Alemdaroğlu'dan solcu değilim itirafı
Abone olGörevden alınan rektör Kemal Alemdaroğlu'ndan ilginç sözler. Kendini solcu olarak görmeyen eski rektör, davetli olduğu bir düğüne kapıdan geri döndü, nedeni ise..
Sabah gazetesinden Balçiçek Pamir'e konuşan İstanbul
Üniversitesi eski Rektörü Prof. Alemdaroğlu iddialı. "Görevimi
kötüye kullandığım konusunda hakkımda hiçbir dava yok. Ben idari
yargıya başvurdum. Eğer hukuk denilen bir şey varsa, kesinlikle
geri döneceğim. 31 Aralık 2005 tarihine kadar rektörlük için görev
sürem var. Bu kazanılmış hakkımdır." Adamın hayatını kurtardım
Görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle İstanbul Üniversitesi
rektörlüğünden alınan Kemal Alemdaroğlu "Beni en çok intihal olayı
üzdü" diyor. "Oysa ben bu işi başlatan Prof. Celal Erçıkan'ı
çalıntı dediği katalog yöntemiyle ameliyat ettim". Kemal
Alemdaroğlu denilince aklınıza ne geliyor? İstanbul Üniversitesi
eski rektörü, türban karşıtı profesör değil mi? Alemdaroğlu rektör
olduktan ismi mutlaka bir tartışmanın yanında yer aldı. Türbanlı
öğrencileri okula almadığı, hatta ikna odaları oluşturup onları
türban takmaktan vazgeçirmek istediği konuşuldu. Sağcıların hedefi
haline gelen Alemdaroğlu bir zamanlar ateşli bir CHP çalışanı
olmasına rağmen sol kesimden sert eleştirilere maruz kaldı.
Üniversitedeki bölümlerin kitapları toplatma girişimi o dönemde
Murat Bardakçı tarafından "Dünyanın kitapsız tek üniversitesi bizde
artık" diye eleştiriliyordu. Yıllar geçtikçe hakkındaki
şikayetlerin dozu da artmaya başladı. Kendisine muhalif öğretim
üyelerine olumsuz sicil vermesi, bazı önemli isimleri istifaya
zorlaması, sevmediklerinin internet bağlantısını kestirmesi, Prof.
Hatemi'nin kedilerini öldürtmesi.... İddialar birbiri ardına devam
etti... Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu hepsini kendi üslubuyla çeşitli
gazetelerde zaman zaman cevapladı. En son Kardiyoloji Enstitüsü'nde
idari yargı kararlarını uygulamadığı gerekçesiyle İstanbul
Üniversitesi rektörlüğü görevinden alındı. Şimdi cerrahlık yapıyor.
EVİMİ REKTÖRLÜKTEN ALMADIM Kemal Alemdaroğlu ile iddiaları
konuşmaya gitmedim. Niye görevden alındı, niye intihal ile suçlandı
bunu bile merak etmiyordum aslında. Tek merak ettiğim bir kesim
tarafından en öfke duyulan adam olarak tek başına ayakta durmaya
çalışmak nasıl bir histi? İşte bu sorunun cevabını arıyordum. Nasıl
bir yüktü herkesin yanlış ya da doğru kendisi hakkında sürekli bir
şeyler söylemesi. Ya da acaba gece yattığında kendini iyi
hissediyor muydu? Hiç mi pişmanlığı yoktu? Ulus'ta bir ev. Şehrin
ortasında gizli bir bahçe sanki. Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu kapıda
karşıladı. "Burası hani şu rektörlükten aldığım iddia edilen ev"
dedi. Gözleri bir an daldı gitti. "Burayı aldığımda daha rektör
olmamıştım. Çok iyi bir cerrahım ben, çok para kazandım
cerrahlıktan. Ama bunu yazmıyorlar. Gücüme gitti doğrusu." "Değer
miydi?" diye sordum. "Ne cerrahlığınız ne tıp dünyasına yaptığınız
katkılar konuşuluyor. Sadece türban davası, ikna odaları, ağlayan
kız öğrenciler, sizin sert sözleriniz hatırlanıyor, bütün bunlara
değer miydi?" Bir an, inanın çok küçük bir an, kendini bırakıp
bütünçıplaklığıyla hislerini anlatacak zannettim. "Hatalarımla
sevaplarımla ben de insanım diyecek "diye bekledim. Demedi. Bir
süre sustu. Sonra "Tabii ki değerdi" dedi. "İnanmadığım hiç bir
şeyi yapmadım" SOLCUYUM DİYEMEM AÇIKÇASI Kemal Alemdaroğlu 1939
Trabzon doğumlu. Baba Milli Eğitim Müdürü, anne ev kadını.
