Alevilerden Erdoğan'a inanılmaz cevap
Abone olAleviler'den Kur'an sizin de kitabınız değil mi cevabı: 'Artık İslam'la vedalaşmak gerekir; çünkü ümmet Yezit gibi bir yöneticiye duçar olmuştur..'
Aleviler ve Seçmeli Kur’an Dersi tartışmalarına
Alevilerden bir yanıt geldi. Nesimi’nin ‘Biz bir Kur’an okuruz, bir
Kur’an'a benzemez’ sözleriyle konuya giren Hubyar Sultan Alevi
Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu şunları dile
getirdi:
O SÖZLERİ CEVAPSIZ BIRAKMAMAK GEREKİYOR
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kuran-ı Kerim’in okullarda
öğretilmesinin önünün açılmasının ardından Alevilerin seçmeli ders
talebinde bulunmasını eleştirerek, “Ya Kuran sizin de
kitabınız değil mi?” dedi. Bu durumda Sayın
Başbakan’ın sorusunu cevapsız bırakmamak gerekir.
Aleviler’in Kur’an anlayışı, algılayışı, yorumu ve uygulaması ne Sünni ne de Şii İslam anlayışına benzer. Her ikisinden de farklıdır. Aleviliğin İslami mezhep-tarikat ve yorumlardan çok farklı olmasının nedeni de budur.
Alevilerin büyük bir çoğunluğu kendisini İslam olarak görür. Fakat bu İslam nasıl bir islamdır. Sünniliğin ve Şiiliğin kabul ettiği islamla uzaktan yakından benzerliği yoktur.
KUR'AN DEĞİŞTİRİLMİŞ BİR KİTAPTIR
Alevilere göre İslam ve onun kutsal kitabı kuran Hz. Muhammed’ in
hakka yürümesinden sonra müdahalelere uğramış ve aslının dışına
çıkartılarak değiştirilmiştir. Kuran; Ömer, Osman ve
özellikle de Maviye ile Yezit zamanında değiştirilmiş, birçok
ayeti, sayfaları yakılmış, yok edilmiştir. Böyle
inanmaktadır Alevi toplumu. Bu nedenle de bizim kuranımız
‘Telli Kuran’ ve ‘Kuranı Natık’
demektedirler. Ozanların, pirlerin deyişleri, duvaz imamları,
sözlerini kuranın ayetleri olarak kabul etmektedirler. Ulu
ozanlarımızdan Nesimi bunu şu sözlerle özetlemiştir; “Biz
bir Kur’an okuruz, bir Kur’an’a benzemez”
CAMİ DEĞİL CEMEVİ, NAMAZ DEĞİL CEM
Aleviler; Camiyi ve mescidi değil, Cemevi ve Dergâhları
-Tekkeleri kendisine ait ibadethane olarak görmektedirler.
Şekli anlamda bilinen ve Camilerde eda edilen Namazı değil, cem
evlerinde ve dergâhlarında yaptığı Cem’i ibadet olarak kabul
etmektedirler.
Ramazan Orucunu değil, Hızır ve Muharrem Orucunu oruç
olarak kabul etmektedirler. Kâbe’yi, kıbleyi insanın cemali olarak
gören ve bu sebeple de ibadetinde yönünü insana dönen,
yaradılıştan, ölüme kadar bütün yaşam ve uygulamalarında Sünni
anlayışının belirlediği ve olmazsa olmazlarını ret eden bir
toplumdur Aleviler.
Müziği ret eden bir İslam anlayışı karşısında, bağlamayı ve kemanı
ibadetin içine sokmuştur. Resmi kabul etmeyen, hele hele
ibadet edilen yerde resme ve heykele kesinlikle yasak koyan bir
uygulamaya karşı tüm ibadethanelerin içinde kendince kutsal saydığı
değerlerin resimlerini asmıştır duvarlarına, heykellerini yaptırmış
koymuştur. Kadınlı erkekli ibadeti esas saymıştır. İçkiyi
bırakın ibadetinde, günlük yaşamda bile haram kılan bir inancın
aksine, Dolu ve Dem diye nitelediği içkisini duralayarak içmektedir
Alevi toplumu. Kimi bölgelerde Cem İbadeti esnasında da dem olarak
alınmaktadır.
