Alevi sünni mezarlıkları ayrılacak!
Abone olAlevilerin “İncinsen de incitme dönemi bitmiştir” sözlerinin damga vurduğu kurultayına AK Partili Çamuroğlu'ndan ağır eleştiriler geldi.
Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER
ANKARA- Büyük Alevi mitingleri, zorunlu din
dersine karşı oturma eylemleri, toplantılar derken Aleviler
Ankara’da ilk kez büyük bir de kurultay topladı. Diyanet’in
kaldırılması. Madımak Oteli’nin müze olması, zorunlu din dersinin
kaldırılması gibi çok sayıda talebin sıralandığı kurultaya damga
vuran ise “İncitilsen de incitme dönemi bitmiştir. Aleviler
her koşulda kendini savunacaktır” sözleri oldu.
Şiddetle hiç anılmayan Alevi örgütlerinden gelen bu sözler
kafaları karıştırdı. AK Parti’nin Alevi kökenli
milletvekili Reha Çamuroğlu bu sözler için “DTK rotasına
girmiş Alevi Kurultayı” benzetmesi yaptı.
Hacı Bektaş’a ait ve Aleviliğin ilkelerini belirleyen bu sözü
kimsenin değiştiremeyeceğini söyleyen Çamuroğlu tedirgin. Başbakan
Erdoğan gibi Türkiye'ye karşı bir operasyon düzenlendiğini savunan
Çamuroğlu, “Demokratik özerklik safsatalarının arkasından
incinsen de incitme dönemi kapandığını ilan eden bir Alevi
kurultayının tesadüf olduğunu zannetmiyorum. Alevi
kardeşlerime yalvarıyorum. Gözlerini açsınlar. Kendilerini daha çok
bu kişilere gruplara istismar çevrelerine
kullandırmasınlar” uyarısı yaptı.
Çamuroğlu, Hacı Bektaş-ı Veli’ye ait bu sözün devrinin kapandığını
söyleyenlerin bir süre sonra “Ali’nin dönemi de
kapanmıştır” diyebileceğini ileri sürdü.
Çamuroğlu Alevi örgütlerini de topa tuttu. Çamuroğlu’na göre bir
tarafta Alevileri temsil ettiğini ileri süren kişi malı vakıflar,
şirket olarak nitelendirdiği bazı sivil toplum örgütleri var, diğer
tarafta da DTK rotasına girmiş Alevi Kurultayını düzenleyenler var.
Çamuroğlu'na göre en büyük tehlike ise Alevileri azınlık
olarak tanımlama çabası. Çamuroğlu, "Alevilerden
etnik bir grup yaratmaya çalışıyorlar. Etnik grup yaratıldığı gün
bu kez de “Boşnaklar inanç temelli ulus değil mi”
diyecekler…" diyor.
Aleviliği İslam dışı göstermeye çalışan grubun bu amacı
taşıdığını ileri süren Çamuroğlu’nun endişeleri şu noktaya kadar
taşınıyor:
“Alevi ile Sünni cenazesinin ayrı yerden kalkmasına
üzülüyorum. İleride ayrı mezarlığa mı gömüleceğiz”
İnternethaber’e konuşan Çamuroğlu hükümetin alevi
açılımını değerlendirdi. Bu açılıma sert tepki gösteren Alevi
örgütlerine ağır eleştiriler getirdi. Azınlık yaratma çabasını topa
tuttu. Çamuroğlu’nun sorularımıza yanıtları şöyle
oldu:
- Hükümetiniz döneminde Alevi örgütlerinin büyük
etkinliklerini izledik. İlk kez yapılan alevi mitingi, eylemler, en
son da yine ilk kez yapılan bir kurultay. Neler
oluyor?
Çünkü hükümet ilk kez “Bu ülkede Aleviler vardır” dedi. Başbakan
Alevi sözünü ağzına aldı, ilk kez Muharrem iftarına katıldı. Her
şey burada başladı. Baykal’ın Alevi dergahlarındaki konuşmalarında
Alevi sözcüğü geçmezdi. Canlar-dostlar diye idare etti. Bir
Başbakan bu kadar açık ve net bir şekilde Alevilik dedi, “Kerbela
ortak acımız” dedi. İlk defa hükümet bir risk aldı ve sorunu
çözeceğiz diye ilan etti.
ÜLKEYİ KANARYA SEVENLER DERNEĞİ
YÖNETSİN
- Hükümete yönelik tepkiler bu dönemde arttı ama? Samimi mi
bulunmuyor?
