Ali Babacan'ı bırakın Berat Albayrak'a bakın!..

Eğer Türk ekonomisi üzerinde bir başarı öyküsü yazılacaksa onu dünyada ve Türkiye'de paranın bol olduğu dönemde ekonomiyi yöneten Babacanlar değil tarihin en kritik döneminde o koltuğa oturup ateşten gömleği giyen Berat Albayrak yazıyor...

Osman DİYADİN o.diyadin@hotmail.com

Ali Babacan'ı izliyoruz...

Adeta bir şehir efsanesi gibi birileri tarafından zorla hatta kendine rağmen parlatılmaya, cilalanmaya çalışılıyor...

Çünkü ne kurarsa kursun bu siyasi tabloda iktidara gelmesinin mümkün olmadığını hatta iki rakamlı oranları yakalama şansının muzice olduğunu bilmesine rağmen yeni parti ile neyi hedeflediği belli...

Tayyip Erdoğan’ın 2023’te önünü kesmek…

Yani!

Tayyip Erdoğan düşmanlığı yapan ABD’nin, İsrail’in, Batı’nın, İngiliz’in değirmenine su taşıyan CHP’nin başını çektiği HDP, İYİ Parti ve SP bloğuna takviye güç olmaktan başka ne hesabı olabilir ki!..

Bir anlatsa...

Türk siyasetine Tayyip Erdoğan’ın kazandırdığı ,tanıttığı, uzun yıllar bakanlık unvanı verdiği, ekonomiyi teslim ettiği, önünü açtığı bir ismin  şimdi Tayyip Erdoğan düşmanlarının  “Kurtar bizi Erdoğan’dan Ali ” diye kendisine sarılmış olmaları çok manidar ve üzücü!..

Nankörlük!..

Babacan’ın  ekonomi yönetiminde olduğu dönemi örnek göstererek “Umut bende” demesi  belli ki kurulacak partinin ismini de ortaya koyuyor.  “Sıcak Para Partisi”

Nereden mi?

Anlatmaya gerek var mı?

Yani…

Dünyada ve Türkiye’de paranın bol olduğu dönemde ekonominin patronu olarak FED’in bastığı paralarla yapay refah düzeyi oluşturup onun havası ile sözde kahraman gösterilen  Tayyip Erdoğan'ın eski yol arkadaşı  şimdi  kendini kurtarıcı ilan ediyor!..
 
Peki  ülke ekonomisini yönetirken  neden yarın zorluklar olursa ne olurun hesabını yani rezerv hesabı yapmadılar da bütün ihale Berat Albayrak'ın üzerine kaldı!..

Yani sefasını Babacan’lar sürdü cefasını  şimdi Albayrak çekiyor!..

Ateşten gömleği o giyiyor…

Hem de ABD tarafından Türk ekonomisini çökertmek amaçlı saldırı yapıldığı dönemin içinde…

Ama dert etmiyor.

O gömleği seve seve giyindiğini belgeliyor..

Dedim ya…

Bakan Albayrak’ın "Keşke çok eski dönemlerde merkez bankalarımız, başkanlarımız daha fazla rezerv biriktirseymiş" sözünü hatırladınız mı?

Bu söz büyük devlet olma sorumluluğudur...
 
Ekonomi üzerinde önemli araştırma, tespit ve analizleri olan yazar Dilek Güngör bir yazısında bu söz için  “Bakanın bu lafı diğer mesajlarının yanında gümbürtüye gitti” demişti…

Güngör bu söz üzerinden önemli bir analiz yapmıştı..

Bakın  yazısında neler demişti;
 
*
“Hafızanızı 2008 ila 2011 yılları arasına sarın.

Hatırlıyor musunuz?

O dönemde Türkiye'de "1 dolar=1 TL'ye iner mi?" tartışması yapılıyordu. 
Ekonominin dümeninde Ali Babacan vardı. (58, 59, 60 ve 61'inci hükümetler )

Merkez Bankası'nın başında kim vardı?

Bugün İyi Parti'de siyaset yapan Durmuş Yılmaz (2006-2011).

Sonra da Erdem Başçı (2011-2016) göreve geldi.
 
Bu arada Amerikan Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası para musluklarını sonuna kadar açmıştı.

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere para yağıyordu. 

Döviz kurları yerde sürünüyordu.

1 TL'yi verince size neredeyse 1 dolar veriyorlardı. 

O dönemde ekonomi yönetimi elini kolunu sallayarak geziyordu.

Yani bugün umut tacirliği yapan Babacan, parayı istediği gibi dağıtıyordu…
 
Hiçbirinin aklına Merkez'in kasasına biraz dolar atıp rezervi güçlendirmek gelmiyordu. (Halbuki, kur ucuzken ve Türkiye'ye para yağarken Merkez'in kasasındaki rezerv miktarı 150 milyar doların üzerine bile çıkardı.)

İşin ilginci, bugün kur 5.70’e düştüğünde "rezervi artırın" diye ahkam kesen ekonomist tayfasının da gıkı çıkmıyordu.

Atıp, tutmuyorum.

