Ali Aydın'dan şok açıklamalar!
Abone olBir Galatasaray-Beşiktaş derbisinde çaldığı iki penaltı kararı sonrası, baskılar yüzünden istifa eden eski hakem Ali Aydın çarpıcı açıklamalarda bulundu
Bir gün Bülent
Yavuz ile karşı karşıya gelirsem soracağım. Niye o kadar ısrar etti
ayrılmam için? "Bu takımlar seni istemiyor" diye niye ağladı?
Ulusoy'a da ağladı, "Ali Aydın hakemliği bıraksın" diye. Yarım saat
sonra istifa ettim.
Yaklaşık 200 profesyonel takım, 4-5 bin
yönetici var. Kaç tanesi ilkokul mezunu bakın. Bizim spor
yöneticisi profilinde aranan tek özellik para
Ali Aydın kuşkusuz futbolun en tartışmalı hakemlerinden biriydi.
Yönettiği maçlar kadar istifası da konuşuldu. Ali Aydın ile
federasyon seçimlerine beş kala sohbet ettik. Aydın "Bugün dönüp
baktığımda istifa etmesem olurmuş" diyor. "İlk hata yaptığımda niye
ceza almadım, niye dinlendirilmedim ve niye üst üste maçlara
gönderildim" diye soruyor. Ve ardından ekliyor Merkez Hakem
Komitesi Başkanı Bülent Yavuz istifa etmem için ağladı. Ali
Aydın'ın söylediklerini ilgiyle okuyacağınızı düşünüyorum.
Futbol dünyasında değişen ne var? Son günlerde temiz toplum kadar
temiz futbol da konuşulur oldu.
Gençlik yıllarımdan bu yana örneğin benim içimde hep amatör bir ruh
vardı. Eskiden koşullar iyi değildi ama insanlar futbolu içlerinden
geldikleri gibi oynuyordu. Para pul çok da önemli değildi. Her şey
menfaat, koltuk için değildi.
Yoksa bunların hepsi her zaman vardı da siz mi küçüktünüz?
Belki de. Ne zaman sahalar çim olmaya başladı, tribünler büyüdü
futbolun amatör ruhu da bozulmaya başladı.
Siz aslında basketbol oynuyordunuz. Nasıl oldu da futbola
kaydınız?
Boyum 1.92, bir ara kiloma hiç dikkat etmedim ve 125 kilo oldum.
Tamamen keyiften. Öyle olunca bir ağabeyim dedi ki "Sen böyle
koşamazsın sen gel hakem ol." Futbol ve hakemlik öyle başladı. Ne
bir hayalim vardı ne de gelecek düşüncem. İki üç maçtan sonra şehir
dışına deplasmanlara gitmeye başlayınca işi sevdim.
Hakemlik nasıl bir güç? Yani oyunun kaderi iki dudağınızın
arasında.
O kişiye göre değişir... Neden değişir? İnsanın egosu vardır, egoyu
tatmin etmek vardır. Şimdi bakıyorsunuz 23 yaşında hakemlerimiz
var. Adam "Ah ne büyük futbolcu" dediği insanların maçını
yönetiyor. Eğer bir hakem kendini ön plana çıkarmıyorsa daha
başarılı olur. Hakemliğin içinde vardır ön plana çıkma isteği.
Son derece popüler bir meslek.
Ben hakemliği meslek olarak kabul etmiyorum. Yarınınız yok. Maçlara
giderken sigortanız var ama örneğin bacağınız kırılsa uzun vadede
kimse size bir şey yapmıyor. Üstelik hangi maçı yöneteceğinize
başkaları karar veriyor. Yani size hiç maç vermeyebilirler. Sizi
sevmeyebilirler.
Peki bir hakem nasıl yükselir? Örneğin sizin yükselişiniz çok çabuk
olmuş.
Evet çok hızlı bir şekilde çıktım 1. Lig maçlarını yönetmeye
başladım.
ANADOLU HAKEMİ İYİDİR
Bir yerde "Anadolu hakemleri, küçük yerlerin hakemleri daha iyidir,
onları etki, baskı altında tutamazsınız" demişsiniz. Ne demek
istediniz bu cümleyle?
Kim ne derse desin futbolu basın ve kulüpler yönetiyor. Bir maçtan
önce hakem belli olana kadar isimler geçer. Sonra hakem belli olur.
O zamana kadar gösterdiği kartlardan tutun da, çaldığı düdüklere
kadar istatistikler yayınlanır. Dolayısıyla seyirci ve futbolcu
hakeme karşı bir önyargıyla gider. Hakem de konuşulanların
söylenenlerin etkisinde kalır. Büyük şehirlerdeki hakemler bunu
daha çok hisseder çünkü etkiyi ve baskıyı canlı canlı yaşarlar.
Basın da oyunun bir parçası yani
Evet. Bu ülke insanının beklentisi nedir? Kavga dövüş, 'Kurtlar
Vadisi' tarzı, Semra Hanım. Durgunluğu sevmez Türk insanı. İlla
kavga dövüş ister. Sporda bile. Sonuçta gazeteler de bir
ticarethanedir.