Başbakan’ın bir bildirge ile Alevilerin oylarını almak siyasi
tavırlarını değiştirmek için bu işe soyunduğunu söylemek Başbakan’ı
küçümsemek olur. Başbakan bir sorunu çözmek için girdi. Bir takım
vakıflar var. Başlarında elifi görseler merkep sanacak adamlar.
Maşallah bunların hepsi Alevileri temsil ediyor, onlar adına
konuşuyor. Alevilerin bunlara hadi oradan terbiyesiz adamlar demesi
lazım. Herkes Alevileri temsil ediyorsa TBMM’ye ihtiyaç yok. Esnaf
dernekleri, Kanarya Sevenler Derneği Türkiye’yi temsil etsin. 15
kişilik bir derneğin açıklaması Aleviler bunu istiyor diye
yansıtılıyor. Böyle bir temsil anlayışı olmaz.
Bazı vakıflar var adeta kişi malı, belli şahısların mülkü
durumunda. At koşturdukları orayla burayla siyasi pazarlık
yaptıkları yerler. Sonra kalkıp Alevileri biz temsil ediyoruz
diyorlar. Hadi oradan canım. O zaman TBMM kimseyi temsil etmiyor.
STK’ların sorun ve çözüm yollarını dile getirme noktasında
görevleri vardır. Ama bu sorunlar üzerinden genel temsil iddiası
ortaya atarlarsa kendi saygınlıklarını ortadan kaldırırlar.
- Onbinlerce kişiyle miting yapan dernekler de mi temsil
etmiyor.
12-15 milyon Alevi’den bahsediyoruz. Bu STK’lara sorun, üye
sayıları kaçtır. Alevi Bektaşi Federasyonu’nun temsil kabiliyeti
şahıs vakıflarından çok yüksek. Ama kendi üyeleri ve taraftarlarını
temsil ederler. 12 milyon kişiyi temsil eden bir güç olsa ya ana
muhalefet ya iktidar ortağı olur. Böyle bir şey yok.
KÜMESLERİ RAHATSIZ
OLDU
- Açılım dendi ama Madımak Oteli’nin kamulaştırılması
dışında bir adım atılmadı. Biraz tepki buna mı
dersiniz?
Sivas katliamı 93 yılında oldu. AK Parti ise 2003’te iktidara
geldi. 10 yıl. O sürede hiçbir şey yapılmadı. AK Partinin ilk
döneminde de bir şey yapılmadı. Sonra 2007’de açılım başladı.
Açılımla birlikte de bir hücum başladı. Öyle bir süreçle
karşılaştık ki birileri çözmek, birileri ise sabote etmek
istiyor.
- Kimler bunlar ne yapmak istiyorlar?
Sayın İzzettin Doğan AK Parti’den aday olduğumda “AK Parti’den aday
olan alevi onursuzdur” dedi. Ondan sonra onursuz alevi aracılığıyla
Başbakan’la görüştü, aynı masada oturup ona taleplerini sundu. Bana
karşı Alevi toplumu içinde güçlü konuma gelmemin kendi kümeslerini
rahatsız edeceğini düşündüler. Bilkent’teki birinci iftarda
“Alevilerde böyle iftar olmaz, bunu yapan düşkündür” diyen Fermani
Altun ikinci iftarda Başbakan’la aynı masaya oturmak için çırpındı.
İlk iftarda “Alevilere somut sözler verilmezse ben katılmam” diyen
İzzettin Doğan ikinci iftara katılıp Başbakan’la aynı masaya
oturdu. Biz bir de söz hakkı verdik. Çok sabırlıymışız diyoruz.
- Yine de tepkiler dinmedi?
Türkiye tarihinde ilk kez bir hükümet bu işe el koydu. Tabanı
açısından dikenli bir alan ama oy kaybı yaşarım korkusu olmadan
bunu yaptı. CHP, DSP, ANAP girmedi, AK Parti girdi. Samimi
olmamakla suçlanıyor. Ellerinde samimiyetmetre mi var. Siyaset
samimiyet üstüne yapılmaz zaten. Siyaset sosyal isteklerin,
çıkarların dengelenmesi üzerine yapılır. Samimi değil lafları boş
laflardır.
FEDERASYON ZART ZURTLARI…
- Son Alevi Kurultayı’nda eleştiriler daha da sertleşti.
Açılım bitti mi?