Alemdaroğlu "Küçüklüğümden beri hekim olmak isterdim" diyor. "Tipik
bir memur ailemiz vardı bizim. Beş yaşımdan beri hekim olmak
istedim. İstanbul ile üniversite yıllarında tanıştım. 1956'da
geldim. Geliş o geliş. İlkönce yurtta kaldım, sonra dayımın
yanında." Alemdaroğlu 1957 yılında CHP üyesi olur. İlkönce gençlik
kollarında çalışır. "Siz kendinize solcuyum diyebiliyor musunuz?"
diye soruyorum "Sağ sol kavramları artık değişti, solcuyum diyemem
açıkcası. Ben sosyal demokrat bir yapıyı ve sosyal adaleti
savunuyorum" diyor. Alemdaroğlu 27 Mayıs'tan önce gözaltına alınır.
Rektörlüğü sırasında çeşitli öğrenci olaylarına sahne olan okul
bahçesi 1960 yılının 29 nisanında içlerinde Kemal Alemdaroğlu'nun
da bulunduğu geniş bir öğrenci kitlesi tarafından dolar. "O zaman
ben ne bileyim ilerde aynı okula, gün gelip benim rektör olacağımı.
Bambaşka düşünceler içindeydim. 15 bin öğrenci toplandık. Giderek
azaldık 3-4 bine düştük. Sonra gece yarısı silahlı kuvvet
mensupları bizi alıp Davutpaşa'ya götürdüler. Davutpaşa'da bizi
misafir ettiler ve kaçmamıza yardım ettiler." * Menderes karşıtı
subaylar mı kaçırdı sizi? -Karşıt subay demeyelim. O günkü
dayatmacı işlemlere bütün Silahlı Kuvvetler karşıydı. Sonra olaylar
iyice çığırından çıktı. Her gün başka bir arkadaşımız evinden
alınıyordu. Ben de bir süreliğine Trabzon'a gittim. 27 mayıs
geçtikten sonra okula döndüm. İNTİHAL MESELESİ BENİ ÜZDÜ * Bugün
olsa yine aynı yürüyüşlere katılır mısınız? -Şu andaki iktidar yine
aynı tür yaklaşımlara girerse bugün bile aynı şeyleri tekrar
yaparım. Hayatımda yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım *
Hakkınızda bu kadar iddia, suçlama, eleştiri var. Sizi en çok
hangisi yaraladı, "Ben neymişim" diye düşünmenize sebep oldu? -Ben
Türkiye'nin genel cerrahide ikinci genç profesörüyüm.
Türkcerrahisine çok yenilikler getirdim. Çok kişinin hayatını
kurtardım. Hiç kimsenin düşüncesine bakmadan onların hayatını
kurtardım. * Zaten Hipokrat yemini böyle bir şey değil midir?
-Öyledir tabii. Şimdi beni eleştiren insanların bir bölümünü ve
çevrelerinin hayatını kurtardım zamanında. * Kim mesela? -Mesela
emekli profesör Celal Erçıkan. Hani benim hakkımda bir takım
suçlamalar yapan ve intihal olayını ortaya atan kişi. Benim şu
andaki tabloma sebep olan, herkesi ayağa kaldıran kişi var ya, onun
hayatını kurtardım ben. Hem de çalıntı diye iddia ettiği kitabın
ana konusu laporoskopi ile hayatını kurtardım ben onun. Safra
kesesi ameliyatı yaptım ben ona. "Niye 15 yıl bekledin bu kadar acı
çektin?" diye sordum operasyondan sonra kimseye güvenemem masada
bırakırlar beni dedi. Düşünsenize. Bunun anlamı ne? * Yani sizi en
çok yaralayan intihal suçlaması oldu. -Bir o, bir de ev meselesi.
Kaç yıldır cerrahlık yapıyorum. Çok iyi paralar kazandım ben. Bugün
bu gördüğünüz evi ve Zekeriyaköy'deki evimi rektör olmadan önce
1985 yılında satın aldım. Şimdi evleri rektörlükten aldı diyorlar.
