Aktrist olmasaydı ne olacaktı ?
Abone olTürk Sineması’nın sultanı Türkan Şoray, öğretmenliğin kapısından döndüğünü açıkladı. Şoray, maddi imkansızlıklar sebebiyle sinemayla tanıştı...
Türk Sineması’nın sultanı Türkan Şoray, öğretmenliğin kapısından
döndüğünü açıkladı. Şoray, maddi imkansızlıklar sebebiyle sinemayla
tanıştığını söyledi.
Kartal Belediyesi Gençlik Kariyer Merkezi, ‘Kariyer Günleri’
etkinliği kapsamında Türk Sineması’nın sultanı Türkan Şoray’ı
ağırladı. Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde düzenlenen
“Kariyer Günleri etkinliğinde gençlerle bir araya gelen Türkan
Şoray, bilinmeyen yönlerini öğrencilerle paylaştı. Salona "Türkan"
sesleri eşliğinde giren Türkan Şoray, gençlerin bu ilgisi
karşısında mutluluğunu dile getirerek gözyaşlarına engel olmadı.
Kartal Belediyesi’nin bugüne kadar yaptığı etkinliklere katıldığını
ifade eden Türkan Şoray, “Kartal’a bu üçüncü gelişim. Kartal’da
inanılmaz sanat etkinlikler var. Kartal halkı sanatsever,
sanatçısına sahip çıkan, çok mutlu oldum. Bu seferde çok mutluyum.
Belediyenizin davetlisi olarak üç etkinliğe katıldım, üçü de
mükemmel etkinliklerdi. Kartal halkı ile kaynaştıran etkinliklerdi,
hep mutlu ayrıldım, bugünde öyle ayrılıyorum. Kartal İstanbul’un en
güzel yerlerinden biri. Kartal’da yıllar önce film çektik, son
halini de çok seviyorum. Sahilyolu, Kartal çok güzel. Kartal’ı
seviyorum” diye konuştu. Türk Sineması’nın sultanı Türkan Şoray
gençlere hayal güçlerini kaybetmemelerini ve hayallerinin
peşlerinden gitmeleri gerektiğinin altını çizdi. Şoray yeni
projeleriyle ilgili bilgileri de ilk kez Kartallı gençlerle
paylaştı.
“SONSUZ HAYAL GÜCÜNÜ KAYBETMEYİN”
Gençlere yaşamdaki tecrübelerini aktararak, onlara hayal güçlerini
kaybetmemeleri gerektiğini vurgulayan Şoray, “Sohbetimiz başarı,
kariyer üzerine olacak. Daha önce Sunay Akın vardı, onun sohbetine
de doyum olmaz. Bende kendisine bayılırım. Engin bir hayat
tecrübesi olan bir insandır. Aramızda üniversiteli gençler, liseli
gençler var. Daha hayatın çok başındasınız. Ne kadar güzel yıllar
bu yıllar. Hayatınızda kim bilir ne kadar güzel şeylerle
karşılaşacaksınız. Bir kere her şeyden önce bende sizin
yaşlarınızdayken hep hayal ederdim. Genellikle dünyaya aynı eşit
şartlarla, aynı şansla doğmuyoruz. Yaşam süresince o şansı belki
biz oluşturuyoruz diye düşünüyorum. Bir kere dönüp geriye
baktığımda, düşündüğümde, şöyle bir şey söyleyebilirim siz yaştaki
gençler için. Bir kere hayal etmeyi, sonsuz hayal gücünü
kaybetmemeyi, ondan sonra bir hedef belirlemeyi unutmayın. ‘Ben
şöyle bir yerde, şöyle bir yaşam, bir meslek sahibi olmayı
istiyorum’ deyin. Ve risk almaktan korkmamak. Ondan sonra en
önemlisi sorumluluk sahibi olup, disiplinli ve kariyerinize
odaklanıp, sahip çıkıp, tutkuyla disiplinle çalışmak, onu
ertelememek” diye konuştu.