Peki, Dünya genelinde bilinen Türkiye de de Devletin Resmi Dini Kurumu (Diyanet) tarafından da kabul edilip uygulanan bu İslam’ı İslam’ın 5 şartını ve onun şekli ibadetini ve ibadethanelerini (Cami, mescit) kabul etmeyen bu Alevi toplumu nasıl bir İslam’ın içindedir.
Aleviler Nasıl bir İslam'a inanmaktadırlar: Alevilerin büyük çoğunluğu İslam’ın özünü taşıdıklarını ve yansıttıklarına inanmaktadırlar. Kırklar Cemi’nde kadınlarla erkeklerin birlikte can olduklarına ve ilk semahı, üzüm tanesinin ezilip engür eylenmesiyle oluşan Dem’i alan Hz. Muhammet Mustafa’nın döndüğüne inanmaktadır.
Aleviler İslam’ı Hak Muhammet Ali inancı olarak görmektedirler. Bu İslam’da ibadethane Cemevi, Dergâhlar ve Tekkelerdir. Yeryüzündeki her mekândır. Her alandır. Toplu İbadet Cem’dir. Alevilerin İslam’ın’da; erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde ‘Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde, noksanlık da, eksiklik de senin görüşlerinde…’ diyen Hacı Bektaş Velinin dediği gibi görmektedir. Bu İslam’da kadınını ve erkeği günlük yaşamında yanından ayırmayan Alevi toplumu ibadetinde de yanından ayırmamaktadır. Onunla Can olmaktadır. Enel Hak Felsefesiyle, ölüm yoktur Hakka yürümek, Hak katına ulaşmak vardır inancıyla, “Cennet cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç huri, sen isteyene ver onu, bana seni gerek seni” deyişinde Yunusun dediği gibi, öbür dünya ya bakan bir İslam’dır Alevilerin içinde olduğu İslam. Alevi Kimliğini oluşturan inançsal yapı bunlardır. Bu topluluğun bu şekilde inanıyor olmasından kaynaklı olarak yüzyıllardır bu topraklarda katliamlara uğramışlar, dışlanmışlar, baskı altında tutulmuşlardır.
ÜMMET YEZİT GİBİ BİR YÖNETİCİYE DUÇAR OLMUŞTUR
Sayın Başbakan’ın merakını giderdiğimizi umut ediyoruz. Şimdi bu
Kur’an dersleri bizim kur’an anlayışımıza göre mi verilecek, Sünni,
şii anlayışa göre mi verilecek? Sünni-Şii anlayışa göre verilecekse
bizim çocuklar asimilasyona uğramış olmayacaklar mı?
Bizim talebimiz ne Aleviliğin, ne Sünniliğin, ne de Kuran’ın okullarda okutulmasıdır. Okulların bilim yuvası olması, devletin, inanç ve ibadet organizasyonlarından elini çekmesidir. Dinin, inancın eğitiminin, öğretiminin ve organizasyonlarının üzerindeki yasakların kaldırılarak, tamamen sivil hayata bırakılmasıdır.
Sayın Başbakan daha şimdiden “Ya Kuran sizin de
kitabınız değil mi?” diyerek Alevi çocukları ve
aileleri üzerinde bir idari baskı oluşturmaktadır. Bu ve benzeri
baskılar nedeniyle Alevi çocuklarının bu dersi seçmeme tercihinin
önü kesilmektedir. Alevilere yeni bir Kuran dayatılmaktadır. Yezit
Hz. Hüseyin’e ve İslam alemine kendi İslam anlayışını dayattığı
zaman Hz. Hüseyin şunu söylemiştir. “Artık
İslam’la vedalaşmak gerekir; çünkü ümmet Yezit gibi bir yöneticiye
duçar olmuştur ...”
Haber: Deniz Güneş
Kaynak: Demokrat Haber