Alemdaroğlu'na Hitler benzetmesi
Abone olÜniversite Öğretim Üyeleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, Kemal Alemdaroğlu'nu Hitler'e yardımcılarını da SS subaylarına benzetti.
Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (ÜÖÜD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Kemal Alemdaroğlu için "Nerede yağcı, yardakçı, el-ayak öpen, kişiliksiz insanlar varsa, hepsini o dönemde yönetim etrafında örgütledi. Yukarıda Faşist Hitler, aşağıda SS subayları" dedi. Emekli öğretim görevlisi Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, göreve geldiği 1997 yılından bu yana üniversite içindeki uygulamalarıyla gündemden düşmeyen, son olarak başkasının eserinin kendi eseri gibi gösterdiği tespit edilen İÜ Rektörü Kemal Alemdaroğlu'na ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. İÜ'de öğretim üyesi iken geçtiğimiz Mayıs ayında emekli olan Prof. Dr. Yeşildere, Prof. Dr. Alemdaroğlu ile yaşadığı sorunlar nedeniyle emekliliğine 13 yıl kalmasına rağmen üniversiteden ayrılmak zorunda kaldığını anlattı. Prof. Dr. Yeşildere, İÜ'nün Türkiye dışında bilimsel yayınlarında 7. sırada yer aldığını, ancak Prof. Dr. Alemdaroğlu'nun göreve geldiği 1997 yılından sonra 13. sıraya kadar gerilediğini söyledi. İÜ'nün demokratik yapının oturmaya başladığı bir dönemde Prof. Dr. Alemdaroğlu'nun rektörlüğe geldiğini belirten Prof. Dr. Yeşildere, bu tarihten sonra İÜ'nün misyonunun ve vizyonunun tamamen değiştiğini kaydetti Prof. Dr. Alemdaroğlu ile birlikte üniversitenin çağdışı bir görünüm kazanmaya başladığını ifade eden Prof. Dr. Yeşildere, "Nerede yağcı, yardakçı, el ayak öpen, kişiliksiz insanlar varsa hepsi o dönemde yönetim etrafında örgütlendi" dedi. Bu dönemde ilk olarak Öğrenci Sınav Yönetmeliği'nin değiştirildiğini dile getiren Prof. Dr. Yeşildere, "Sınav yönetmeliği değiştirileceği dönem ben ve bazı arkadaşlarım bunun demokratik bir şekilde yapılmasını önermiştik. Daha sonra rektör Alemdaroğlu bizi çağırarak, değiştirdikleri yönetmeliği okumaya başladı. Biz de bunu böyle tartışmadan onaylayamayacağımızı söyledik. Bunun üzerine rektör, 'siz okumadınız mı?' diyerek yazılı kağıdı dekanın suratına fırlattı ve 'git bunu herkese dağıt tartışsınlar' dedi. Bunun bir hafta içinde kabul edilmesi gerektiğini de söyledi" diye konuştu. 'Karşı çıkanca 'PKK'li diye suçladı' İtalya'nın Abdullah Öcalan'ı Türkiye'ye iade etmemesi üzerine üniversitenin yayınladığı bildiriyi yanlış bulduğunu ve bunu Alemdaroğlu'na ilettiğini belirten Prof. Dr. Yeşildere, "Rektörlük bu dönemde ise İtalya mallarına tavır alma ve bilim adamlarını İtalya'ya göndermeme gibi yasaklar koymuştu. Ben de bunlara itiraz ettim. Bu tavrım karşısında Alemdaroğlu, masaya vurarak bana hakaret etti. Daha sonra çeşitli yerlerde hakkımda 'PKK'li, komünist ve bölücü' gibi ithamlarda bulundu. Hatta şeriat yanlısı, şeriat savunucusu gibi şeyler de söyledi" şeklinde konuştu. Alemdaroğlu'nun, İÜ Rektörlüğü'ne ikinci kez aday olması konusunda da antidemokratik uygulamalar sergilediğini söyleyen Prof. Dr. Yeşildere, şöyle devam etti: "Rektörlük için aday olmak isteyen kişinin, seçimden en az 2 ay önce görevinden istifa etmesi gerekiyor. Dolayısıyla