“DÜNYANIN EN GÜZEL MESLEĞİNİ ALLAH BANA BİR ŞANS OLARAK VERDİ”
Öğretmen olma hedefiyle yola çıktığını ama zaman içinde kendisini
sinemanın büyülü atmosferinde bulduğunu ifade eden Türkan Şoray,
“Ben kendi hayatımda da düşünüyorum. Ben hedef belirlememiştim, hep
daha sonra oldu. Şimdi gençler dünyayı tanıyarak hareket ediyorlar.
Yıllar öncesini düşündüğümde biz daha içine kapanık yetiştik. O
zaman bilgisayarlar, televizyonlar yoktu, radyo vardı dünyamızda.
Şimdi gençlerin ufku, vizyonu çok daha geniş, çok daha her şeyi
biliyorlar. Ben o yıllarda belki de sizin yaşınızdaydım, 14-15
yaşındaydım. Beni yatılı okula göndermeye karar vermişlerdi.
Ailemin maddi imkanları kısıtlıydı. Ben öğretmen olmak istiyordum.
Yatılı öğretmen okuluna gidecektim. Bir şeye de inanıyorum.
Öğretmen olmak da çok kutsal bir meslek. Öğretmenlere inanılmaz
saygım, sevgim vardır. Ama tesadüf dünyanın en güzel mesleğini
Allah bana bir şans olarak verdi. Tesadüf olarak sinemaya geçtim.
Mesleğime başladıktan sonra hayallerim; hani o demin dedim ya,
sonsuz hayaller, vazgeçmeyin hayallerden. Bende sonrasında yavaş
yavaş bu meslekte çok güzel yerlere gelir, acaba filmlerim çok
beğenilir mi, övüntüler alır mıyım, benim seyircim beni sever mi
diye böyle tatlı tatlı hayal etmeye başladım. Ondan sonra bunlara
ulaşmak için, hedefe ulaşmak için ne yapmalıyım? O zaman ben en iyi
filmleri yapmalıyım. O filmin iyi olması için elimden geleni
yapmalıyım, o hedefe ulaşmak için çalıştım. Hayatımda bunun dışında
hiç bir şey önemli olmadı. Sadece filmlerim, mesleğim. Risk almak,
mesela bazı filmlerde oynasam mı, oynamasam mı? Her film benim için
riskti aslında. Seyirci beni beğenir mi, beğenmez mi? O heyecanı
yaşarım. Hayatım artık öyle bir hale geldi ki, mesleğimde aynı
yerde kalabilmek için şunu anladım. Hayatınızda öncelikli olmalı,
sorumluluk duygusu taşımalı, disiplin, mesleğe saygı. Zamanında
işinde olmak, işi ihmal etmemek, iş yerinde paylaşımcı olmak. Gece
gündüz mesleği düşünmek, ihmal etmemek. Aman canım ne olacak
dememek, meslekten kopmamak. Bunları hayatıma geçirmeye çalıştım.
Çok şükür ki, bunların karşılığını çok güzel aldım diye
düşünüyorum. Salona girdiğim zaman o sevgi, alkışlar, bunların
karşılığı” dedi.
