Akreditasyon iptali yargıda
Abone olTürkiye Gazeteciler Sendikası, Başbakanlığın akreditasyon işleminin yürütmesinin durdurulması ve iptali için dava açtı.
Dava dilekçesinde uygulamanın, "sansür, halkın haber alma
özgürlüğünün engellenmesi sonucunu ortaya çıkaracak nitelikte bir
idari işlem" ve "gazeteciler üzerinde çok açık bir tehdit" olduğu
ifade edilerek, akreditasyon uygulamasının, Anayasa, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi ve AB müktesebatına aykırı olduğu
belirtildi.
TGS ve Özer adına Avukat Meliha Selvi, Ankara İdare Mahkemesi'nde
Başbakanlığın uygulamasının iptali için dava açtı. Dava açılmasının
ardından mahkeme önünde açıklama yapan Özer, gazetecilerin yoğun
katılımına teşekkür ederek, "Bunu meslek dayanışması açısından
önemsiyorum" dedi. Başbakanlığın, kendisiyle birlikte 7 gazetecinin
akreditasyonunu yenilemediğini kaydeden Özer, "Üstelik de çok keyfi
bir biçimde, aslında sansür niteliğinde bir engelleme" dedi.
TGS Ankara Şubesi Başkanı Turgut Dedeoğlu da akreditasyon konusunun
Türkiye’de hala bir sorun olarak gündemde olduğunu belirterek,
“Bizler sorunun çözümünü beklerken, yeniden, keyfi
değerlendirmelerle karşılaşıyoruz" dedi.
Akreditasyon iptallerinin sadece gazetecileri mesleklerini
yapmaktan alıkoymadığını, aynı zamanda halkın bilgilenme hakkını da
yok saydığını kaydeden Dedeoğlu, “Asker, akreditasyon yoluyla
birilerini karargah dışında bırakıyor, Başbakanlık, kurallara
uymadı diye akreditasyon iptal ediyor” diye konuştu.
Dedeoğlu, siyasilerin de, asker-sivil bürokrasinin de, medyanın
halk adına bekçilik yaptığının unutmaması gerektiğini ifade ederek,
“Yalan, yanlış, abartılı habercilik anlayışına verilecek en etkili
cevabın bu tür haberleri yapanları tehditle, baskıyla,
sansürleyerek, boykot çağrıları yaparak, akreditasyon uygulayarak
sindirip, yok etmek değildir. O yayınlara en etkili cevabı
yalandan, dolandan, abartıdan hoşlanmayan gazeteciler ve gazeteler
verecektir" diye konuştu.
-GAZETECİLER ÜZERİNDE AÇIK BİR TEHDİT-
Avukat Selvi tarafından duruşma istemli olarak açılan davanın
dilekçesinde ise Başbakanlığın belirlediği bütün şartları
taşımasına, 11 yıllık sarı basın kartı sahibi ve 8 yılı aşkın
süredir Başbakanlık Muhabiri olmasına rağmen Sultan Özer'in
Başbakanlığa giriş kartının iptal edildiği hatırlatılarak,
uygulamada keyfiyet olduğu kaydedildi.
Özer'in ve gazetesinin Başbakanlığa yaptıkları, iptal işleminin
ortadan kaldırılmasına ilişkin başvuruların da yanıtsız bırakıldığı
ve "hatadan dönülmediği" de kaydedilen dava dilekçesinde,
akreditasyon iptaline ilişkin "gazetecilerin kişilikleri ile
ilgili" açıklamasının da "gazetecilerin meslek yaşamlarının
bitirilmesi anlamına geldiği" dile getirildi.
Dilekçede, uygulamanın, "sansür, halkın haber alma özgürlüğünün
engellenmesi sonucunu ortaya çıkaracak nitelikte bir idari işlem"
ve "gazeteciler üzerinde çok açık bir tehdit" olduğu ifade edilerek
dilekçede akreditasyon uygulamasının, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi ve AB müktesebatına aykırı olduğu da vurgulandı.