Aleviler neden CHPye oy verir?
Abone olOnur Öymen'e rağmen Aleviler'in adresi yine de CHP.. Neden AK Parti değil? Bejan Matur sorunun bam teline bastı.
Aleviler CHP'nin sadık seçmenleri.. 1920'li ve 30'lu yıllarda
yaşananlar ve Onur Öymen'in sözleri bile bu ilişkişi sarsamadı.
İşte bu aşk-nefret ilişkisini Bejan Matur Zaman'daki köşesinde
yazdı..
Yazar Matur, alevilerin sünni muhafazakarlığa duyduğu güvensizliğin
çok eskilere dayandığı görüşünde.. Atatürk'ün aleviler gözünde Hz.
Ali gibi görüldüğünü belirtiyor. İşte Bejan Matur'un 2 başlıklı
yazısı:
'Benim babam kırk yıldır Cumhuriyet okur, hayatı boyunca CHP'ye oy
vermiştir' cümlesiyle başlayan yazımın başlığı 'Bize
yakışmaz'dı.
'Bize yakışmaz' diyen babamdı; CHP'nin ve modern Cumhuriyet'in
sadık bir destekçisi olarak Alevilerin neden liberal de olsa sağ
kökenli bir partiye gidemeyeceğini anlatıyordu. Evet özellikle Kürt
Alevilerin dünyasında solla özdeşleşmiş partilere yönelmek
neredeyse genetik bir ahlak kodu ve başka eğilimler zinhar hoş
karşılanmaz.
Aslında başka eğilimi yeşertecek bir iklim de yok. Katliam
hikâyeleriyle büyümüş ve kendi katlinin her daim bir ihtimal
olduğunu düşünen Aleviler, bir varlık yokluk meselesi gibi
gördükleri siyaseti, merkeze eklemlenerek yürütebiliyorlar
ancak.
Merkez modern ve ileri olduğundan (!) kendilerini en iyi orada
ifade edeceklerine inanıyorlar. Batılılaşma ideali Alevilere görece
bir yaşama alanı vaat ediyor çünkü. Ama o idealin altında ezilen
değerlerin ne olduğu ve hayatımızdan neleri eksilttiği hiçbir
biçimde sorgulanmıyor.
Babamın çocukluğunda gördüğü bir sahne var; Kılık Kıyafet
Kanunu'nun uygulandığı ilk yıllarda jandarma köyleri basarak,
köydeki yaşlı erkeklerin sakallarını ve uzun saçlarını zorla
kesiyor. Babam, köydeki yaşlıların kaçarak ormana, çalıların
arasına, mağaralara sığındığını hatırlıyor. Bir çalının dibinde
titreyerek, askerin köyden gitmesini bekleyen yaşlı bir adam için
sakalı onurudur. Başındaki sarık, ayağındaki şalvar haysiyetidir.
Bunlar yaşandı. Cumhuriyet'in yarattığı travma bu ülkede sadece
dindar Sünnileri değil, geleneğine bağlı olan bütün toplulukları
etkiledi. Bunun en hazin örneği Dersim'dir.
Dersim'de yaşananları bir isyan, bastırma yöntemini meşru
görenlerin zihninde gelenek, terk edilmesi gerekendir çünkü.
Geçmişi hatırlatandan kurtularak ancak yeni değerler üretilebilir.
Dersim'i bugün dahi meşru göstermeye çalışanların argümanları bu
yönde. Kürt-Aleviler açısından CHP ile kurdukları bağı anlamaya
çalışanlar şunu gözden kaçırmamalılar; Kızılbaş denilen Kürt
Aleviler için en az Kerbela kadar işlenen bir zulüm motifi Yavuz'un
Alevilere uyguladığı politikalardır. Murat Paşa'nın başını keserek
kuyulara attığı söylenen kırk bin Alevi'nin hikâyesi kuşaktan
kuşağa aktarılır. Cumhuriyet tedrisatının bu anlatıyı yeniden
dolaşıma koyduğu da gözden kaçırılmamalı. O tedrisatın neticesinde
Cumhuriyet, Alevilerin zulümden kurtulmasının sembolü oldu.
Atatürk'e bütün cemevlerinde Hz. Ali'nin de üzerinde yer veren
anlayışın kaynağı budur. Kurtarıcıdır çünkü. Yavuz'un zulmünü sona
erdirendir. Dersim'de olduğu gibi hunharca katletse de, ortak bir
gelecek ihtimali hepsini peşinden sürükler. Alevilerin oldukça
trajik denilecek bu seçimi aslında hedeflenen değerlerin, gelecek
projesinin vaat ettikleriyle ilgili.
Kimileri bunu Stockholm sendromu olarak açıklıyor, kimileri
katiline âşık olmak olarak. Kendi katiline sığınma neticesini
doğuran hüzünlü bir tarih bu. Türkiye'de trajik kavramına hakkını
verecek bir kesim aranacaksa bu ne Kürtler ne de Türk Alevilerdir;
Türkiye'de trajiğin konusu her ikisinin kesişme noktasında duran
Kürt Alevilerdir. Statükoyla kurdukları ilişkiyi, bedel ödeyerek
yaşamaları bunu kanıtlıyor. Dersim'le başlayan, Maraş'la, Sivas'la,
Gazi olayları ile süren katliamların kurbanı olmak sadece görünür
olan.
Aleviler kendilerini katletmiş Cumhuriyet'e ve CHP'ye sadakatle
bağlanırken orada ne buldular? Osmanlı'nın Alevilerden esirgediği
bir yaşama alanını, Cumhuriyet onlara sundu diye düşünüyorlar belli
ki. Köy enstitüleriyle somutluk kazanan Anadolu aydınlanmasını
Cumhuriyet Aleviler üzerinden yürüttü. Evet zahmetliydi.
Acımasızdı. Bütün modernleştirme projelerinde olduğu gibi gayri
insaniydi. Ama Aleviler açısından Sünni muhafazakârlığa yönelik
güvensizlik duygusu kökleri Yezid'e kadar giden bir vakadır.
Bilinçaltında bu güvensizliği her daim tazeleyen kodlar durduğu
sürece de bu devam edecek.