri coğrafyayı da
çökertti.
IRAK VE SURİYE'DE BENZERLERİ OLDU
Bunun yanı sıra toplu halde insan öldürülmesi yeni bir durumdur.
Irak'ın işgalinden bu yana Suriye ve Irak'ta örneklerine bolca
rastlandığımız olay. ABD uçakları düğüne giden konvoyları vuruyor.
Her seferinde çoluk çocuk 25 kişi öldürüyorlar. Afganistan'da
benzer olaylar vuku buluyor. 2008 yılında 2100 sivil
öldürülmüş.
Demek ki giderek böyle bir şiddet kültürü yayılıyor. O ortamda
yetişen insanlar artık ceza verme şeklinin bu olduğunu düşünüyor.
İçleri ancak bu şekilde rahatlıyor.
TÖRE, GELENEK, FEODALİTE VE AĞALIK
OLAMAZ
Bence feodaliteyle bölgenin uzaktan yakından ilgisi yok. Bambaşka
bir tarihten geliyoruz. Toprak ağalığı 1858'ten sonra özellikle
cumhuriyetten sonra ortaya çıkmış bir durum.
Tarihsel bir temeli yok. Gelenekle, töreyle ya da namus
cinayetleriyle açıklanamaz. Çok daha derin bir durum söz konusu.
Sosyal bilimcilerin kanaat önderlerin çeşitli önyargılardan
arınarak olay üzerine yoğunlaşması gerekiyor.
KORUCULAR SORUN
Koruculuk siteminde suistimaller oluyor. Zaman zaman kendi
hasımlarıyla da mücadele ediyorlar. Haksız yere arazi gasp
ediyorlar köylere saldırıyorlar.
Geçen seneye kadar 60 bin korucu vardı, 50 bin kadro daha
verilecek. Kendilerini korunmuş hissediyorlar. Her zaman kontrol
altında olduğunu düşünmek mümkün değil. Silahları var, statüleri
var. Bazen kendi kanunlarını kendileri dikte ettiriyorlar.
Olayın vuku bulmasında korucu olmalarının onlara sağladığı avantajı
düşünebiliriz. Ama olayın temelinde bölgenin nihilist şiddete
gittiğini görmek lazım.
KIZ MESELESİNDE BÖYLE OLMAZ
Kız meselesinde bizim oradaki geleneklere göre öncelik hakkı
amcasının oğlundadır. Fakat kız istemezse bu durumda amca
çocuklarının yaptıkları şey kaçırmak ya da babayı öldürmektir.
Fakat böyle annesini, kız kardeşlerini, torunlarını, çocukları
öldürmek görülmüş şey değil. Burada bir gariplik var.