AKPye oy veren Ergenekoncu!
Abone olO seçimlerde oyunu Ak Parti'ye vermiş. Hatta ailesine de bu konuda telkinde bulunmuş. Ama şimdi Hükümeti yıkmakla suçlanıyor. Bakın kim?
''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından Sami
Hoştan, savunmasında hakkındaki suçlamaları reddetti. Hoştan,
hakkındaki suçlamalara ilişkin, ''Hükümeti yıkmak mı?...
Sevmeyebilirim ama oyumu Erdoğan'a verdim. Ailemdekilere de
Erdoğan'a verdirttim'' diye konuştu.
ERGENEKON DİYE BİR ÖRGÜT DUYMADIM
Duruşmada savunması alınan Sami Hoştan, polisler tarafından
gözaltına alınana kadar ''Ergenekon'' diye bir örgütün ismini hiç
duymadığını iddia etti.
Beşiktaş'taki adliyede, sorgu hakimliğinde ifadesi alınırken, şu an
mahkeme heyetinde de bulunan üye hakimin, ''JİTEM diye
birileriyle eroin işi yaptığını'' iddia ettiğini belirten
Hoştan, şöyle devam etti:
SUÇ ORTAĞIM JİTEM'İ GETİRSİNLER
''Ben de ne olduğunu bilmediğim JİTEM'in askeri bir birim
olduğunu orada kendisinden öğrendim. JİTEM diye bir şahıs veya
kuruluşun varlığından hala haberim yok. O nedenle burada birkaç kez
sordum. Savcı ile beni sorgulayan heyetin üyesi, bu JİTEM'i biliyor
ki soruyorlar. İddianameye de yazdılar. Ben de ısrar ediyorum, suç
ortağım olan JİTEM'i getirsinler artık buraya. Ya da açıklasınlar,
kim bunlar... Ama hiç ses çıkmadı. Yoksa hayali suç ortağım mı var?
Ben kimlerle beraber bu işi yapmışım, çıkarsınlar huzurumuza.''
EROİNLER BOMBALARLA İMHA MI EDİLDİ?
İddianamede kendisine ait olduğu belirtilen eroinin de ortada
bulunmadığını ifade eden Hoştan, ''Ümraniye'deki görünmeyen
bombalar var ya... Onlarla beraber imha edilmesin sakın''
diye konuştu.
Hoştan, Tuncay Güney'i kastederek, ''İnşallah savcılar şu karanlık
ve kirli adamdan ve de onun iftiralarından temizlerler iddianame de
dedikleri eserlerini'' şeklinde konuştu.
HABLEMİTOĞLU'NU ÖLDÜRMEDİM
Hoştan, haksız, çirkin ve iğrenç iftiralarla suçlandıklarını
savunarak, bir gizli tanığın beyanına göre de Necip
Hablemitoğlu'nun öldürülmesi için İbrahim Çiftçi'ye 2 milyon dolar
verdiği iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu söyledi.
Hablemitoğlu'nu tanımadığını belirten Hoştan, söz konusu olay
sırasında Eskişehir Cezaevinde bulunduğunu kaydetti.
İBRAHİM ÇİFTÇİ'NİN ÖLDÜRÜLMESİ
Hoştan, ''yakın arkadaşı ve aile dostu olan İbrahim Çiftçi'nin
öldürülmesiyle de kendisinin ilişkilendirilmek istendiğini'' dile
getirerek, yine bir gizli tanığın beyanına göre Çiftçi'ye 1 milyon
dolar borcu olduğu ve 100 bin YTL'lik taksitler halinde kredi
kartıyla ödeme yaptığından dolayı Çiftçi'ye husumet beslediği
iddialarının da doğru olmadığını söyledi.
BEN ONLARIN AMCASIYIM
Çiftçi'nin cenazesine katıldığını dile getiren Hoştan,
''Faili belli bu olayda bile Savcı Zekeriya Öz, aklınca
beni sözde Ergenekon trenine bindirmek için, benim
üzerimden kimsenin görmediği sır olup kaybolan uydurma Ümraniye
bombalarıyla Çiftçi'ye yapılmış saldırı arasında irtibat kurmak
istedi. Bombaların benzer olduğu belirtildi. Bombaların benzeri
olur mu? Çiftçi'nin ailesi beni tanıdığı için bu işlere güldü.
'Sami amca bizim amcamızdır' dediler'' diye konuştu.
AİLECEK BÜYÜK YARA ALDIK
Hoştan, gazeteci Şamil Tayyar'ın Ergenekon ile ilgili yazdığı
kitabı da göstererek, iddianame daha ortada yokken içeriğindeki
bazı şeylerin bu kitapta da yer aldığını söyledi.
Hoştan, ''JİTEM nerede, eroin nerede demek istememin nedeni, çünkü
kızlarımın canını acıtıyor. Ya aklanacağız ya da suç yapmışsak
millet adına en büyük cezayı verin. Biz ailece büyük yara aldık''
dedi.
VELİ KÜÇÜK İLE İLİŞKİSİ-
Savunmasında, tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile
ilişkisine de açıklık getirmek istediğini belirten Hoştan, 1979 ile
1994 yılları arasında Hollanda'da ticaretle uğraştığını, 6 ayrı
restoranı, tekstil işleri olduğunu ve bir de gazinosu bulunduğunu
söyledi.
