Sabah bir dostuma gittim kahve
içmeye.
Dostum, Suudi Arabistan’da,
ardında Mısır’da, İslam Bilimleri konusunda eğitim
görmüş, mütedeyyin, yaşı da fazla olmayan, başarılı bir İş
Adamı aynı zamanda.
Hem İktidar ile hem de
İktidar’a yakın çevrelerle yakın ilişkide olan
biri.
Babamı kaybettiğimin ertesi günü
Mekke’den aramıştı beni. Öğrenmiş, taziye
dileklerini iletti. Ardından da babam için niyetlenip tavaf
yaptığını, dua ettiğini söyledi.
Bugün teşekkür etmek için gitmiştim.
Ölümden, ahretten konuştuk bir süre.
Fakat kaçınılmaz son orada da bekliyordu beni.
Konu, döndü dolaştı, yine siyasete geldi.
Yaklaşan seçimlerde
Türkiye’nin farklı bir cephesindeki insanların
nabzını tutmak açısından, bugünkü sohbet, bana da faydalı oldu
aslında.
Kendisinin AKP’ye oy
kullandığını, her türlü desteği vermekten geri kalmadığını da beyan
etmekten imtina etmeyen bir adamın ağzından duyduklarım ilginizi
çeker diye düşündüm.
Konu Ergenekon ve
darbe olunca, kendisine sordum.
- “Sen bu içeri alınan adamların
darbeci olduğuna inanıyor musun?”dedim.
Konu hakkında çok bilgisi olmadığını ama bazı
olaylara şüpheyle yaklaştığını ifade etti dostum.
Esas “Biz post- modern darbe
yaptık” diyenler, İktidar ile kol kola
dolaşırken, darbe planladığı, düşündüğü söylenenlerin içeri
atılmasını nasıl değerlendirdiğini sorduğumda ise, verdiği cevap,
benim kadar sizin de ilginizi çekecektir.
- Bizim camiada da bu konuda artık
şüpheler daha belirgin hale geldi. 28 Şubat Darbecileri dolaşırken,
konuyla ilgisi olsun olmasın her gün birilerinin içeriye atılması
manidar.
Sonra bana bir takım gözlemlerini, fikirlerini
daha aktardı. Sizinle onları da paylaşmak istiyorum.
“Bu camiaya ilk zararı İrancı tutumları ile
Fehmi Koru ve Abdurrahman Dilipak
gibi isimler verdi.
Ondan sonra bu kesime vurulan en büyük
darbe de 28 Şubat’tır. 28 Şubat bu camiayı düşünsel bazda
deformasyona uğrattı.
Parası olan mütedeyyin adamların ikinci,
üçüncü evlilikler yapması, hep bu dönemden sonraya
rastlar.
Başını kapatan kızlarımızın büyük bir kısmı
İslamı yaşamaktan uzak. Namaza bile durmayanların sayıları hayli
fazla aralarında.
Havalimanından Eminönü’ne giden sahil
yolunda günün herhangi bir saatinde geçerken banklarda oturup
öpüşüp koklaşan gençlerin yarısı başı açık kızlar
ise, diğer yarısı başı kapalı kızlarımız.
Ben başımı çevirip sağ tarafa bakmaya
utanıyorum oradan geçerken.
Ahlaken çöküntü yaşıyor bu çocuklar çok
hızlı olarak.
Bütün bunların altında yatan sebep 28 Şubat
sürecinde yaşananlardır.”
Mehmet Haberal’ı,
Engin Alan’ı ‘Darbeci’ suçlaması
ile içeri atan ama 28 Şubat Darbecileri’ne
meşruiyet kazandıran zihniyetin samimi olmadığı, artık
AKP’ye oy atanlarca da biliniyor olması, beni
sevindirdi.
Bunların tamamı, bir takım çevrelerin intikam
almasına yönelik olsa bile, büyük bir kısmı, muhalefetin
susturulmasına yönelik eylemler.
Daha bu yazıyı yazarken bile Trakya’da
AKP’li olmayan iki vilayetin belediyesine polis baskını
yapıldığı haberi geçti televizyon haberlerinde.
Seçime doğru baskılar daha yoğunlaşacak
anlaşılan.
Zulmeden, mutlaka zulüm görür.
Bu sözün hatırlanmasında fayda var.
Seçim sonuçlarına ait oranlar konusunda
konuştuklarımız, kamuoyunda artık çokça karşılaşılan
sonuçların maniple edildiği kanaatimin, karşı
gurupta da var olduğunu gösterdi bana.