Aksu'dan Kadınlar Günü mesajı
Abone ol8 Mart Dünya Kadınlar Günü Memur-Sen Genel Başkanı Dr. Ahmet Aksu, "Kadınların her alanda katılımı olmadan gerçekçi bir demokrasiye ulaşılamayacağı" savundu.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayan Memur-Sen Genel Başkanı
Dr. Ahmet Aksu, “Kadınların her alanda katılımı olmadan gerçekçi
bir demokrasiye ulaşılamayacağı” söyleyerek, Türkiye’de, kadının
toplumsal yaşamın her alanında olduğu gibi sendikalar içinde de
daha az sayıda ve daha az etkin bir rolde olduklarını belirtti. 8
Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yazılı bir basın açıklaması
yapan Memur-Sen Genel Başkanı Dr. Ahmet Aksu, 8 Mart Dünya Kadınlar
Günü’nün, dünya kadınlarının sorunlarının çözümü noktasında yapılan
çalışmalara hız kazandırmasını dileyerek, kadınların çalışma
yaşamındaki sorunları ve sendikal mücadele içindeki yerlerine
değindi. Aksu, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “8 Mart Dünya
Kadınlar Günü, yıllardır aynı coşku ve heyecanla kutlanmaktadır.
İki asra yakın bir zamandır 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamaları
amaçları itibariyle birtakım faaliyetler olmakla beraber,
heyecanından hiçbir şey yitirmemiştir. Tersine yaşananlar göz önüne
alındığında dikkate değer büyük anlamlar kazanmıştır. Daha da
önemlisi, yeni mücadeleleri de beraberinde getirmiştir. Çünkü,
toplumsal hayatımızda da, çalışma hayatında da kadınların yaşadığı
sorunlara yenilerinin de eklenerek çoğaldığını hep beraber
görmekteyiz. Tüm dünyayı etkisi altına alan küreselleşmenin
yaratmış olduğu olumsuz sonuçlardan, ekonomik krizlerden,
özelleştirme ve taşeronlaşmadan, kaçak işçilikten en çok etkilenen
kadınlardır, kadın çalışanlardır. İşten ilk çıkarılan, düşük
ücretlerle, çalıştırılan yine kadın çalışanlarımızdır. Son
zamanlarda küreselleşmeye birlikte kadın istihdamında birtakım
iyileşmeler olmakla beraber, kadın istihdamı hizmet sektörü ve büro
hizmetlerinde ağırlık kazanmıştır. Ancak bu artış, sosyal
güvenceden yoksun, her türlü kuralsızlık içinde, kadın emeğinin
sömürüldüğü kayıt dışı sektörde gerçekleşmiştir. Küreselleşmenin
nimetlerinden söz edenler, şu gerçekleri iyi görmelidir. Günümüzde
kadınların işgücüne katılım oranında düşüş yaşanmaktadır.
Türkiye'de kadınların işgücüne katılımının, gerek kendileri,
gerekse aile ve toplumsal kalkınma için önemli olduğu kabul
edilmekle birlikte, işgücüne katılım oranları düşüktür ve yıllara
göre sürekli bir azalma da göstermektedir. Kanunlardaki eşitlikçi
yapıya rağmen, kadının niteliksel gelişimini ve işgücü piyasasına
girişini sağlayacak gerekli mekanizmaların oluşamaması bu düşüşün
önemli nedenlerinden biridir ve Türkiye'de kadın istihdamı temel
sorun alanlarından biri olarak varlığını sürdürmektedir. Kadınların
işgücüne katılma oranı 1990'da % 34,1 civarındayken, 2002 yılında %
26,9'a düşmüştür. 2004 yılı I. Döneminde istihdam edilenlerin, %
25'ini (4 milyon 972 bin kişi) kadınlar oluşturmaktadır. Kadın
istihdamı geçen yılın aynı dönemine göre % 13.8 (796 bin kişi)
azalmıştır. Bu da, büyük ölçüde tarım ile hizmetler sektöründe
çalışan kadınların sayısındaki düşüşten kaynaklanmaktadır. Geçen
yılın aynı dönemi ile kıyaslandığında tarım sektöründe çalışan
kadın sayısında 593 bin, hizmetler sektöründe çalışan kadın
sayısında ise 140 bin kişilik bir azalış dikkati çekmektedir.