Hoştan, hatırladığı kadarıyla 1983 veya 1984'te tatil amacıyla
İstanbul'a gelip, arkadaşı Mustafa Bilgin ile Edirne'ye
gittiklerinde, lokantada akşam yemeği yerken o zaman Edirne
Jandarma Alay Komutanı olan Veli Küçük'ün yanlarına gelip Bilgin'e
sarılarak, ''hoş geldiniz'' dediğini ifade etti.
CENAZEDE KARŞILAŞTIK
Bilgin ile Küçük'ün yakın arkadaş olduklarını dile getiren
Hoştan, 3 yıl sonra yeniden İstanbul'a geldiğinde, arkadaşı Enver
Yaylacı'nın eczanesinde Mustafa Bilgin ve Veli Küçük ile
karşılaştığını kaydetti.
Hoştan, yıllar sonra bir sohbette Küçük'ün Kocaeli Jandarma
Komutanı olduğunu öğrenmesi üzerine, telefonla aradıktan sonra
Ankara'ya geçerken Kocaeli'nde Küçük'e uğradığını ve yarım saat
görüştüklerini belirtti.
Bunun ardından uzun yıllar Küçük ile yüz yüze görüşmediklerini,
ancak bayram ve terfi gibi özel günlerde telefonla, telgrafla
kendisini kutladığını dile getiren Hoştan, ''Susurluk kazası''
oluncaya kadar da Küçük ile görüşmediklerini anlattı.
''SUSURLUK KAZASINDAN KISA SÜRE SONRA HABERİM
OLDU''-
Hoştan, ''Susurluk kazası'' olayından, kısa süre sonra kendisinin
de haberi olduğunu ifade ederek, ''Sedat Bucak benim yakın
dostumdur. Onunla yaptığımız sohbetlerde Veli Küçük paşanın yakın
arkadaşı olduğunu söylerdi. Bucak'ın kazada yaralandığını duyunca
acil yardım sağlamak için aklıma ilk gelen kişi Küçük paşam
oldu. Hemen telefonla kazayı kendisine bildirdim. Bu
görüşmeden sonra da Veli paşayı uzun bir süre görmedim'' şeklinde
konuştu.
Veli Küçük'ün emekli olduktan sonra güvenlik şirketi açtığını
duyunca ''hayırlı olsun'' ziyaretine gittiğini dile getiren Hoştan,
bundan sonra da bir daha yüz yüze görüşmediklerini kaydetti.
KUMAR BAĞIMLISIYIM
Küçük ile yaptığı son telefon konuşmalarında, ''Paşam, ne iş
yapsam kaybediyorum'' dediğini söyleyen Hoştan, şöyle devam
etti:
''Ben kumar oynarım ve bağımlılığım var. Konuşmamda, 'Paşam, çok
para kaybettim' diyerek, kayıplarımı anlattım. O da beni, 'kendini
üzme, sağlığına dikkat et' diyerek, dostça teselli etti. 'Ben köye
gidiyorum, seni ararım' dedi. Zaten kendisiyle yaklaşık 2 yıldır
yüz yüze görüşmemiştik. 25 yıllık tanışmamızda 5 veya 6 kez bir
araya gelmişizdir. Keşke daha fazla gelseydik. Benim Veli paşa ile
tanışıklığım konusunda söyleyeceklerim bundan ibarettir. Aksini
söyleyen veya iddia edeni burada ispata davet ediyorum.''
Hoştan, bu davada sadece Veli Küçük'ü tanıdığını, diğer sanıklarla
kendisini tanıştıranın da yargılandığı dava nedeniyle savcı
Zekeriya Öz olduğunu anlattı.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Hoştan, 11 aydır cezaevinde
bulunduğunu, haksız ve hukuk dışı suçlamalarla ağır şekilde mağdur
edildiğini savundu.
ÇATLI'YI, ÇATLI OLARAK İLK TANIYAN
KİŞİYİM-
Avrupa'da 28 yıl yaşadığını, Türkiye'de herkesin ''Mehmet
Özbay'' olarak tanıdığı Abdullah Çatlı'yı, Çatlı olarak ilk tanıyan
kişinin kendisi olduğunu ifade eden Hoştan, Susurluk olayından 16
ay sonra savcılığa giderek teslim olduğunu
söyledi.
Hoştan, Susurluk'tan sonra çeşitli yürüyüşler düzenlendiğini
hatırlatarak, balıkçıya giderken 'Susma sustukça sıra sana
gelecek'' şeklinde slogan atılan bir protesto yürüyüşüne de
katılarak, grubun içinden geçtiğini söyledi.
Terör örgütü sanığı olarak mahkemede bulunmasının canını yaktığını
ifade eden Hoştan, ''Veli Paşa ile irtibatlandırmak için
Susurluk'tan bir renk lazımdı. Ben de geçer ayak müsait bir
renktim'' dedi.
OYUMU ERDOĞAN'A VERDİM
Hoştan, Mehmet Eymür'ün Çatlı ile görüştüğünü ve Tarık Ümit
olayını sorduğunu ifade ederek, ''Bizim ne alakamız var Tarık Ümit
ile'' dedi.
Sami Hoştan, hakkındaki suçlamalara ilişkin, ''Hükümeti yıkmak...
Sevmeyebilirim. Oyumu Erdoğan'a verdim. Ailemdekilere de Erdoğan'a
verdirttim'' diye konuştu.