Avrupa Alevi Dernekleri Başkanı
kürsüde konuşurken “Artık incinsende incitme dönemi kapanmıştır”
dedi. Bu söz Hacı Bektaş-ı Veli’nin sözüdür ve onun dönemi kapandı
denemez. O temel bir ilkedir. Federasyon başkanları, federasyon
zart-zurtları Aleviliğin ilkelerini değiştirebilecekse yazık o
Aleviliğe. Bunu yapabiliyorlarsa bir süre sonra “Ali’nin dönemi
kapanmıştır” da diyebilirler. Alevileri taleplerinde meşru-güçlü
kılan şiddete başvurmamış olmalarıdır. Aleviler şiddete bulaşmamış,
bulaşmayacaktır. Bu tür fetvalar verenleri bağlar. Kendileri
istiyorlarsa gereğini yapsınlar bedelini de öderler.
- Tehlike görüyor musunuz?
Görüyorum. Bir tarafta kişisel vakıflar, şirketler var. Bir tarafta
da iyice bu DTK rotasına girmiş bir Alevi Kurultayı denemesi var.
Benim için bu kurultayın hiçbir meşruiyeti yok. Davet edilsem de
gitmezdim. Sayın Subaşı’nın katılımını da gözlemci sıfatı ile
yorumlamak istiyorum. Türkiye’ye karşı bir operasyon düzenleniyor.
Başbakan yaptırmam diyor. Bu olaylar peşi sıra geliyor. Demokratik
özerklik safsatalarının arkasından “incinsen de incitme dönemi
kapandı” diye ilan edilen bir Alevi kurultayının tesadüf olduğunu
zannetmiyorum. Alevileri kardeşlerimi uyarıyorum yalvarıyorum.
Gözlerini açsınlar. Kendilerini daha çok bu kişilere gruplara
istismar çevrelerine kullandırmasınlar.
- Talepler haksız talepler mi?
Benim de Meclis kürsüsünde dile getirdiğim konular var. Ama sorunun
sorun olarak ele alınıp çözülmesini hazmedemeyenler var. TRT Şeş
açıldı. Teşekkür etmiyor aksine küfrediyorlar. İftar yaptık düşkün
ilan edildik. Aleviliğin tüccarlığını yapıyorlar. Geçmişte PKK’ya
karşı mücadele ederken şehit olan Kürt vatandaşlar kendi
kavimdaşlarına ihanet mi ettiler. Ayıptır günahtır. Kürt sorununu
çözmek için uğraşıyoruz ama deniz anası gibi kayan taleplerle
karşılaşıyorsunuz. Çünkü gizli gündemler var. Kafalarında kızıl
elma var. Nihai hedef var.
ATAMALARA ŞEYHLERİ DE
KARIŞTIRMAZ
- Başbakan’ın referandum sürecinde “Dedeler dönemi kapandı”
sözleri çok eleştirildi. Açılım derken yanlış olmadı
mı?
Başbakanı biraz tanıyorsam devlet atamalarına 5
şeyh karışsa onlara da aynı şeyi söyler. Başbakan davulun kendi
elinde tokmağın başkasının elinde olmasından hoşlanmayan biri.
Bunun doğrusu da bu. Sorumlu kendisi, hesap verecek olan da
kendisi.
- Sorunun, tepkilerin kaynağında ne var peki?
Çok kültürlülük-çoğulculuğu bazı alt gruplar bağımsızlık ya da
derebeylik ilan etme noktasına getirmeye çalışıyor. Alevi kümesinin
horozu benim. Kürt kümesinin horozu benim gibi. Modern devlet böyle
bir şeyi kabul etmez, demokrasi ile bağdaşmaz. Şimdi dilim dilim
bir yere varılacağı hesaplanıyorsa kimse kimsenin aklı ile alay
etme lüksüne sahip değil.
ALEVİLERDEN ETNİK GRUP YARATMAYA
ÇALIŞIYORLAR
- Aleviler de ayrı devlet mi kurmak istiyor?
İzzettin Doğan Meclis’te nüfusumuz oranında temsil edilmek
istiyoruz diyerek Alevi milletvekili istemişti. Ben o zaman Lübnan
Meclisi istiyorlar demiştim. Her dini etnik grubun kotalarla temsil
edildiği, vatandaşlık diye bir kavramın kalmadığı ulusun çözülmüş
olduğu ilk fırsatta da parçalanmak üzere beklediği bir durum.
Türkiye’nin bu duruma getirilmesine izin vermemeliyiz. Alevi
meselesinde de Kürt meselesinde de geçerli. Alevileri azınlık
olarak tanımlayama çalışan gruplar var. Alevilerden etnik bir grup
yaratmaya çalışıyorlar. Emin olun etnik grubu yarattıkları gün
“Boşnaklar inanç temelli ulus değil mi” diyeceklerdir.