Rakamlar ortada… 2008'de dolar kuru yıl boyunca ortalama 1.18 TL seviyesindeydi.

O yılın başında rezerv miktarı 71 milyar 568 milyon dolardı.
Aralıkta rakam 70.7 milyar dolara indi.

Yani 2008'den 2009'a kadar ne kadar rezerv biriktirilmiş derseniz, hiç…”

Araya girip soralım…
O dönemde kim vardı ekonominin başında…
Ali Babacan…
 
Güngör devam ediyor..
 
“Keza 2009'da kur 1.50 TL seviyesindeydi.
O zaman da rezerv birikmediği gibi azalmış! Rezerv miktarı 70.7 milyar dolar seviyesinden 69.6 milyar dolara gerilemiş.

Bir tek 2010'da bir miktar rezerv biriktirmişler. O da 11 milyar dolarcık! 
2011'de yıl boyunca kur ortalama 1.50 seviyesinde seyrettiğinde de aldıklarının bir kısmı geri gitmiş.

Rezervler 80.6 milyar dolardan yeniden 78.3 milyar dolara indi" 

*
Bugün ekonomi üzerinde kurtarıcı gibi kahramanlık rüzgarı estirilenlere cevaben önemli bir analiz değil mi?

Şimdi soralım bir elleri yağda bir elleri balda ekonomi yönetimin başında kimler vardı?

Ali Babacan...

Babacan’ın ekonomi üzerinde kendini yalan rüzgarı gibi efsaneleştirmek istemesi o günün ekonomik şartlarından başka bir şey değil..


Velhasıl diyeceğim şu ki ;

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak  Cumhuriyet tarihinin en kritik sürecinde sessiz, sakin ve sabırlı bir şekilde bir başarı öyküsü yazıyor!
 
Hem de üzerine oynanan bütün oyunlara karşı vakur duruşunu bozmayarak, siyasi duruş ve siyasi ahlak dersi vererek..

Hem de asla kahramanlık  edebiyatı yapmadan asla “Ben” demeden yazıyor bu başarı öyküsünü...
 
Hem de...

ABD’nin aleni yaptırımlarına…

İçte ve dışta terör ile mücadeleye...

Akdeniz’de (Kıbrıs’ta)  anlaşmazlıklara…

En son olarak Barış Pınarı Harekatı sıcaklığına rağmen….

Türk ekonomisinin çarkını başarı ile döndürüyor... 

Ali Babacanlar gibi bir gün dahi ABD, ve AB’nin desteklediği borca dayalı ve bağımlı Türk ekonomisinin bakanı olmadan, hesabını kitabını iyi yaparak, dış güçlere el açmadan, kapılarında yatmadan yazıyor bu başarı öyküsünü…

Tarihin en büyük ekonomik saldırısının altından kalkıyor..

Kuşkusuz zor günler devam ediyor, kuşkusuz  iş dünyasının, insanlarımızın zorlukları bitmedi...

Ama...

Ekonomi iflas etti...

Dolar 10 tl olacak...

Bankalar battı batacak...

İş dünyası bitecek...

İflaslar patlaması olacak....

Faizlerin önü kesilmeyecek...

Yeniden İMF'nin kapısına gidilecek...

diye felaket edebiyatı yapanlar büyük bir hayal kırıklığı yaşadı ve yaşamayada devam ediyorlar...

Türkiye krizden çıkıp normal hayata döndü...

Paranın bol olduğu dönemde Berat Albayrak gibi eli sıkı, mali disiplinden asla taviz vermeyen, bankaları kontrol altına alan, tasarrufa önem veren  bir bakan iş başında olmuş olsaydı  diye hayıflanmamak mümkün mü?

Çünkü rezervler bu ülkenin bütün ekonomik saldırıların üstesinden rahatlıkla gelmesini sağlardı...

Berat Albayrak'ın  bugün her türlü zorluğa rağmen bu gerçekle hareket ettiğini rezervlere ne kadar önem verdiğini görüyoruz..

Büyük devlet hesabı budur...

Asıl mesele işte budur…
 
*
Ve son sözüm şudur..

Ali Babacan Tayyip Erdoğan’a değil olsa olsa Berat Albayrak’ a rakip olabilir…

Görünende odur…

Berat Albayrak  Ali Babacan’ın pabucunu dama atmaya başladı...

Ali Babacan’ın beklediği ama  bir türlü estiremediği rüzgarının nedeni de Berat Albayrak'ın her geçen gün belirginleşen ve toplumda yavaş yavaş kabullenilen başarısıdır...

O nedenle siz  Babacan’ı değil Albayrak’ı takip edin!..

Ama  tünelin ucundaki ışık göründü...

Peki  diyeceksiniz ki "Berat Albayrak neden bu ülkede hak ettiği değeri ve takdiri görmüyor?"

Söyleyeyim…

Yerli ve milli olması!

Merak etmeyin o da bu duruma kafa takmıyor bence!.. 

Çünkü  yaşadığı süreci sabırla imtihan olarak görürken  Rabbinin vazgeçenlerin değil, sabredenlerin yanında olduğunu biliyor...