Aldanma…
İnsanla birlikte başlayan bir öykü…
İlk insan Âdem, ilk aldanmayı yaşadı…
Ve aldanma Âdem’den oğullarına miras kaldı…
Devamında Kabil ile devam eden aldanma
her zaman kendisine bir müşteri buldu.
Hatta öyle zamanlar geldi ki topyekûn toplumlar bile
aldandı…
Aldanan insanların ve kavimlerin arasında kimler yok ki…
Nuh kavmi, Lut kavmi, Sodom ve Gomore…
Firavun, Nemrut, Mussolini, Hitler ve niceleri…
Peki aldanma bir kusur mudur?
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyruluyor: “Hani Rabb’in meleklere:
‘Ben yeryüzünde bir halife tayin etmekteyim.’ dediğinde onlar da:
‘Orada fesat çıkarmakta ve kan dökmekte olanı mı tayin ediyorsun?
Hâlbuki biz seni hamdinle tesbih ediyor ve takdis ediyoruz.’
dediklerinde Allah da: ‘Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.’
dedi.” Bakara
Suresi/30
“Melekler bizim kan dökücü olduğumuzu nereden
biliyorlardı?” sorusunun cevabını ve ayetin izahını elbette
müfessirlere bırakacağız. Ayeti alıntılama sebebimize gelince:
Meleklerin de Allah’ın onlara bildirdiği kadarıyla
bildikleri üzere, insanoğlu kan dökücü bir ırktı.
Akıl, vicdan, edep gibi mükemmel hasletlerle donatılmış bu
varlık, aynı zamanda büyük zaafları da bünyesinde
barındırıyordu.
Hata yapmadan, günah işlemeden, yalnız Allah’ı tesbih eden
meleklerden asıl farkları da bu idi.
Yani, insan hataları ve eksiklikleri ile özel ve farklı
idi. Yine Kur’an-ı Kerim’de Allah şöyle buyurmakta:
"Şüphesiz (biz) en güzel biçimde insanı yarattık. Sonra (onu)
aşağıların aşağısına indirdik.” Tin Suresi/4-5
İşte bu şekilde yüce kitabımızın da belirttiği üzere Allah bizi
en güzel biçimde, meleklerden ve cinlerden de üstün bir ırk olarak
yarattı. Ancak “Aşağıların aşağısına” da indirdi.
Bu kısım, bizim en güzel biçimde yaratılışımıza rağmen;
yapacağımız hatalarla değil melekler, en adi mahlûktan daha adi
olabileceğimizi gösterir ki; bu da fıtratımızda bulunan “hata
yapma” tarafımızdan kaynaklanır.
Allah melekleri, günahsız ve kusursuz nuranî varlıklar
olmalarına rağmen insanoğluna secde ettirdi. “Hani biz
meleklere (ve cinlere: ‘Âdem’e secde edin, demiştik. İblis hariç
hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece
kâfirlerden oldu.” Bakara
Suresi/34
İnsanı özel kılan, melekleri ona secde ettiren de -aldanmak
da buna dahil- kusurlarıdır. Melekler Allah tarafından belli
işleri yapmak üzere programlanmış mahlûklardır. Yalnızca göklerde,
sadece Allah’ı zikretmek için yaratılmış sayısız melek vardır.
Onlar başka hiçbir iş yapmaz, yiyip içmez, günah işlemezler. Bir
tek Allah’ı zikrederler. Hal böyleyken, yaşamı boyunca
sayısız hatalar, günahlar işleyen insan ondan
üstündür.
Çünkü insan, yalnız bir şey üzere programlanmış değildir. Ruhu
Allah’ın kendi ruhundan üflemesiyle, bedeniyse balçıktan
yaratılmıştır.
Bundan önceki ilahi kitapların bütünü: Kur’an-ı Kerim
başta olmak üzere Zebur, Tevrat, İncil ve diğer
peygamberlere gönderilen “Sahifeler” de uyarıcı
kitaplardır.
Yine kitap ve sahife sahibi olmayan peygamberler de insanları
aldanmamaları konusunda uyarmış ve onları ilahi nizama uymaya
çağırmışlardır.
Bütün bu ikazlara karşın, insanlık tarihi, aldananlarla
doludur.
Kendimi merkeze oturtarak diyebilirim ki önemli olan aldanma
değil bu aldanmalardan ders alabilmektir!
Aldanmışlıklardan ibret alıp bir daha aldanmamanın
yolunu keşfedebilmektir önemli olan.
Bu keşif yolculuğunda bir taş koyma adına “Aldanmanın
Kitabı”nı yazmaya niyet ettim. Daha önce yayımlanmış bir
eserimden ilham ile yola çıkarak başladığım çalışmanın
sonlarındayım inşallah. Yukarıda okumuş olduklarınız da bir
bölümden kesitlerdi.
Bu kitapla, tarihin başlangıcından bu yana ve günümüz örnekleri
ile, “aldanan insanları” anlatma gayretinde olacağım
inşallah.
İlk insan Âdem ile başlayıp aldanan kavimleri, aldanan
hükümdarları, aldanan meşhurları, yani “Aldanan İnsan”ı
anlatmaya çalışacağım.
Aldanan insanlardan olmama dilek ve
temennileriyle…