Kimse babasının hayrı için iş yapmaz. O yüzden de kavgayı
körüklerler. Büyük takımların da gazeteler için maddi manevi değeri
olduğunu unutmamak lazım tabii. Aslında en önemli soruntakımların
yönetici profili. Ona bakmak lazım.
Ne göreceğiz?
Türkiye'de yaklaşık 200 profesyonel takım vardır, 4-5 bin yönetici
vardır. Bunların kaç tanesi ilkokul mezunu bakın bakalım. Bizim
spor yöneticisi profilinde ne yazık ki aranan tek özellik para.
Yani kimin parası varsa o yönetici olarak oraya alınıyor. Yani amaç
yöneticinin parasal olarak takıma katkıda bulunması, okumuş mudur
sporu biliyor mudur hiç önemli değil.
Peki dönelim Anadolu hakemlerine
Eskiden özellikle önemli maçlara Anadolu hakemleri verilirdi. Etki
altında kalmaları engellenirdi. Şu anda tam tersi olmaya başladı.
Hakemlik artık Ankara ve İstanbul'dan yönetilmeye başlandı. Büyük
şehirde yaşarsanız, diğer hakemler ve federasyon üyeleriyle
diyaloga girersiniz. İnsanların sizi sıkıştırır. Kulüp yöneticileri
yanlarına uğramadınız diye gönül koyar. İnsanlar sizi etki altında
bırakır.
Kim bu insanlar?
Hakemlik camiası, yönetim camiası. Örneğin Zonguldaklı Cem Papila
ile Ankaralı Cem Papila arasında dağlar kadar fark var.
Ne farkı var?
Zonguldaklı Cem Papila güven duyulan, dürüstlüğüyle anılan bir
hakemdi. Ankara'ya geldikten sonra yönettiği maçlarda sıkıntı
yaşamaya başladı. En eleştirilen hakem oldu. Neden? Çünkü büyük
ilde seni sevmeyen çok olur. Küçük illerin ekonomik ve kültür
anlamındaki yardımlaşması çok iyidir. Birbirine bakış açısı
değişiktir. İstanbul'da yaşadığınız zaman değer verdiğiniz birinin
yanına uğramadığınızda alınganlık kırgınlık olur. O yöneticinin
yanına bir uğramaya başlarsanız bu sefer etki altında kalmaya hazır
olmanız gerekir.
Kulüp yöneticileri hakemler üzerinde etkileri olsun isterler.
Söylediklerinizden bunu anlıyorum. Bu iş bir hakemi göndermeye
kadar gidebilir. Örneğin Beşiktaş 'Muhittin Boşat gitsin' der,
Trabzon Cem Papila'yı sevmez.
G.Saray da 'Ali Aydın gitsin' der. Evet bunu derler. Her takımın
sevmediği bir hakem vardır. İnsanları mutlu etmek mümkün değil.
'Ali Aydın'ı istemiyoruz' diyorlardı. Niye? Bize 4 kart çıkardı.
Haksız mıydı peki? Yönetimlerden biz başarısızdık diye bir laf
duymadım şimdiye kadar, hep hakem suçludur. İşte o yüzden diyorum
ki MHK'da mutlaka Kulüpler Birliği'nden bir temsilci olmalı.
Siz gazetede köşe yazarken hangi maça hangi hakemin verileceğini
tahmin ediyordunuz. Yani böylesine belli mi her şey? Her maçın
hakemi belli midir?
Her maçın hakemi bellidir. Tekrar söylüyorum. Hakem kadrosuna
bakın. FIFA kokartlı hiçbir hakeme derbi verilmemiş. Neden? Demek
bir eksiklikleri var. Ya derbi ver ona ya da kokartını elinden al.
Dürüstlüklerinde mi bir şey var kötü mü maç yönetiyorlar açıkla o
zaman.
KULÜPLER ETKİN
Siz üstü kapalı konuşuyorsunuz. Belki futbol camiası sizin şifreli
laflarınızı anlayabilir ama ben daha açık yorumlar istiyorum. Neden
bu hakemlere derbi maçı vermiyorlar?
Futbolun sahibi kulüplerdir. Kulüpler olmasa ne hakem olur ne de
federasyon. Kulüpler bazı hakemler için "Biz istemiyoruz"
diyebiliyorlar. F.Bahçe-G.Saray-Beşiktaş maçına bir Erol Ersoy kaç
seneden beri çıkmadı. Kaçıncı senesi oldu.
Neden?
Acaba büyükler küçükleri yer mi? Büyük takımlar küçük hakemleri
yer. Hakemler her zaman insanların gözünde özellikle kulüplerin
gözünde, bize yaranması gereken insanlar gibi görünür. Hakemler
mutlaka kulüplerle iyi geçinmek zorudaymış gibi davranılır.
Sürekli hakemlerin dürüst olmasından bahsediyoruz. Siz madem
dürüsttünüz niye gönderildiniz?
Ben niye kızıyorum biliyor musunuz? Dürüst hakem lafına. Bu bir
meziyet değil ki. Her insanda olması gereken şey. Benim arkamdan
üzülenlerin timsah gözyaşları döktüklerine inanıyorum. Bakın
hakemler kurnazdır. Verilen mesajı çok iyi alırlar. Hakem
yöneticisinin verdiği mesajı anlar.
Röportaj : Balçiçek PAMİR / SABAH