Alemdaroğlu'nun da o dönemde görevinden ayrılması ve onun yerine rektör vekilinin göreve devam etmesi gerekiyordu. Alemdaroğlu, rektörlüğe tekrar seçilebilmek için üniversiteye 150 kadro dağıttı. Ayrıca paranın musluğunu da açarak kendi yandaşlarına belirli yerlerde kadro verdi. Hatta sandık başına kendi adamlarını koydu. Bunların hepsi üniversitenin nasıl antidemokratik bir şekilde yönetildiğinin birer göstergesidir." Üniversitede yaşanan olumsuzlukların öğrencilere de yansıdığına dikkat çeken Prof. Dr. Yeşildere, "Öğrencileri azarlayan öğretim üyeleri, sınıfa girdiği zaman asker gibi hazır ola sokan hocalar, 'sağa baktın' diye öğrenciyi sınıftan atan hocalar, 'sen bana soru soramazsın, sen kimsin?' diyen öğretim üyeleri var. Yani geleceğimiz olan öğrenciler açısından içler acısı bir durum var" diye konuştu. Evren ve Doğramacı'nın etkisi 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren'in öngördüğü ve YÖK'ün eski başkanı İhsan Doğramacı'nın körüklediği 1980 sonrası gençliğin üniversitelere hakim olduğunu belirten Profi. Dr. Yeşildere, "Yani o zamanın öğrencileri şimdi doçent ya da profesör oldu. Öyle şeyler yaşandı ki üniversitede insanlar bir gecede profesör oldu. Ve hepsi şimdi yönetimlerde, ana bilim dalı başkanlıklarında. Üniversitelerin devlet dairesi olmadığını, özgür bilimin gelişmesi gerektiğini söylemek için bu yaşananlara karşı çıkıyorsun. Ama bu kuralların dışına çıkanlara üniversitede yer vermiyorlar. Rektör nasıl dekanlara hakaret ediyorsa, dekanlar da bizlere karşı küfre varan hakaretlerde bulunuyor. Yukarıda Faşist Hitler, aşağıda SS subayları. Yani üniversiteyi suskun,tamamen emir komuta zincirinin işlendiği bir yapıya büründürdüler" diye konuştu. 'Görevden ayrılmalılar' Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (ÜÖÜD) Başkanı Prof. Dr. Kadir Ergin, 'intihal' (aşırma) olayına adı karışan İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Kemal Alemdaroğlu ve olayda sorumluluk payı bulunan YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün görevden ayrılmalarını istedi. ÜÖÜD Başkanı Kadir Ergin, derneğin yönetim kurulu üyeleri Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, Prof. Dr. Alpar Sevgen ve Prof. Dr. Reşit Canbeyli, Rektör Alemdaroğlu hakkındaki 'intihal' olayı ile ilgili olarak geçtiğimiz Cuma günü İstanbul Veteriner Hekimleri Odası'nda basın toplantısı düzenledi. Konuyla ilgili olarak YÖK başta olmak üzere ÜAK, TÜBA, TTB gibi birçok kuruma iddiaların incelenmesi için birçok kez başvuruda bulunduklarını ve taleplerine YÖK'ten herhangi bir yanıt alamadıklarını belirten Erdin, şunları kaydetti: "Yanıt alamadığımız için başka arayışlara başvurduk. TTB'ye başvurduk ve inceleme yaparak sonuçlandırdılar. Bugün bize ulaşan karar da Alemdaroğlu için tek, 2 ay meslekten men cezası verilmiştir. Bu çok önemli bir olaydır. Tarihi bir hata işleyen YÖK'ün, öğretim sistemi içinde önemli bir yara açmıştır. Üniversitelerde yönetim anlayışı katılıma kapalı olduğu için YÖK sistemi bunlardan yoksun kalmıştır. Sorumluluk, intihal sahipleri kadar YÖK'e de aittir. Bugün itibariyle YÖK Başkanı ve İÜ Rektörü görevinden ayrılmalıdır." Kaynak : Özgür Politika