Akşam Gazetesi'nin Manifestosu
Abone olAkşam Gazetesi'nde yaşanan kadro değişikliği, yayın politikasında da değişiklikleri beraberinde getirdi. Akşam, özellikle haftasonu eklerinde köklü değişiklikler yaptı.
Akşam Gazetesi'ndeki değişikliği Oray Eğin,başlıklı yazısıyla
ele aldı.
Ercan Bey'in herkese önerisiydi: 'Bebeğim, adamlardan daha iyi
bilecek haliniz yok, aynen alın kullanın.' Türk Basınının üzerine
inşa edildiği yazılı olmayan kanunlardan biridir işte. Yurtdışından
alın, aynen kopyalayın. Ercan Bey'i de anlıyorum. 'Melekleri'nin
pek çoğunun orijinal fikir bulmak adına yaptıkları öylesine
dramatik sonuçlar doğuruyordu ki, aynen kopyalamak hiç değilse son
güne kadar özenle koruduğu kendi 'mükemmelliyetçiliğini' sağlama
almak için bir önlemdi.
Bugün size bir itirafta bulunmak istiyorum, pek çoğunuz zaten
farkındasınız: Bu gazeteyi yeniden inşa ediyoruz. Ve zannedersem en
radikal değişikliği de, en hızlı şekilde haftaiçi ve haftasonu
eklerinden başlattık. Tirajımız da artıyor; bu iyi bir yolda
olduğumuzun göstergesi...
Gazetenin ekleri gündemin tek düzeliğinden sıkılan ve sayıları hiç
de az olmayan pek çok kişi için bir vahadır.
Akşam'ın da haftasonu ve haftaiçi eklerinin okur tarafından aynı
karşılığı bulmaya başladığını duyuyorum, çok mutlu oluyorum.
O yüzden, bu manifestoyu yazmak zorundayım: Ne yaptığımızı, ne
yapacağımızı net bir şekilde ortaya koyabilmek için.
İlk işimiz, elimize alır almaz haftaiçi eklerinde sarsıcı
değişiklikler yapmak oldu. İnsanların haftaiçleri kafasının
çalışmadığını düşünen, kadınların magazin ve makyajdan başka şeyden
anlamadığı iddiasındaki seksist Günaydın ve Kelebek'ten farklı bir
kulvara çekelim istedik.
Hayatın her alanından beslenen, entelektüel, magazinden korkmayan,
utanmayan, ikiyüzlülük yapmayan, Batı'ya dönük, damarlarından
sinema ve müzik kanı yoğunlukla akan, dünya vatandaşı, evrensel,
estetik, özgürlükçü ekler yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.
Sokaktan kopmadan, duvarların arkasında tutsak olmadan devam
edeceğiz: Daha cesur, daha deli, daha çarpıcı olmaya.
Biz insanların haftaiçinde de kafasının çalıştığını düşünüyoruz.
İşleyişimizde de haftaiçi-haftasonu ekleri arasında ağırlık ya da
önem farklılığı yok.
Ve başkalarından da hızla farklılaşmaya başladık. Bir kere,
herkesten her zaman bir adım önde olmamızı sağlayacak bir artımız
var: Recai Seyrek'in görsel zekasına Türk Basını'nda hiç kimsenin
yetişemeyeceği kapaklarımızdan belli herhalde.
Basında Hürriyet'in ekleriyle ilgili bir inanış vardır: Herkesten
iyi olduklarına dair. Elbette çok dinamik işler yapıyorlar.
Özellikle de Ayşe Arman'ın çalıştığı haftalarda. Ama her koşul ve
şartta Hürriyet'in dokunulmazlığının da artık bir mitos olduğunu
kabul etmememiz gerekiyor - çok alışık olduğumuz için bize 'en iyi'
görünüyor.
Sabah'ın Balçiçek Pamir ilavelerinde, yöneticisinin kafa
karışıklığının dağınıklığını görmemek mümkün mü? Neyin nerede
başladığı, ne yapılmak istendiği belli değil: Charles Aznavour'u
Yahudi yapan mantık, eklerin geneline hakim işte.
Milliyet'in eklerinde Deniz Alphan'ın zarafeti ve 'vizyonu' çoğu
zaman Mehmet Y. Yılmaz'ın içeriden ve dışarıdan kontenjanlarına
takılıyormuş gibi bir his var: Yayın yönetmeninin arkadaşlarıyla
röportaj yapmalar, onun yakınlarını öne çıkarmaya mecbur
bırakılmanın sonu hiç gelmeyecek mi? Bir gün bu upuzun listeyi
açıklayacağım!
Vatan'da ise kırmızı dergisinin kapanması bana düpedüz acı verdi.
Ben oradayken de, şimdi de kırmızı'nın çıkacağı gün
heyecanlanıyordum.
Ekler konusunda herhalde en istikrarlı gazete Radikal. Kendi
kitlesine hitap eden tek ikinci gazeteye sahip. Tuğrul Eryılmaz'ın
cesaretinin yansıdığı Radikal İki başkalarına benzememekte kararlı;
gerekli bir platform. Cumartesi ekinde de Elçin Yahşi'nin yaşam
gustosunu görmemek mümkün mü?
İşte, ey okur, böyle bir dönemde karşınızdayız. Bize inanın, takip
edin, bizimle konuşun, gerekirse kavga edin, kızın, bağırın,
hatalarımızı, günahlarımızı yüzümüze vurun.
İletişim de bu değil midir?
YAZI:Oray Eğin