“BÜTÜN FİLMLERİN BENDEKİ YERİ AYRIDIR”
Gençlerin sorularını da cevaplayan Türkan Şoray, her filminin
kendisi için ayrı bir yeri olduğunu da ifade etti. Filmlerini hiç
birini birbirinden ayırmayan Şoray, “Çok klasik olacak belki ama
bütün filmlerin hepsinin ayrı bir yeri var bende. Mesela yıllar
sonra izliyorum televizyonda Karagözlüm’ü. Çok sevimli bir
karakteri canlandırmışım. Selvi Boylum inanılmaz bir film. Cemo var
mesela, attan düştüm, ölümden döndüm. Dönüş var, ilk yönetmenlik
yaptığım film. Yılanı Öldürseler. Cüneyt Arkın ile yaptığımız Arım
Balım Peteğim, saf aşk filmleri. Ana diye bir film yaptık, kan
davasını anlatan. Hazal var. İlk yıllarda çektiğim mesleği
bilmeden, öğrenmeye çalışarak çektiğim filmler var. Mesela koş
diyorlar, paldır küldür koşuyorum, bir yere çarpıyorum. Öğrenmeye
çalıştığım dönemlerdeki filmleri izliyorum, kendi kendime
gülüyorum. Kendime üzülüyorum. Yıllar sonra şöyle bir şey oluştu
bende. Çok yabancılaşarak aaa neler yapmışım diyorum. Filmleri
seyrederken de ben burada ne kadar güzelim diye seyretmiyorum,
dışardan hain bir gözle ay burada da nasıl yapmışım diye
seyrediyorum. Böyle enteresan bir duygu. O bütün aşamaları
görüyorum. Nereden nereye gelmiş, nasıl giderek daha bilinçli
senaryo seçimleri yapmaya başlamışım. İlk yıllarda hangi senaryo
gelirse önüme oynamışım. Bütün bunlar mesleği yavaş yavaş
öğrenmenin güzelliği” şeklinde konuştu.
TÜRKAN ŞORAY YÖNETMEN KOLTUĞUNDA
Kartallı gençlere yeni projelerinin müjdesini de veren Türkan
Şoray, “Çok heyecanlı günler geçiriyorum. Uzun yıllardır sinemada
üretemedim ama şu aralar üst üste projeler geldi. Çok yakında
’Kadınlar da Vardır’ isimli filmin yönetmenliğini yapacağım.
Annelerimizi çok seviyoruz. Bende annemi çok seviyorum ama yaşarken
değerini ne kadar biliyoruz. Bunun üzerine bir film. O çok
sevdiklerimiz, yakınlarımız, onlar hep hayattadır. Onlara bir şey
olmaz diye düşünürüz. Ama kaybettiğimiz zaman anlıyoruz değerini. O
benim içimde bir acıdır, onun bir birikimi var bu filmde.
Geleneksel bir annenin bir başka doktor kadınla dayanışması, çok
hoş, duygusal bir hikaye. Ben bu filmde oynamayacağım, sadece
yönetmenliğini yapacağım. Yönetmen duygusu olarak filme katkım
olacak. Tüm kadınlara hitaben bir film olacak. Şu sıralar onun
senaryo çalışması yapılıyor. Senaryo yazarımız Erendiz Atasü da
burada. Okumanızı tavsiye ederim. Çok önemli çağdaş bir yazarımız.
Hemen arkasından çok değerli bir yazarımız var, Osman Şahin. ’Mor
Cepken’ diye bir öykü yazıyor benim için. O da bir kasaba hikayesi.
Kasaba dünyasını filmlerde çok severim. Bir kasaba da aşkını
yaşayamamış bir kadın, erkek, bir Romeo-Juliet hikayesini anlatan
enteresan bir film olacak” diye konuştu.
TÜRKAN ŞORAY’DAN ALBÜM SÜRPRİZİ
Türk Sineması’na adını yazdıran Türkan Şoray, bir albüm
çıkaracağını da açıkladı. Şoray, “Bir albüm sürprizim var.
Şarkıcılık iddiasında değilim ama filmlerini seyrettiniz ama hadi
belki onunla da birlikte şarkılarını söyleriz derseniz diye bunu
seyircilerim için bir kereliğine yapacağım. Ocak ayının ilk haftası
çıkıyor. Bu ara güzel şeyler olacak” ifadelerini kullandı.
“BELGİN DORUK KADAR MEŞHUR OLUR MUYUM DİYE HAYAL ETTİĞİM OLDU”
Gençlerin en çok merak ettikleri konulardan biri de Türkan Şoray’ın
rol model olarak kimi aldığıydı. Hayatta tüm yaşananların rol model
olabileceğini belirten Şoray, “Yaşadığımız çevre çok önemli. Rol
model olarak giderek karakter olarak anneme benzediğimi farkettim.
