Al tank ihalesini ver İsrail vizesini
Abone olYabancı ülke vatandaşlarına işçi vizesi verilmeyen İsrail’de, Türk şirketleri zor durumda kaldı. Bu şirketlerin imdadına İsrail’e verilen tank modernizasyonu yet
İsrail tankları, Cenin Mülteci Kampı’nı kuşatmıştı. Aynı
dakikalarda bir grup Türk, Taksim Meydanı’nda İsrail’in saldırısını
kınadıklarını belirten bir açıklama yapıyordu. Bu olayların olduğu
günlerde ise 57. hükümet İsrail’e, Amerikan yapımı M-60 tanklarının
modernizasyonu ihalesini verdi. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in
‘İsrail, Filistinlilere soykırım uyguluyor. İhalenin onlara
verilmesi konusunda endişelerim var’ sözleri, Milli Savunma Bakanı
Sebahattin Çakmakoğlu ve Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun
da katıldığı karar toplantısında ihalenin İsrail’e verilmesini
engellemedi. 170 adet tankın ihalesini devlet şirketi İsrail Askeri
Sanayi (Israel Military İndustries-IMI) aldı. Son 10 yıldır İsrail
ile yapılan askeri tatbikatlar ve ikili ilişkilerin yükselişi
kamuoyunun dikkatini çekiyor. 2002 yılında verilen tank
modernizasyonu da bunlardan biri. Bu ihalede yer alan bir madde bir
Türk inşaat firmasının İsrail’de çalışmalarını sürdürmesine fırsat
verdi. İhalenin verilmesine karşılık İsrail’in de Türkiye’den
alış-veriş yapma yükümlülüğü doğdu. 750 milyon dolarlık tank
ihalesine karşılık bu paranın bir kısmının Türkiye’ye geri
dönmesini amaçlayan bu maddeye başvuru olmadı. Yılmazlar İnşaat
İsrail’den vize alamayınca, bu sorununu aşmak için söz konusu
maddeyi kullanmak üzere talepte bulundu. İşçi vizesi konusunda ilk
defa uygulanan bu maddeye başka başvuru gelmeyince kabul edildi ve
850 işçi için vize alındı. Yılmazlar’ın dışındaki firmalar ise
tutunamayarak Türkiye’ye geri döndü. İsrail yabancı işçi istemiyor
İsrail’de inşaat işlerini ülkenin vatandaşları değil, dışarıdan
gelenler yapıyor. Bunların arasında Filistinliler de yer alıyor.
Ekonomik olarak tamamen İsrail’e bağımlı olan Filistinliler bir yıl
öncesine kadar sınır kapılarından savaş halinde olduğu ülkedeki
işlere akın ediyordu. ‘Açık hapishane’ konumundaki Gazze’den sabah
güneşi ile birlikte yola çıkan Filistinliler, güneşin kaybolmak
üzere olduğu dakikalarda evlerinin yolunu tutuyordu. Bir de
binlerce kilometre uzaklıktaki ülkelerinden ayrılarak yabancı
topraklarda geçim derdine düşenler var. İsrail bu işçilere bir
yıllık vize veriyor, eğer bir problem çıkarmazsa bu süreyi
uzatıyordu. Ancak hükümetin aldığı bir kararla hem Filistinliler
hem de yurtdışından gelen yabancılara İsrail yolu kapandı. 2001
yılındaki İkinci İntifada öncesinde 100 bin civarında yabancı
işçinin çalıştığı İsrail’de bu rakam yasaklama ile 10 binlere kadar
geriledi. Bunun nedeni olarak işsizlik öne sürüldü. İsrail’de
inşaat sektöründe 10 yıldır söz sahibi olan Yılmazlar İnşaat’ın
genel müdürü Ahmet Arık, bu kararın politik olduğunu ve bununla
işsizliğin azalmadığını belirtiyor. “Yabancı işçilere vize
verilmemesi işsizliği azaltmak yerine artırdı. Çünkü İsrailliler
ağır işlerde çalışmıyor. Böyle olunca işçi getiremeyen birçok
şirket projelerini tamamlayamadı. Bunlar ya kapasitelerini düşürdü
ya da kapandı.” Yabancı işçileri ülkelerine dönmeye zorlayan yasak,
Türk inşaat şirketi Yılmazlar’ı da etkiledi. 850 civarında işçisi
ile binlerce konut yapımında görev alan firma, bu olaylardan sonra
Türkiye’ye dönmeyi düşünmeye başladı. Ancak üstlendiği projeleri
bitirmesi gerekiyordu. Aksi halde büyük tazminatlar ödemeye mahkum
olabilirdi. Bunun için İsrail’de kalmanın yollarını aramaya
başladı. İki ülke arasında gerçekleşen tank modernizasyonu
antlaşmasındaki maddeye göre İsrail’in ihaleyi almasına karşılık bu
paranın bir kısmının geri dönmesi için Türkiye ile alış-veriş
yapması gerekiyordu. Yılmazlar bu maddeden yararlanıp
yararlanamayacaklarını öğrenmek üzere 2003 yılında konuyla
ilgilenen Milli Savunma Bakanlığı Offset Şubesi’ne başvurdu. Şube
şirketin bu isteğini inceledikten sonra kabul etti. Vize talebi
önce İsrail Askeri Sanayii’ne, sonra da hükümetine iletildi.
Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de İsrail
Büyükelçisi’nden Yılmazlar’a kolaylık göstermesini istedi. Gül,
‘Türkiye’de 80 civarında İsrailli firma iş yapıyor. Siz de
Yılmazlar’a ülkenizde kolaylık gösterin’ ricasında bulunmuş.
