Ali Babacan'dan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a faiz tepkisi: İnsanlardan af dileyin
Abone olDEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, düzenlediği basın toplantısında Merkez Bankası'nın faiz artırma kararından dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yüklendi. Erdoğan'ın ‘Yüksek faiz vatana ihanettir’ sözlerini hatırlatan Babacan, 'Rencide ettiğiniz tüm bu insanlardan helallik dilemelisiniz' sözlerini sarf etti.
DEVA Partisi lideri Ali Babacan, partisinin genel merkezinde
düzenlediği basın toplantısında güncel ekonomik ve siyasi
gelişmeleri değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a " ‘Yüksek faiz vatana ihanettir’ diyordunuz, şimdi ne oldu?" diyerek yüklenen Babacan, "En yakın akrabanızı ekonomi yönetiminin başına getirdiğiniz günden hazinenin borcu iki yılda neredeyse ikiye katlandı. Niçin ülkemizde her üç kişiden birisi işsiz ya da atıl?" diyerek tepkisini sergiledi.
İşte Ali Babacan'ın basın açıklamasından satır başları;
Türkiye, dünyada en yüksek politika faizi uygulayan ülkelerden birisi oldu
Merkez Bankası, dün politika faizini %10,25’ten %15’e yükseltti.
Yani iki ayda Merkez Bankası’nın politika faizi %6,75 artmış oldu.
Şu anda Türkiye, dünyada en yüksek politika faizi uygulayan
ülkelerden birisi oldu.
Merkez Bankası dünkü açıklamasında “Önümüzdeki dönemde parasal duruşun sıkılığı, enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüş sağlanana kadar kararlılıkla sürdürülecektir” demiştir.
Tercüme edelim; parasal sıkılaştırma demek, faizi artırmak demektir. Merkez Bankası diyor ki; “faizi epeyce yükselttim, enflasyon düşene kadar da yüksek tutacağım” diyor. Yani yüksek faiz enflasyonu düşürecek diyor.
‘Yüksek faiz vatana ihanettir’ diyordunuz, şimdi ne oldu?
Daha birkaç gün öncesine kadar “faiz sebep, enflasyon neticedir” diyen ve dünkü kararla faizin %15’e yükseltilmesine onay veren Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum:
Sayın Erdoğan; siz “vatanı satmak, yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle, ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur” dediniz, siz “enflasyonun anası da babası da faizdir. Bunu bilmeyenler bilsin” dediniz. Siz, 24 Haziran cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce “siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle nasıl uğraşılır göreceksiniz” dediniz.
Fakirleşmesine sebep olduğunuz milletimize de bir açıklama yapmak zorundasınız.
'Niçin paramızı pul ettiniz?'
Eğer bugün yıllardır savunduğunuz bu tezin çöktüğü kabul ediliyorsa -ki faiz artırımı bu anlama gelmektedir- niçin bugüne dek bu yanlışta ısrar ettiniz? Niçin paramızı pul ettiniz? Bu milletin alın teriyle yıllardır biriktirdiği 130 milyar doların üzerindeki döviz rezervini iki yılda niçin ve ne uğruna heba ettiniz? Niçin döviz rezervimizi “eksi 39 milyar dolara” düşürdünüz?
2018 yılında partili cumhurbaşkanı olarak göreve başlayıp, en yakın akrabanızı ekonomi yönetiminin başına getirdiğiniz günden hazinenin borcu iki yılda neredeyse ikiye katlandı. Niçin ülkemizde her üç kişiden birisi işsiz ya da atıl?
'Rencide ettiğiniz tüm bu insanlardan helallik dilemelisiniz'
Senelerdir haksızca iftira attığınız, suçladığınız, hakkına girdiğiniz hatta miting meydanlarında yuhalattığınız arkadaşlarımızın hepsinin hakkını teslim etmeniz gerekmiyor mu? Eğer hak, hukuk, kul hakkı kavramları sizin için önemliyse, itham ettiğiniz, yuhalattığınız, rencide ettiğiniz tüm bu insanlardan helallik dilemelisiniz.
Fakirleşmesine sebep olduğunuz milletimize de bir açıklama yapmak zorundasınız. Adeta kibrit çakılıp yakılan 130 milyar dolarlık döviz rezervini, hazinenin 1 trilyon 860 milyar liraya çıkan borcunu, yaşanan tüm kayıpları, mağduriyetleri açıklamak zorundasınız.
'Yetki sizde, sorumluluk sizde, vatandaşa bir açıklama borcunuz var'
Bir kez daha hatırlatıyoruz. Bakan olarak görevlendirdiğiniz akrabanızın ortadan kaybolmasıyla, milletimizin ödediği bu ağır bedelin sorumluluğu buharlaşmaz, ortadan kaybolmaz.
Bu sistemde yetki sizdedir, sorumluluk da sizdedir. Siyasi sorumluluğunuz gereği olarak vatandaşlarımıza bir açıklama borcunuz var.
'Para ve maliye politikaları Türkiye’nin köklü ve yapısal sorunlarını tek başına çözmek için yeterli değildir'
Türkiye ekonomisinde yaşanan sorunlar teknik bir mesele olmaktan çıkmıştır. Para ve maliye politikalarının iyileştirilmesi gereklidir. Ancak para ve maliye politikaları Türkiye’nin köklü ve yapısal sorunlarını tek başına çözmek için yeterli değildir. Gelinen noktada Türkiye çoklu bir sistem krizi yaşamaktadır. Bu durum adeta bazı hastalarda görülen çoklu organ yetmezliğine benzemektedir. Partili cumhurbaşkanlığı hükümet sistemindeki tıkanma, hukuk ve kamu yönetim sistemine, oradan da ekonomiye yansımaktadır. Bu sistem krizi ve kötü yönetim anlayışı giderilmeden teknik revizyonlarla bu sıkıntıları aşmak mümkün değildir.