Çünkü dürüst bir insandı, anaç. Karakteriniz önce o şekilde
şekilleniyor. Rol model olarak mesleğimde de öyle bir şey olmadı.
Şunun gibi olayım, bunun gibi olayım diye rol modelim olmadı. Ama
onun kadar meşhur olur muyum diye hayal ettiğim Belgin Doruk vardı.
Ben o yıllarda sinemaya başladığım zaman o çok meşhurdu, çok
seviliyordu. Rol model olarak seçmek mi bu bilmiyorum. Onun dışında
dürüst insanlarla dostluğum, arkadaşlığım oldu. Arkadaşlık çok
önemli. Doğru, dünya görüşü olan, dost, iyi arkadaşlarınızın olması
lazım. Bunu seçmekte çok dikkatli olmak lazım. Çok şükür benim
şansıma dürüst insanlar, hayatta duruşu olan insanlarla geçti
ömrüm. Onların davranışlarını benimsiyorsunuz, siz de farkında
olmadan kişiliğinizin geliştiği dönemde belki böyle bir şey
olmuştur” dedi.
“BUGÜN BU NOKTAYSAM BU HAYATTA YAPILAN HATALARDAN ALDIĞIM
DERSLERDEN”
Hayatta hiç kimsenin mükemmel olmadığına da vurgu yapan Türkan
Şoray, “Hepimiz insanız, hatalarımızla, zaaflarımızla. Hatasız kul
olmaz, hatamla sev beni… Hatalarımızla insanız ama önemli olan o
hatayı düzeltmek. O hatalardan ders almak. Mükemmel bir insan
mümkün değil, mutlaka hayatı boyunca insan hata yapar, keşke
yapmasaydım dediği olmuştur. Ama mutlaka benim de hatalarım,
keşkelerim vardır. Ama ben bugün onlarla kafa yapısı olarak,
dünyaya bakış olarak bir yerdeysem onlardan aldığım derslerde
etkili. Ama bir daha yapmama şartıyla. O bana hep bir ders
olmuştur” dedi.
“EKONOMİK SIKINTILARLA SİNEMAYA GİRDİM AMA SONRASINDA SİNEMA BENİM
HAYATIM OLDU”
Başarının tarifini “Benim için mutluluk gözyaşları” olarak tarif
eden Türkan Şoray, “Ben sizler gibi okula gidiyordum, oyuncu olmayı
hayal etmiyordum. Annem babam ayrılmışlardı. Annem ekonomik sıkıntı
içindeydi, iki çocuğuna bakmak, çalışmak zorundaydı. İnanılmaz
ekonomik sıkıntılar. O benim iki yılım zor şartlarda geçti. 14
yaşımdaydım, buluğ çağlarındaydım. Annem ve babamın ayrı olduğu bir
iki sene unutamadığım yıllardı. Okulda zengin ailenin çocukları da
vardı. Benim en istediğim şey soğuk günlerde güzel bir paltom olsun
istiyordum. Annemin imkanı yoktu. Lacivert incecik bir ceketim
vardı. Okulda herkesin paltosu asılıydı, herkes gitsin paltomu öyle
alayım derdim, utanırdım. Halbuki utanacak ne vardı. O yıllarda
herkes beni incecik ceketle görmesin derdim. Bunları yaşadığım
günlerdi. O yıllarda bir tesadüf bir sinemacı beni görüyor ve film
teklif ediyor. Annemle konuşuyorlar. Büyük bir para ödenecek. Bizim
için o çok önemliydi. Annem çok düşündü, taşındı, ne yapsın, ne
etsin, öğretmen olmak için okula yazılmışım. Ama bende baskı
yapınca biraz da ekonomik sebeplerden oldu. Ama sonrasında sinema
benim hayatım oldu” diye konuştu.
(İHA)