Grup toplantısında AKP’nin “demokrasiye olan aşkından” dem vuran
başbakanın, TÜSİAD’ın yeni düzenlenen eğitim sistemine yaptığı
eleştiriye “Sen kendi işine bak” diye cevap
vermesi son derece manidardı!
Başbakanın, demokrasi dendiğinde, aklına kendine biat
edilmesinden başka bir şey gelmediğine artık eminim.
Öyle olmasaydı kendisi gibi düşünmeyen insanların fikrine en
azından saygı duyar, kendininkilere uymayan fikirlere karşı bu
kadar sert konuşmazdı.
Üstelik konu son derece önemli, bir toplumu ayakta tutabilecek
tek güç; eğitim…
Şart yani!
Onsuz ileri gidilemeyeceği gibi olduğunuz yerinizde saymanız
bile mümkün değil!
Sadece olmaması değildir sorun, yanlış uygulanırsa da geri geri
gider en sonunda bir yerde yıkılıp kalırsınız.
Böylesine önemli bir konuda bir sivil toplum örgütünün konuyla
ilgili görüş bildirmesinden daha normal bir durum olmasa gerek.
Fakat başbakanın içinden geldiği kültür buna olanak vermiyor,
eleştiriye, karşı fikre son derece tahammülsüz.
CHP grup toplantısında Kılıçdaroğlu da haklı olarak seslendi
başbakana; onun hoşuna gitmeyen yazılar yazan gazetecilerin başına
geleni anlatmak için “Bütün medya sana alkış tutuyor, izin ver de
birkaçı da seni eleştirsin!”
Hakikaten…
Sivil toplum kuruluşları açıklama yapmasın, muhalefet partileri
muhalefet etmesin, köşe yazarları eleştirel yazılar yazmasın,
gazeteler AKP aleyhine manşet atmasın, hükümetin yaptığı hiçbir
yanlış dillendirilmesin, karikatürlerde başbakan çizilmesin…
E o zaman…
AKP’nin yaptığı her şey alkışlansın, herkes AKP’yi sevsin, hatta
AKP’yi sevmeyen ölsün!
Ha bir de; Türk Dil Kurumu'na talepte bulunalım, demokrasinin
kelime manasını değiştirsin!
twitter.com/nsrnylmz