Kentsel yerlerde kadın istihdamının toplam istihdam içindeki payı %
19.2 iken, bu oran kırsal yerlerde % 32.1 olarak gerçekleşmiştir.
İstihdam edilen kadınların % 53.1'i tarım sektöründe çalışmakta ve
tarım sektöründeki kadınların % 83.3'ünü ise ücretsiz aile işçileri
oluşturmaktadır. Türkiye genelinde istihdam edilen kadınların %
47.2'si (2 milyon 347 bin kişi) ücretsiz aile işçisi olarak
çalışmaktadır. Ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadınların,
toplam ücretsiz aile işçileri içindeki oranı ise % 66.9'dur. Tarım
sektörünün ekonomi içinde giderek kadın işgücünün azalan ağırlığı
kente göç nedeniyle ikiye katlanırken tarım kesimi hala en çok
kadını istihdam eden sektör özelliğini sürdürmektedir. Bu sektör
kadını daha çok ücretsiz aile işçisi konumunda tutmasına rağmen,
kadının bir şekilde sosyalleşmesi ve kararlara katılımını teşvik
edici özellikler de taşımaktadır. Kadınlarla ilgili sorunlar ve
eksiklikler sendikal camiada, bizde de yaşanmaktadır. Bugüne kadar
sendikalarda da kadınların iş yaşamına ilişkin ciddi bir adım
atılmamıştır. Bu da bir özeleştiridir. Türkiye’de, kadının
toplumsal yaşamın her alanında olduğu gibi, sendikalar içinde de
daha az sayıda ve daha az etkin bir rolde olduğu maalesef bir
gerçektir. Oysa kadın çalışanların; ücretlerin yükseltilmesi, iş
güvenliği, mesleki eğitim, eşit işe eşit ücret, kadın ve ana
sağlığının sağlanması, vardiya sorunu, ücretli doğum izni, kreş ve
emzirme odaları gibi sorunları, erkek çalışanlarla beraber
sendikalarda örgütlü mücadele ile çözebilecekleri sorunlardır.
Bugün Türkiye’de üretim ve hizmet sektöründe çalışan 1 milyonun
üzerinde kadın bulunmaktadır. Bunların içinde sendikal örgütlenmede
yer alanların sayısı 300 bin civarındadır. Delege ve yönetici
kadrolarında ise yok denecek kadar azdır (% 1). Bu durumu tersine
çevirmek, yalnızca kadın kotalarıyla, kadınlara yer açmakla ve
yasal düzenlemeler yapmakla mümkün olmayacağına göre, öncelikle
kadınlarımızın eğitim düzeyinin yükseltilmesi ve ekonomik
özgürlüklerini en iyi şekilde elde edebilecek bir noktaya gelmesini
sağlamakla gerçekleşecektir. Bunu sağlamanın yolu da, ekonomik
kalkınmayı sağlamak ve buna paralel olarak da, iktisadi alanda
demokrasiyi gerçekleştirmekle mümkündür. Unutmayınız ki,
kadınlarımızın kaderinin değişmesi, toplumun kaderinin değişmesiyle
orantılıdır. Kadın toplumun değişimi ve geleceğinde en önemli
unsurdur. Kadınların her alanda etkin olması, ülkemizde
demokrasinin, barışın, hoşgörünün, sevginin egemen olması demektir.
Kadınların emek mücadelesinin sembolü olan 8 Mart Dünya Kadınlar
Günü’nün çalışanların sorunlarının çözülmesi konusunda, yeni
mücadelelere hız kazandırmasını diliyorum. Ne olursa olsun, örgütlü
olmak, sosyal alanda örgütlü olabilmek, çalışma hayatında örgütlü
olabilmek, ama hepsinden önemlisi hak arama mücadelesinde örgütlü
olabilmek... Bu vesile ile tekrar 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü
kutlar, hepinize saygılar sunarım.”