Al sana krizden çıkış reçetesi
Abone olKrizde şirketler neden batar? Suçlu kriz mi yoksa şirketleri yönetmeyi beceremeyen patron ve yöneticiler mi?
İngiliz iç denetim firması RSM Bentley Jennison’un Türkiye
ortağı Reşat Lüle, krizin ticari kuruluşlar üzerindeki etkileri
konusunda açıklamalar yaptı. Reşat Lüle’” Kriz değil, riske
açık olmak firmaları batırır. Krizde bu konuda zaafı olanlar hemen
ortaya çıkar” dedi.
RSM Bentley Jennison’un Türkiye ortağı Reşat Lüle, “Dünyanın
ekonomik kriz yaşadığı bir dönemde, bu gerçeğe dikkat çekmeyi
gerekli buluyoruz. Krizden etkilenmemek elbette mümkün değildir,
ancak firmaları batıracak olan krizden çok, riskleri yönetememek ve
işin gereğini yapmamaktır. Aslında risklerini yönetemeyen
firmaların batması için krize de ihtiyaç yoktur. Risk yönetimi
yapan firmalar da krizde batmayacak diye bir garanti vermek
olanaksız.Ancak şurası kesin ki; “deprem değil çürük bina
öldürür” misali firmaları krizler değil, risk yönetimi bağlamındaki
başarısızlıkları batırır” diye konuştu.
TİCARET RİSK YÖNETME SANATIDIR”
Kriz dönemlerinde risk yönetiminin önemine vurgu yapan Lüle’nin bu
konudaki yaklaşımı şöyle; “Sağlıklı beslenme her zaman önemlidir,
ama kalp sağlığı bozulmaya başlayınca önemi daha da artar.
Firmaların normal dönemlerde her anlamda nasıl yönetildikleri önem
taşır. Verimlilik, karlılık, rekabete karşı direnç, yeniliklere ve
gelişmeye açık olmak, iş geliştirme, nakit akışı yönetimi, insan
kaynakları yönetimi; pazarlama. Bunların her biri önemlidir. Ancak
kriz dönemlerinde doğal olarak duyarlılık da artar. Risklerini kötü
yönetmiş bir firma için kriz dönemi geldiğinde artık yapılacak tek
şey kalmıştır.Kriz dönemindeki riskleri olabildiğince iyi yöneterek
daha az zarar görmeyi sağlamak”.
Krizlerin fırsata çevrilebilirliği konusundaki söylemi
değerlendiren Reşat Lüle “ Aslında ticaret risk yönetme sanatıdır.
Sermaye sahibi sermayesini riske ederek kar edebileceği olanakları
değerlendirir ve sonuçta kimileri başarılı olur. İşadamı için iş
yapmak risk ve fırsat haritaları çıkartarak operasyonunu
tamamlamaktır. Risklerini iyi yönetenler için yeryüzü her zaman
fırsatlarla doludur.Kriz dönemlerinde riskler yükselir; riskini
görece olarak kötü yöneten rakipler pazar payınızı ve karlılığınızı
arttırabilmeniz için yeni olanaklar yaratır size” diye konuştu.
“MALİYETİNE KATLANMAYAN SONUCA KATLANIR”
Risk yönetiminin maliyetli bir iş olduğu ve bu dönemlerde genelde
maliyetlerden kaçınıldığı yolundaki yaklaşımlar hakkında
açıklamalar yapan Lüle şunları söyledi; “ Kriz dönemlerinde
firmalar neredeyse en yaşamsal harcamalarından bile tasarruf etme
yönünde bir refleks gösterirler. Oysa risklerinizden tasarruf
edemezsiniz.Bu durumda fırsatlardan da tasarruf etmiş olursunuz.
Bunu yapmak var oluşunuzu ciddi ve tolere edilemeyecek şekilde
riske atmak demektir. Kriz dönemlerinde tasarruf gerekçesiyle
yapılmayan risk yönetiminin bedelini batarak ödeme olasılığı tahmin
edemeyeceğiniz kadar yüksektir. Burada önemli olan, uluslararası
iddiası olan firmalardır. Küreselleşme olgusu bu krizden sonra çok
daha farklı bir sürece girecektir. Artık sadece yeni döneme uyum
sağlamış olan firmalar ve kişiler için bir gelecek vardır”.
“AÇIK BİR TEHDİT VAR”
“Peki bu bir tehdit mi” sorusuna ise Reşat Lüle’nin şu yanıtı
verdi; “Hem de çok açık bir tehdit. Fırsatlar ve kar, riskleri göz
alarak yönetmeyi başarabilenlerin ödülleri olacak. Ancak risk
yönetme konusundaki yetersizlikleri fark edememek en kötüsü.
Yönetilemeyen risklerin, küresel ekonomiye ve ulusal ekonomilere
istihdam, karlılık ve verimlilik kaybı olarak yansıyacağını dikkate
alırsak bu anlamda risk yönetimi yapılmamasının ya da kötü
yapılmasının aslında tüm paydaşlar açısından bir tehdit olduğunu
söyleyebiliriz. Bu nedenle, toplam ekonominin önemli bölümünü
oluşturan, belirli büyüklükteki ciro ve istihdam sağlayan
şirketlerin bu tehdidi çok iyi anlamaları gerekmektedir”.
“İÇ DENETİM İÇİN DIŞ DESTEK ŞART”
İç denetim ve risk yönetiminin yürütülmesiyle ilgili süreçler
hakkında bilgi veren Reşat Lüle özetle şu değerlendirmeyi yaptı;
“İç denetim ve risk yönetimi şirketlerin kendi iç yapılarında yer
alacak birimler tarafından da yapılabilir. Ancak burada şirketlerin
bünyesinde yer alacak birimlerin bazı handikapları olacaktır. Bizim
önerimiz, şirketlerin bu faaliyetleri yapacak birimlere sahip
olmaları ve en iyi uygulamalardan yararlanabilmek için deneyimli ve
uzman kuruluşlardan destek almalarıdır. Şirketlerin içindeki
birimler açısından bir başka önemli dezavantaj ise, zaman içinde
saptamaları gereken riskleri içselleştirmeleri ve daha da sık
rastlanan haliyle ast-üst ilişkisinden dolayı objektif olma sorunu
yaşamaları, dolayısıyla bu birimlerin gerektiği gibi
çalışamamalarıdır. Oysa dışarıdan alınan destek, bu birimlerin
işlerini kolaylaştırmanın yanında; şirket içi kanıksama ve ast-üst
ilişkisinden de bağımsız şekilde yararlı olur”.