Yılmazlar’ın çalışmalarını inceleyen İsrail hükümeti, konuya önce
olumsuz bakarken Türkiye ile ilişkilerini korumak için 850 işçiye
vize vermeyi kabul etti. İsrail’in yükümlülüğünü karşılayacak başka
bir başvuru olmadığı için bakanlık işçilerin kazandığı parayı
ülkeye döviz girdisi sayarak antlaşmadaki şartın yerine
getirildiğini kabul etti. Bugün İsrail’de çalışma karnesine sahip
tek Türk firma olan Yılmazlar İnşaat’ın genel müdürü Arık, kapanma
noktasına gelen şirket için, “Kimse buraya işçi getiremezken
şirketimizin kapanmasını engelleyen sebep, tank modernizasyonu
ihalesi. Bu şekilde hem işsizliğin biraz azalması hem de Türkiye’ye
döviz girmesi açısından başvurumuz kabul edildi” diyor. Ancak
Yılmazlar’ın vize konusundaki sıkıntıları hâlâ bitmiş değil.
İsrail, Türk işçilere vizelerinin bittiği an ‘ülkenize dönün’
uyarısında bulunabilir. Bir yıllık vizelerle çalıştıklarını
belirten Arık, birkaç yıl sonra ne olacağını bilemediklerini
söylüyor. “Bizim aldığımız projeler en az bir-iki yıllık.
Vizelerimiz devam edecek mi etmeyecek mi hiçbir fikrimiz yok. Uzun
vadeli düşünemiyoruz. Aldığımız inşaatın süresi 2-3 yıl. İş alıp da
tamamlayamazsak tazminat ödemek zorunda kalacağız” diyor. İsrail’in
diğer şirketleri ülke dışına göndermesine karşın Yılmazlar’a özel
vize vermesi İsrailli firmaların tepkisini çekti. İsrail medyasının
kendilerine saldırdığını ifade eden Arık, “Bizim burada işçileri
sattığımızı, inşaat şirketi olmadığımızı iddia ettiler” diyor.
Yılmazlar İsrail’in en büyüklerinden Yabancı işçilere verilen vize
sayısının düşürülmesi ve çalışan firma sayısının azalması İsrail’de
inşaat sektörünü krize sürükledi. Yılmazlar sahip olduğu işçi
sayısı ile birçok şirketin çalışmak istediği kurumlar arasına
girdi. Bunların arasında İsrail’de en büyük üç inşaat firması da
yer alıyor: Senelgone, Ben Yekulu, Aranson. 2003 yılı içinde
İsrail’de inşaat şirketinin yıllık cirosu 30 milyon dolar
civarında. Arık, İsrail’de kâr oranlarının, cironun ancak yüzde
10’una kadar çıkabildiğini belirtiyor. Cironun yaklaşık yüzde 50’si
ise işçilere gidiyor. İsrail’deki Türk firmaları tutunamıyor
İsrail’de Yılmazlar’ın dışında da çalışan Türk inşaat firmaları
bulunuyordu. Ancak onlar İsrail’den ayrılmak zorunda kaldı. En
önemli sorun olarak vize problemi öne çıkıyor. Ahmet Arık, gelen
firmaların İsrail’i iyi tanımaları gerektiğini söylüyor.
“Muhtemelen yanlış fiyatlandırma yapıp gelen teklifleri aldılar.
İsrail hiçbir ülkeye benzemiyor. İş yapacak firmaların burayı çok
iyi tanıması, sistemi bilmesi gerekiyor.” İsrail’de çalışan inşaat
firmalarını zorlayan sadece vizeler değil. İsrail Standartları
Enstitüsü de şirketleri her an kontrol ediyor. Türkiye’deki gibi
binaların bitirilişinin üzerinden yıllar geçip de bir deprem
olduğunda değil de, binaların temelinin atılmasından en son çivinin
çakılmasına kadar her aşama takip ediliyor. Tüm binaların bu
enstitünün onayından geçmiş olması gerekiyor. İnşaatlarda
kullanılan malzemenin ağırlıklı olarak, taşıyıcı kısımların ise
yüzde 70 oranında beton olması gerekiyor. Her dairede sığınak
olması da zorunlu. Türkiye’deki binaların yapımı, sistemi ve
malzemesi ile İsrail’dekiler arasında büyük farklar olduğunu
söyleyen Ahmet Arık, standartların dışında malzeme kullanmanın
mümkün olmadığını belirtiyor: “Bu çok masraflı olmakla beraber
taşıyıcılık açısından da çok sağlam.” Yahudi yerleşimlerinde
Türkler de çalıştı Yılmazlar; Kudüs, Hayfa, Tel Aviv gibi
merkezlerde çalışıyor. Ancak farklı şirketler bünyesinde çalışan
Türkler de bulunuyor. Türklerin kimileri kaçak, kimileri de
İsrailli şirketlerin aracılığı ile geliyor. İsrail’de toplam 2500
civarında Türk işçinin çalıştığı tahmin ediliyor. Bu işçilerin bir
kısmı İsrail’in Filistin bölgelerinde açtığı Yahudi yerleşimlerinde
konut yapımında çalışıyor. Ahmet Arık, kendisinin görmediğini ancak
Türklerin bu yerleşim birimlerinde çalıştığını duyduğunu aktarıyor.
Kendilerinin de bu tür işleri üstlenebileceklerini ancak bu
bölgelerin riskli olduğundan dolayı herhangi bir girişimde
bulunmadıklarını dile getiriyor. İsrail’de yaşayan bir Türk de
bölgeyi gezerken Yahudi yerleşim birimlerindeki inşaatlarda Türk
bayrakları gördüklerini ve buna müdahale ettiklerini açıklıyor.
Haber: İbrahim Doğan Kaynak: Aksiyon Dergisi