Alevi ve Kürtlerden azınlık tepkisi
Abone olAB İlerleme Raporu’nda Kürtler ve Alevilerin 'azınlık' olarak ima edilmesine, tepki var. En ilginç tepki de Türkiye Alevi Federasyonu Genel Sekreteri'nden geldi.
Kendilerini hiçbir zaman ‘azınlık’ olarak görmediklerini
vurgulayan DEHAP yönetimi, ‘Kürtler, cumhuriyetin asli
kurucularıdır’ dedi. Alevi cemaati liderleri ise kendilerini
Alevilikten önce Atatürk’e bağlı laik Türk vatandaşları olarak
gördüklerini belirterek, ‘Biz bu ülkenin asli unsurlarıyız’ diye
konuştu. Hiçbir zaman azınlık olmadık Tuncer Bakırhan (DEHAP Genel
Başkanı) Rapor, genel anlamda hükümetin beklentilerini
karşılamaktadır. Ancak Kürtlerin beklentilerini karşıladığı
söylenemez. Raporun, Kürt sorununun çözümü ile ilgili yanı
eksiktir. Kürt sorunu, ‘Temel çözülmesi gereken sorun’ olarak
görülmemiştir. Bizler, Kürtlerin azınlık olmadığını savunuyoruz.
Hiçbir zaman Kürtler kendilerini azınlık olarak görmemişler, böyle
de ifade etmemişlerdir. Kürtler, Cumhuriyetin asli kurucularıdır.
Bu sıfatlarıyla da Anasayasa ve yasalardaki haklarını kullanmak
istemektedirler. Lozan’ın dışında azınlık yoktur Nazmi Gür (DEHAP
Genel Başkan Yardımcısı) Raporda Kürt sorunu konusunda doğrudan
vurgular yok. Gelecekte de Türkiye’nin adaylığı sürecinde
Türkiye’yi en çok zorlayacak olan budur. Köye geri dönüş ve Kürtçe
eğitimle ilgili olumlu görüşler var ama müzakereler süreciyle
birlikte Kürtlerin bir halk olarak tanınması, kimlik ve kültürel
haklarının verilmesi gerekli. Biz azınlık haklarıyla ilgili
müzakere sürecinde Türkiye’nin Lozan’da tanınan üç azınlık dışında,
Türkiye’deki diğer etnik ve dini azınlıkları da tanıyıp haklarını
iade etmesi gerektiğini düşünüyoruz. 25 milyonuz hak isteriz Prof.
Dr. İzzettin Doğan (Cem Vakfı Başkanı) Rapordaki ifadeleri Lozan
ölçülerini aştığı için tartışmaya değer buluyorum. Alevilerin bir
azınlık kavramı içinde mütalaa edilmesi doğru değil. Aleviler
azınlık değil, bu ülkenin kurucu asli üyesi ve bugün 25 milyonu
aşan bir kitledir. Bir azınlık çoğunluk ilişkisini doğru
bulmuyoruz, konuya temel hak ve özgürlükler açısından bakılması
yeterlidir. Biz bu güne kadar Avrupa’yı kullanmadık, istesek bugün
Alevilerin hakları konusunda açabileceğimiz 32 bin hazır davayı
askıya aldık. Türkiye’ye müzakere tarihi verileceği andan itibaren
yani 17 Aralık’tan sonra hep beraber göreceğiz, eğer hala
Alevilerin hakların verilmezse bu hükümet Türk mahkemeleri önünde
binlerce davaya maruz kalabilir. Ayrıca Türkiye AB tarafından bir
sürprizle karşılaşabilir, eğer Alevi yurttaşların hak ve
özgürlükleri Sünni kardeşlere tanındığı hak ve özgürlükler düzeyine
çıkatmazsa, Avrupa her zaman bunu müzakereleri askıya alma nedeni
olarak sayabilecektir. Bunu Prodi’nin yaptığı sunumdan anlıyoruz. O
yüzden Türkiye’yi yönetenler biraz daha ciddi olmalı, Alevi
yurttaşların haklarının verilmesini daha fazla geciktirmemelidir.
