Akşam yazarı Oray Eğin'in yazısı Fatma
Sibel Yüksek'in ne kadar haklı olduğunu bir kez daha
ortaya koydu.
ı tarif ediyor Fatma...
Onların bir çok kıblesinin olduğunu, münafıkların günde on kez
kıble değiştirdiğini ama yine de başlarının dönmediğini
anlatıyor:
-Münafıkın kalbiyle dili ayrı şeyler söyler devamlı. Size
gelip, "Ne güzel yazmışsın tebrik ederim. Tam 12'den vurmuşsun
valla!" der, yazıda adı geçene gidip, "Abi okudun mu neler
yazmış senin için öyle..." diye fısıldar."
Oray Eğin, Fatma'nın tarif ettiği
münafıklar sınıfına girmiyor.
O, kulağa fısıldamıyor çünkü; açık açık
münafıklık yapıyor!
Münafık, ara bozanlara denir.
Aslı astarı olmayanı doğruymuş gibi anlatana da münafık
diyebiliriz.
Kulağa fısıldamayan ama, "Namaz kardeşliği"
yazısıyla olmayanı olmuş gibi anlatmaya çalışan Oray
Eğin'in yaptığı tam da böyle bir şey işte!
Gürkan Zengin'de Allah vergisi
bir ses var. Yıllar önce Nahçıvan'da tanıdığımda
kendi halinde başarılı bir muhabirdi. Çalışkan,
girişken ve tuttuğunu koparan bir muhabir.
Gürkan'ın yıldızı
Star'da parladı, o gündür bugündür istikrarlı
bir şekilde işini yapıyor. Şımarmadı, havalara girmedi,
"ben" demedi. Oray Eğin'in de
dediği gibi, mutevazı olması, Zengin'i çok öne
çıkarmadı.
İyi bir eş, iyi bir babadır Gürkan.
Benim tanıdığım Gürkan, riyakar değil!
Koltuk için namaz kılacak kadar alçalmaz.
O yapsa bile Taha Akyol buna izin vermez!
Akyol'u tanımam; ama çocukluğumdan beri yazılarını
okurum. İnançlı ama bağnaz değil.
Eğin'in münafıklık yaptığı kadar, dünya ile ahiret
işlerini birbirine karıştıracak biri hiç değil!
Peki Oray Eğin nereden çıkardı bu "Namaz
kardeşliği"ni?
Ne bileyim!
Münafık işte!