Alevi devleti için imzalar atıldı
Abone olBeşar Esed’in yakın arkadaşı ve eski danışmanı Eymen Abdül Nur'a göre Rusya ve İsrail, Alevi devleti istiyor.
Eymen Abdül Nur, Beşşar Esed’in üniversiteden arkadaşı.
Devlet Başkanı olduğu dönemde danışmanlığını yapmış, Esed’i halka
“Suriye’yi modernleştirecek, yolsuzluğu bitirecek adam” olarak
tanıtmış. Ancak bu imajın gerçeğe dönüşmeyeceğini
fark edip, gemiyi erkenden terk etmiş.
2004’te Esed’in ekibinden, 2007’de ülkeden ayrılan Nur, yıllardır Suriye için önemli haber kaynaklarından biri olan Syria4All (HerkesiçinSuriye) haber sitesini Birleşik Arap Emirlikleri’nden yönetiyor. Sitenin tüm gruplara eşit mesafede olması için herhangi bir muhalif gruba katılmayan Nur, bir yandan da Demokrasi için Suriyeli Hıristiyanlar Birliği’nin başkanlığını yürütüyor. Nur eski arkadaşı Beşşar’ı ve muhaliflerini Taraf’a anlattı. Tuğba Tekerek sordu Nur cevapladı. İşte o röportaj:
Beşşar Esed’le ne zaman tanıştınız?
1984’te... Şam Üniversitesi’ndeydik, ben inşaat mühendisliği okuyordum, o tıp. Ortak bir arkadaşımız doğum günü partisi organize ediyordu, aslında dört kişilik bir akşam yemeğiydi. Orada tanıştık sonra da görüşmeye devam ettik. 2004’e kadar.
O dönemde danışmanlığını da yaptınız.
Evet. 1994’te kardeşi Basil Esed öldürülene kadar Beşşar’ın siyasete bir ilgisi yoktu, ondan bu alanda herhangi bir beklenti de yoktu. Ama kardeşinin ölümünden sonra liderlik konusunda pek çok eğitim aldı, çalıştı. Ben de 1997’de onun ekibine katıldım.
Sizin göreviniz neydi?
Başkan olmadan önce kamuoyuna tanıtılması gerekiyordu. Basil karizmatik bir kişiydi, medya onun haberlerini yapıyordu ama Beşşar bilinmiyordu. Onun için bir kampanya hazırladık. Kampanyanın ilk ayağı, Beşşar yolsuzluğa karşı savaşacak temasıydı. İkincisi de ülkeye yüksek teknolojiyi interneti ve cep telefonunu getirecek lider oydu; “Modern hayat istiyorsanız, Beşşar’ı seçmelisiniz.”
Yani Esed’in imaj yöneticilerinden biri sizsiniz.
Evet, büyük kandırmaca...
Gerçekte böyle niyetleri yok muydu?
Beşşar 2000’de başa geçtiği zaman gerçekten reform yapmak istiyordu. Biz buna ikna olmuştuk. Ona pek çok öneri sunuyorduk. En başta bunları uygulamak konusunda son derece hızlıydı. Ama 1-1.5 yıl içinde farkettik ki hayata geçirmek istediği reformlar ya rejimi güçlendirmeliydi ya da kuzeni Rami Mahluf için para yaratmalıydı. Yani reformlar aslında hakiki değildi.
Esed rejiminin azınlıkları koruduğu yönünde bir görüş var. Buna katılıyor musunuz?
Hayır. Bu da bizim bulduğumuz bir şeydi. Onların desteğini almak için rejimin onları koruduğunu söylüyorduk. Çünkü Aleviler yüzde 10 civarında, rejimi desteklemek için başka bir azınlığa ihtiyaç var. Ama 1970’de Hafız Esed iktidara geldiğinde, Hıristiyanlar ülkenin yüzde 13’ünü oluşturuyorlardı. Şimdi yüzde 6 bile değiller. Rejim onları ülkeden atmakta başarılı oldu. Pek çok şehirde çoğunluktular şimdi küçük bir azınlıklar. Rejimin, ülkede ahlakı ve toplumsal dokuyu bozmak konusunda sorumluluğu vardır.