Almamak için yeni bahane Lütfi Kaleli (Alevi-Bektaşi Eğitim ve
Kültür Vakfı Başkanı) AB, Türkiye’yi almamak için birçok bahane öne
sürdü, Aleviler’le ilgili ifade de bunun bir parçası. Aleviler
azınlık değildir. Aleviler’in dinsel ve inanç ve farklılığı
nedeniyle bir ‘azınlık statüsüne’ girmesi olası değil. Türk
kökenlidir. Bu ayrıcalığı ortaya sürenler, bir takım bahanelerle
Diyanet İşleri’nden pay almak isteyen ‘Alevi sapıklar&dır. Laik
ülkelerde, din işleri devlet işlerinden beslenmez. Diyanet içine
asimile edilmiş birkaç Alevi alınarak, Aleviler’in laik ve
cumhuriyet ilkelerini savunma kararlılığının önüne set çekmek
istiyorlar. Buna Sünni-Alevi ve aydın kesimin itibar etmemesi
lazım. Alevi kimliği baskı altında Dr. Servet Ünsal (Ekinsu Radyo
Yönetim Kurulu Başkanı) Bizler önce laiklik ilkesine ve Atatürk’e
bağlıyız ama Alevi kimliğinin de bu kadar gözardı edilmesinden de
rahatsızız. Devlet Alevi yurttaşları, Sünni mezhebinin baskısı
altında tutmaktadır. Diyanet’in 100 bin personeli var, ama
bunlardan bir tanesi bile Alevi değil. Oysa herhangi bir sokaktan
100 kişiyi çevirsen 30’u alevi çıkar. Bizim verdiğimiz vergiler
sünni mezhebinin hizmetine aktarılıyor. Böyle bir şeye imza atmayız
Ali Doğan (Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı)
Devlet bugüne kadar Alevileri yok saymıştır. Ancak Türkiye
nüfusunun 3’te birini oluşturan aleviler olarak, azınlık diye
değerlendirilmeyi kabul edemeyiz ve bunun altına imza atmayız.
Diplomalı cahillerin işi Atilla Erden (Türkiye Alevi Federasyonu
Genel Sekreteri) Avrupalılar bu ayrımcılığı, malesef ülkenin
içinden de diplomalı cahiller bularak bilinçli olarak yapıyorlar.
Alevileri Türkiye’de azınlık olarak değerlendirmek son derece
çirkin ve Türk toplumunu kargaşaya sürüklemek için yapılan bilinçli
bir saldırıdır. Dünyanın neresinde 25 milyonluk bir topluluğa
azınlık denir? Bizler bu ülkenin asli unsuruyuz. Tamam dinsel
bakımdan bizim yıllardır talep ettiğimiz şeyler var. Türkiye’de
bizim dinsel özgürlüğümüz elimizden alınmış. . Biz devletin alevi
toplumuna din hizmeti vermesinden çok, laik ve demokratik bir
yapıya kavuşmasını istiyoruz. Bu sağlanırsa toplumda çatışma konusu
olan bu tür ayrımlar kendiliğinden çözülecektir. Azınlık yok
ayrımcılık var Ali Yıldırım (Alevilik Araştırmaları Merkezi
Başkanı) Alevilerin İlerleme Raporu’nda dini azınlık olarak
nitelenmesine karşıyız. Ama raporun Türkiye’de Alevilere yönelik
ayrımcılık ve eşitsizliğine dikkat çekmesini olumlu buluyoruz.
Aleviler Türkiye Cumhuriyeti’nin asli kurucu unsurudur. Ülkemiz
farklı kültürel ve inançsal renkleri bünyesinde barındıran çok
renkli bir mozaiktir. Alevilik Anadolu’nun öz ve özgün inancıdır.
Kaynak:Hurriyet