Albay'ın sır ölümünde şok detaylar
Abone olAlbay Kazım Çillioğlu’nun ölümüyle ilgili öyle iddialar ortaya çıktı ki...
Dönemin Asteğmeni, Albay Cillioğlu'nun ölümüyle ilgili
sırları açıkladı. “Albay Kazım Çillioğlu’nun cenazesi saatlerce
revirde bekletildi, taşıma suyla yıkandı. Otopsiyi bile lojmanda
yaptılar”
Albay Kazım Çillioğlu’nun şüpheli bir intiharla hayatını kaybettiği
dönemde askerliğini Tabip Asteğmen olarak yapan Tunceli Jandarma
Alayı revir komutanı Diş Hekimi Onur Kepez önemli iddialarda
bulundu.
ÖLÜMÜN DUYULMASINI İSTEMEDİLER
Kepez, cenazenin saatlerce revirde tutulduğunu, otopsinin lojmanda
yapıldığını belirterek, “Şimdi öğreniyorum ki
kaburgalarında kırık, kurşun deliği var. Otopsi yapan doktorlar
nasıl atladı?” dedi. Lojmanında 1994 yılında ölü bulunan
eski Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu’nun
şüpheli intiharı ile ilgili sır perdesi aralanıyor. Olaydan 19 yıl
sonra Çillioğlu’nun Düzce’deki mezarı tekrar açılarak otopsisi
yapıldı. Adli Tıp Kurumu raporunda saç köklerinde arseniğe
rastlanan Çillioğlu’nun, kürek kemiğinde kurşun yarası,
kaburgalarında kırık olduğu tespit edildi.
"İNTİHAR DEĞİL CİNAYET"
Adli Tıp bulguları sonrası Çillioğlu ailesinin de gündeme getirdiği
“intihar değil cinayet” iddiası ilk defa somut
delillerle dayandırıldı. Savcılar raporu aldıktan sonra cinayet
üzerinde araştırmalarını yoğunlaştırdı. O dönem Tunceli Jandarma
Alayı’nda Tabip Asteğmen olan Diş Hekimi Onur Kepez, Albay
Çillioğlu olayı ile ilgili gazetemize ilginç açıklamalarda bulundu.
Albay ölmeden önce sürekli kendisiyle görüşen Kepez, aynı zamanda
şüpheli intihardan sonra Çillioğlu’nun odasına giren ilk heyetin
içindeydi.
BEYNİ HALININ ÜSTÜNE AKMIŞTI
[PAGE]
Olay anını anlatan Kepez, “Olaydan hemen sonra 5 kişi içeri
girdik. O zaman Kurmay Binbaşı olan Mehmet Çörten, nöbetçi yedek
subay, İl Jandarma Alay Komutan Yardımcısı ve kapıyı kıran marangoz
vardı. Salonun hemen yan tarafına telsizini koymuş, intihar etmiş
bir görüntüsü vardı. Kafasından çıkan mermi yukarıda kapının
pervazına saplanmıştı. Kendisi de yarı yatar pozisyonunda
uzanmıştı. Beyin tamamen halının üstüne akmış, odada kesif bir koku
vardı. Benim gördüğüm manzara buydu. Savcılar gelinceye kadar orada
birkaç saat kaldık. Olayın cinayet olacağını hiç düşünmedim. Çünkü
4. kat orası. Helikopter pistinin hemen yanında, güvenilğin çok iyi
sağlandığı uçan kuştan herkesin haberdar olabileceği bir
yerdi” dedi.
DOKTORLAR DA MI GÖRMEDİ?
Yıllar sonra mezar açılıp otopsi yapıldıktan sonra olayın cinayet
olduğuna dair kuşkuları düşünmeye başladığını ifade eden Kepez,
ikinci otopside kurşun yarası ve kaburgalarında kırık tespit edilen
Çillioğlu’nun cenaze süreci ile ilgili skandal bilgiler verdi.
Kepez, cenazenin revirde yıkandığını, buradaki taşınma esnasında da
kaburga kemiklerinin kırılmış olabileceğini söyledi. Kepez, kurşun
deliği ile ilgili olarak ise “Cenaze revirde taşıma su ile
yıkandı. Camiden gelen imam cenazeyi yıkadı. O görmedi doktorlar da
mı görmedi? Kurşun deliği hakikaten varsa otopsiyi yapan
doktorların bunu atlama şansı var mı ona şaşırıyorum? “
diye konuştu.
ÖLÜMÜ DUYULSUN İSTEMEDİLER
O dönem askerliğini Tabip Asteğmen olarak yapan Diş Hekimi Onur
Kepez, “Cenaze neden revirde yıkandı” sorusuna ise
“Olaydan sonra rütbeliler Kazım Albay’ın naaşı başında
saatlerce nöbet tuttular. O zaman terörün en şiddetli yaşandığı,
düşük yoğunluklu bir savaşın olduğu bir zamandı. Rütbeliler, biz
albayımızı çarşıya gönderip hastanede bekletmek istemeyiz diyerek
ölümün ilk etapta bölgede duyulmasını istemediler”
dedi.
"YEŞİL, PAŞA GİBİ AĞIRLANIYORDU"
İntihar ettiği açıklanan Kazım Albayın oğlu Gökhan Çillioğlu,
babasının Yeşil tarafından öldürüldüğünü iddia etmişti. Türkiye'nin
haberine göre, Onur Kepez, Yeşil denilen Mahmut Yıldırım’ı 1993
Kasım’da gördüğünü belirterek şunları söyledi; “Yeşil
Tunceli Jandarma’ya gidip gelen birisiydi. Şahsen bir
tanışıklığımız yoktu. Ama oradaki muhabere kendisini çok iyi
tanıyordu. Hem Jandarma hem de Emniyet ile çok iyi ilişkileri olan,
geldiği zaman paşa gibi ağırlanan bir insandı. Askerler, ‘Komutanım
buna yeşil derler, gidip gelir’ derlerdi. Kendisi için kontrgerilla
denilirdi.”