Suriye’de Sünnilerle Aleviler arasında bir gerilim var mı?
Devrime kadar hiçbir problem yoktu. Ama rejim, barışçı gösteriler başladıktan altı ay sonra, problemi çözemeyeceğini anladı. Kriz İdaresi Birimi toplantısında, insanları silahlanmaya mecbur etmek yönünde bir plan yaptılar, bir mezhep çatışması çıkartmayı hedeflediler. Böylece azınlıklar da Alevileri destekleyecekti. Sünnilerden pek çok insanı öldürdüler. Bir çatışma çıkarmak için Şabihaların ve ordudakilerin yüzde 90’ı Alevilerden seçilmişti zaten.
Sizce bugün yaşanan ne ölçüde bir mezhep savaşı?
Zaman ülkenin aleyhine işliyor, her gün mezhep savaşı daha gerçek oluyor. Rusya’nın savaşın uzamasında çıkarı var. Esed’le bağımsız bir Alevi devleti konusunda gizli bir anlaşma imzaladılar. İnsanlar gergin, mezhepler arasında nefret ve öfkenin dozu gittikçe artıyor. Bu, dört beş ya da altı aydan fazla sürerse, sanırım bir mezhep savaşı olacak, o zaman da ortaya korkunç bir problem çıkacak.
Rusya’yla Esed tam olarak ne için anlaştı?
Rusya Suriye’yi yönetmesi için Esed’i destekliyor, çünkü onu kontrolu altında tutmak istiyor. Ancak, bunda başarılı olunmazsa Esed’in güçlerini bağımsız bir Alevi devleti kurmak için çekmesini destekleyecek. Putin iki ay önce bu planı konuşmak için İsrail’e gitti. İsrail de destek verdi. Eğer Alevi devleti kurulursa, Rusya bu ülkenin kurucusu olarak, onun manevi babası olacak. Dolaysıyla orada büyük bir gücü elinde tutacak, deniz üslerini genişletecekler. İsrail de bu işten kârlı çıkacak, çünkü tek din devleti olmaktan kurtulacak. Bir Alevi devleti bir Sünni devleti kurulacak. Kürt devleti de kurulacak. Ayrıca, Rusya ABD’nin kolunu bükmüş olacak.
Nasıl bükecek?
“Akdeniz’de benim ihtiyacım olmayan ama senin ihtiyacın olan büyük bir kontrolüm var” diyecek. “Tamam sana Ortadoğu’yu veriyorum ama senin etkili olduğun ve benim ihtiyacım olan Güneybatı Pasifik’te, Hindistan ve Çin’i istiyorum” diyecek.
Gayet saygın uluslararası kurumlar Suriyeli muhaliflerin de insan haklarını ihlal ettiklerini söylüyor. Sizin bu konuda düşünceniz ne?
Öncelikle muhalifler 40 yıllık baskı, hapis işkence döneminden sonra organize değiller, demokrasi kültürleri yok. İkinci olarak, cezaevindeki pek çok El Kaide üyesi serbest bırakıldı, terörist saldırılar gerçekleştirmeleri için, gazetecilere “Bakın bize karşı savaşanlar El Kaide, muhalifleri desteklemek El Kaide’yi desteklemektir” demek için. Üçüncüsü bazı olaylarda Şebiha’dan ya da rejimden insanlar, kendilerini muhaliflerdenmiş gibi gösteriyor. Dördüncüsü de, hapishanelerde adi suçlu insanlar vardı, onlar da suç işlemeleri için bırakıldılar ve şimdi rejim tarafından “Onlar Özgür Suriye Ordusu’ndan” deniyor. Rejim muhaliflerle ilgili kötü bir imaj vermek istiyor.
El Kaide’nin ya da radikal İslamcıların muhalif gruplar içinde ağırlığı nedir?
El Kaide üyeleri hapishanedeydi, rejim onları saldı ve ülkede El Kaide olmasını istedi. Sizi temin ederim ki, Esed’i devirdikten sonra, Suriye’de varlıklarını sürdüremeyecekler. Çünkü çoğu Suriye’den değil. Halk içinde destekleri yok. Ayrıca, Suriye’de Yemen’deki gibi onların saklanabileceği dağlar da yok
Sizce uluslararası toplum muhaliflere destek için ne yapmalı?