ALEVİ SÜNNİNİN AYRI CENAZE KALDIRMASINA
ÜZÜLÜYORUM
- İslamın parçası değil Alevilik diyenler var…
Alevilik farklı inançların içinde olduğu bir etnik gruptur demek
istiyorlar ama söyleyemiyorlar çünkü Aleviler Ali’siz Aleviliği
kabul etmedikleri gibi bunu da kabul etmez. Açıkça “İslam dışıyız”
demiyorlar. Ama salam taktiği ile adım adım ilerlemeye
çalışıyorlar. Gittiği nokta burasıdır. Şuna üzüldüğümü
söyleyemeyecek miyim. Alevi ile Sünni cenazesinin ayrı yerden
kalkmasına üzülüyorum. İleride ayrı mezarlığa mı gömüleceğiz. 30-
40 sene önce ayrı yerlerden kalkmazdı. Ama Diyanetin duyarsızlığı,
cahil hocaların tavrı gibi karşılıklı yapılan hatalar var.
- Cemevlerinden cenaze kaldırılması talebi sıkça dile
getiriliyor. Yanlış mı?
Ben üzüntümü dile getiriyorum. Üzülme formül arayışının
başlangıcıdır. Üzülmezseniz bölündükçe sevinirsiniz. Beşeri
bilimlerle uğraşan herkes bilir ki ulus inşa süreçlerinin reçetesi
bellidir. Bugün bu süreç yaşanıyor. Başta bir takım varolan
farklar, kesmezse yeni farklar yaratılıyor. Ayrı yerde kılınan
alevi sünni cenazeleri yarın ayrı mezarlığa gömülür.
- Herkesin kendi istediği gibi defnedilme hakkı yok
mu?
Elbette var ama benim de bu ayrılığa geçmişte olmayan bugün yapılan
bu ayrılığa üzülme hakkım var. Ben babamı cemevinden kaldırdım. Ben
4 yaşında bir çocuğun camideki cenazesinde “Bugün mü geldiniz
beyler” diyen bir hoca gördüm. O hoca bütün sünni hocaları mı
temsil ediyor. Böyle düşünürsek geçmiş olsun. 70 milyon insanı bir
arada yaşatan bir ülkedeyiz. İnsanların şunu deme hakkı olabilir.
Birlikte yaşamak istemiyoruz. Ama o zaman bedelini herkes öder.
Kırk yıl önce cemevleri ibadethane olsun diye bir öneri yoktu.
Böyle bir talep hiç çıkmasın isterdim ama çıktıktan sonra
yaklaşımınız farklı olur. O talep üzerine konuşmak düşünmek
zorundayız.
- Kılıçdaroğlu Alevi dememekle eleştiriliyor? Bu nasıl
yansır parti oylarına?
İlginç olan şuki Kılıçdaroğlu Türk sözcüğünü de kullanmıyor.
Başbakan milletin adını kullanıyor Türk diyor, ama Kılıçdaroğlu
alevi, kürt lafı kadar türk lafını da duymadım. Bu nasıl oluyor
anlamış değilim.
- Sonuçta hükümet sizsiniz. Sorumluluklarınız
var.
Alevi vatandaşlarımızın tereddütlerini korkularını gidermek
zorundayız. Ayrımcılığın her türünü suç ilan etmeli, nefret
yasalarını yürürlüğe koymalı ve bu konuda tavizsiz davranmalıyız.
Benim ayrımcım senin ayrımcım değil hepsi suç olmalı. Bu milleti
yeniden inşa etmede millet bağı yaratmada önemli bir noktadır.
Çünkü kim ne derse dersin milli bağlarımız zarar görmüştür bu
açıktır.
BİZDEN MİLOSEVİÇ
ÇIKMAZ
- Muhalefet açılım nedeniyle bu noktayız
diyor.
Kürt meselesinde barışçı çözüm arayışı şiddet dışı çözüm arayışının
neresi yanlış. Soykırım mı yapacağız. Bizden Miloseviç çıkmaz.
Bugün oturup tehcir sırasında Ermenilerin başına gelenlere
ağlamamız gerekirken yeni tehcirlerden bahsedemeyiz. Mübadele
tehcirden çok örselenmişken yenilerini söyleyemeyiz. MHP iktidara
gelseydi başka türlü mü çözüm arayacaktı. Hiç zannetmiyorum.
- Seçim geliyor. Umutlu musunuz?
Umutlu olmak istiyorum. Sıfırdan yepyeni en geniş mutabakatla
tarihimizin ilk sivil anayasasını yapabilirsek ne mutlu bize. Ondan
sonrası için umutlu olmamak için neden görmüyorum. Yeterki herkes
arabanın devrilmemesi için gayret göstersin. Hepimizin aynı gemide
olduğumuzun farkında olsun.