Ben 1998 yılında rektör oldum. Bu gücüme gitti işte. Siz olsanız ne
hissedersiniz? Emeğimle yıllarca çalışarak almışım.
DEMİREL"YARGISIZ İNFAZ" DEDİ *1978 yılında profesör oldunuz. Gayet
başarılı bir cerrahsınız. 1995 yılında çalıntı bir kitaba siz de
imzanızı koyuyorsunuz. Bu da yakışmadı hani. -Öncelikle bu kitap
değil, bir katalog. 17 yıllık profesörüm ne katalog ne de kitap
yapmaya ihtiyacım var aslında. Zaten kitaplarım var. O katalogtaki
teknik daha yeni uygulamaya başlanmıştı Türkiye'de. Ben 3.
uygulayan kişiyim zaten. Ayrıca biraz bakarsanız litteratüre,
bağırsak cerrahisinde dünyada ismi olan biriyim. Kataloğu yaptıran
firma aynı şekilde burada da aynısı yaptırmak istiyor ve yapan
kişilere bunun orijinalini çıkarıp veriyor. Bundan tamamen
yararlanabilirsiniz diyor. Böyle bir durumda kaynak gösterilmez
zaten çünkü ticari değil. Söz konusu kataloğun sahibi bu yöntemdeki
aletlerin sahibi olan firma zaten. Ayrıca her şeyi kullanabilirsin
kaynak göstermeden diye bir yazı da verilmiş, daha ne olsun yani?
Bu sadece teknik bir el kitabı. * Niye böyle bir teknik kitaba isim
koyma gereği duydunuz peki? -Takdiri tüm cerrahları ve tıp
mensuplarına bırakıyorum. * Ne demek bu yani? -......... * Pişman
mısınız isminizi koyduğunuza? -Tabii. * Görevi kötüye kullanmaktan
rektörlüğünüz elinizden alındı. Yanılmıyorsam Demirel sizin Taksim
toplantılarınızdan birinde konuşmacı olarak yer almıştı. Sonra
dostluğunuz sürdü. Rektörlüğe gelmenizde büyük etkisi oldu.
Rektörlüğünüz alınınca sizi aradı mı? -Demirel bana atandığım gün
şöyle demişti "Hoca zevkle imzaladığım bir kararnamedir, bilesin".
Alındığım gün ise "1839 Tanzimat Fermanı'ndan bu yana süre gelen
yargısız infazlardan bir tanesidir, inşallah sonuncusu olur ama çok
tepkiliyim" dedi. DÜĞÜNÜ TÜRBANLILAR BASMIŞTI * Bir de sizin
görevden alınmanızla ilgili olarak "Böyle ülke sevgisiyle dolu
gençlerin şevkini kırmayın" dedi. Genç derken sizi kast etti
herhalde. -Ben 65 yaşındayım, sayın Demirel kendine göre beni genç
bulduğu için böyle söylemiştir herhalde. (gülüyor) Kemal
Alemdaroğlu ile aslında çok uzun konuştuk. Ama yazmaya kalksam
değil bir sayfa daha bütün gazete yetmez. Ben kişiliğini biraz daha
anlamaya yönelik sorular sordum, o hakkındaki iddiaları yanıtladı.
"İkna odası diye bir şey yoktu" dedi. "Rehber öğretmenler
öğrencilerle konuşurdu o kadar" diye ekledi. "Türban takanları
karşı mısınız?" diye sordum. Sinirlendi "Ne alakası var, ben niye
karşı olayım. Benim işim yasanın ve yüksek yargının kararlarını
uygulamaktı. Türkiye rejimiyle ilgiliyim ben. Sokakta türban
takanla bir işim yok benim." * İletişim dekan yardımcısı Edibe
Sözen'in düğününü misafirler türbanlı diye terk ettiğiniz doğru mu
peki? -Beni düğününe davet etti. Düğün İstanbul Üniversitesi'nin
Baltalimanı Eğitim Tesisleri'nde. Düğüne eşimle gittim, kapıda
üniversite yetkilileri beni içerisi türbanlı kaynıyor diye
uyardılar ben de kapıdan döndüm. * Hani sokaktaki türbanla
sorununuz yoktu. Özel bir düğüne gitmişsiniz. -Orası kamu kurumu.
Sonra onu görevinden aldığım gibi dedikodular da yapıldı ama
düşünmedim bile böyle bir şeyi. Sabah