Sivilleri rejimin ve Şebiha’nın ağır silahlarından korumak çok büyük bir ihtiyaç. Uçuşa yasak bölgeler veya güvenli bölgeler uluslararası güçler tarafından oluşturulmalı ya da Suriyelilerin bunu yapmasına izin verilmeli. Bu mutlaka yapılmalı yoksa siviller ölmeye devam edecek. Bu arada Türkiye’ye yaptıkları için müteşekkiriz. Bütçeleri açısından yapabileceklerinden fazlasını yapıyorlar. Bunu minnetle karşılıyoruz. Esed sonrası dönemde Türkiye’nin Suriyelilerin kalbinde büyük bir yeri olacak.
Türkiye’de kaç Suriyeli var?
Davutoğlu, onunla yaptığımız bir toplantıda söyledi: Kamplarda 92 bin kişi var, 40 bin kişi de kendi imkanlarıyla evlerde kalıyor. Davutoğlu Türkiye’nin bunu Sünnilere yardım etmek için yapmadığını, amacın insanları katliamdan korumak olduğunu vurguluyor. Kamplarda Hıristiyanlar da var onlar için kilise ve okul yapılmış.
Kamp dışında kalanlar ne iş yapıyor?
Bir şekilde hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Bazı işadamları fabrikalarını Halep’ten buraya taşıdı. Hatta aralarında iki tane de rejimi desteklediği halde buraya gelen var. Çünkü orada kendilerini Hür Suriye Ordusu’ndan koruyamıyorlar. Sadece rejim muhalifleri değil rejim destekçisi işadamları da geliyor buraya. Kaçırılmaktan ya da öldürülmekten korkuyorlar.
Kürtler için İspanya modeli
Toplum gibi Suriyeli muhalifler de parçalanmış durumda; içerdekiler dışardakiler, liberaller, İslamcılar... Bu, Esed devrildikten sonra da çatışmaların devam edeceği anlamına geliyor mu?
Doğru, muhalefet çok parçalı. Ama demokrasi bu işte, Türkiye’de de en azından beş büyük parti var. Farklı fikirler olmalı. Batı ve ABD Suriye muhalefetine “Gidin birleşin” derken hata yapıyor. Birincisi, onların ülkelerindeki muhalefet birleşmiş değil. İki, Suriye’de bizim birlikte çalışma kültürümüz yok. Üç istihbarata tarafından üretilmiş bir muhalefetle birlikte çalışamayız. Dört, geçtiğimiz ay, tüm muhalefet birleşti ve Mısır’da bir deklarasyon imzaladı. Şu anda bir bölünme yok. Bu, herkes tarafından böyle bilinmeli.
Peki ya Kürtler?
Kürtler de imzaladı bu anlaşmayı ama onlar sürekli belli tanımlar üzerinde sorun çıkarıyor; yerel yönetim, federalizm, otonomi... Problem hep bir kaç kelime etrafında.
O birkaç kelime, Kürtler’in geleceği için çok kritik ama...
Elbette öyle. Ancak Suriye’nin birliği konusunda hiçbir şekilde taviz veremeyiz.
Sizce Suriye’de federasyon ya da Kürtler’e otonomi olabilir mi?
Şu anda tartışılan, her bölgede yerel yönetimlerin büyük bir gücü olması. Pek çok meselede ve önemli konularda kendileri karar alma için
İspanya’daki gibi mi?
İspanya’daki gibi, Almanya’daki gibi..
Türkiye bu konuda hemfikir mi?
Evet, hemfikir. Ancak bazı Kürtler bundan daha fazlasını istiyor. Ve rejim o gruba, yani PYD’ye çok sayıda silah veriyor. Şimdi, nerdeyse bağımsızlar, kendi kontrol noktaları var, gümrük vergisi topluyorlar ve diğer tüm Kürt gruplarını bastırıyorlar, 15 partiyi biraya getiren Kürt Ulusal Konseyi’ni bastırıyor ve tehdit ediyorlar. Şimdi de meclis için seçime gidiyorlar.
Kürt halkı arasında ne kadar destek görüyorlar?
Bir oran vermek zor ama halk içinde de önemli bir destekleri var.