AKP'nin Sezer'i indirme planı
Abone olHükümetle Cumhurbaşkanı arasında sık sık yaşanan görüş ayrılıklarına YÖK Yasası'nın iadesi eklenince, AK Parti de çözümü Sezer'i indirme planında buldu.
Birgün Gazetesi'nden Sedat Bozkurt'un haberine göre, YÖK
Yasası'nın 18 sayfalık vetosu son damla oldu, AKP kafayı Sezer'e
fena taktı… Yeni plana göre, Sezer'i Meclis denetleyecek, gerekirse
indirecek
CUMHURBAŞKANI İÇİN GENSORU SİSTEMİ
AKP, Cumhurbaşkanını Meclis denetimine açmak istiyor. Yani
Cumhurbaşkanını seçen Meclis, onu denetleyebilecek, gerekirse
görevden alabilecek.
AKP, Sezer'i "denetim" yoluyla indirebilmek için koz olarak Meclis
Başkanlığı'nı kullanacak. Aynı denetim mekanizması, devlet
protokolünün 1 numarası olan Meclis başkanlığı için de
getirilecek.
AKP, Cumhurbaşkanlarının sadece "vatana ihanet" iddiasıyla
milletvekili tam sayısının 4'de 3'ü tarafından suçlanabilmesine
itiraz ediyor. Planın merkezini de bu oluşturuyor,
"Cumhurbaşkanları başka bir suç işlemezler mi?"
Aynı biçimde, Meclis Başkanı da 2 yıllığına seçiliyor ve görev
süresi bitene kadar onunla ilgili hiçbir işlem yapılamıyor. Ya
tarafsızlığını kaybederse ve meclisi yönetemeyecek hale gelirse ve
istifaya yanaşmazsa ne olacak? İşte AKP'nin her iki makam için de
kullanacağı argümanlar.
Meclis Başkanlığı için araştırmayı yapan isim Bülent Arınç. Kendi
makamını tartışmaya açıyor. Bu yöntemi Cumhurbaşkanlığına taşıyan
ise AKP yönetimi.
AKP yönetiminin en önemli açmazı, söz konusu Anayasa
değişikliklerinin yeterli sayıyı bulamaması ve konunun referanduma
gitmesi. AKP'lilerin referandum konusunda kafaları karışık. Çünkü
oylanacak olan herhangi bir değişiklik değil, Sezer.
YÖK Yasası'nın 18 sayfalık gerekçe ile veto edilmesi AKP kanadında
"uyutulan" bir sorunu gündeme getirdi: Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer. Sezer ile AKP'nin sorunu YÖK yasası ile sınırlı değil, çünkü
YÖK Yasası Sezer'in ilk veto ettiği yasa değil. Atamalar, belki de
veto edilen yasalardan daha büyük sorun hükümet ile köşk arasında.
Ve bu sorunun hem Cumhurbaşkanının hem de Meclis'in yenileneceği
tarih olan 2007'ye kadar beklemeyeceği artık AKP'nin içinde yoğun
bir biçimde konuşuluyor.
Peki ne yapılacak? Hükümetin önünde bulunan 40 maddelik yeni
Anayasa değişiklik paketinde Cumhurbaşkanı Sezer'in hem görev
süresinin hem de yetkisinin azaltılması yer alıyor. Hatta bu
düzenleme, Sezer'in Anayasa Mahkemesi Başkanı sıfatıyla yaptığı
açıklamalarla gerekçelendiriliyor. Ama bir türlü gündeme alınmıyor.
Alınmamasının nedeni AKP'nin Meclis'teki çoğunluğu yeterli bile
olsa, bir kaza sonucu ortaya çıkacak referandum tehlikesi.
Şimdi AKP'nin önüne yeni bir seçenek geliyor, Meclis denetimi.
Cumhurbaşkanı'nı seçen Meclis'in onu denetlemesi, gerekmesi halinde
görevine son vermesi tasarlanıyor. Çünkü mevcut Anayasa'ya göre
Cumhurbaşkanı sadece "Vatana ihanet" suçu nedeniyle, Meclis üye tam
sayısının 4'de 3'ü tarafından suçlu bulunabiliyor. Peki
Cumhurbaşkanları "vatana ihanet" dışında bir suç işlemezler mi?
İşte AKP'nin üzerinde durduğu soru bu.
Bu yöntemi geliştiren isim ise hayli dikkat çekici; Bülent Arınç.
Ama burada ilginç olan Arınç'ın bu sistemi kendi makamı için
öngörmüş olması. Yani Arınç, Başkan seçildikten sonra, Meclis
Başkanları'nın nasıl yargılanacağını merak etmiş ve araştırmış.
Ortaya ciddi bir sorun çıkmış, Meclis Başkanlarının nasıl
yargılanacağı, daha doğrusu nasıl iki yıllık seçilme süresi
bitmeden nasıl görevden alınabileceği bilinmiyor. Bu konuda Meclis
Başkanları da "milletvekili" muamelesi mi görecekler?
Tarafsızlığını kaybetmiş bir başkan, görevinden istifa da etmezse
Meclis'i nasıl yönetecek?
Bunun bir örneği Mustafa Kalemli döneminde Genel Kurul inşaatı
nedeniyle ortaya çıkan yolsuzluk iddiaları.Bu süreçte Kalemli
görevinin başındaydı, bürokratları yargılanıyordu.
Arınç bu konuyu detaylı bir biçimde araştırıyor. Arınç'ın Meclis
özelinde yaptırdığı araştırmanın Cumhurbaşkanı boyutu üzerinde de
çalışması bir başka merkezde AKP içinde yapılıyor.
AKP'nin böyle bir Anayasa değişikliği konusundaki tek sıkıntısı
ise, biraz önce de bahsettiğimiz referandum açmazı. Meclis'te
değişiklik, şöyle ya da böyle bir nedenle üye tam sayısının 3'te
2'sinin altında çıkarsa Cumhurbaşkanının değişikliği referanduma
götürme yetkisi doğuyor. AKP'lilerin kafası burada karışık.
Gidilsin diyenler var, gidilmesin diyenler de.
Aslında AKP, yerel seçimlerde aldığı yüzde 42'lik oy oranının
ardından herhangi bir referanduma güle oynaya gitme eğiliminde.
Ama, Sezer için gidilecek bir referandum her şeyden önce "herhangi
bir referandum" olmayacak. Örneğin, 2 B olarak adlandırılan, orman
vasfını kaybeden arazilerin kullanıcılarına satılması da dahil pek
çok konuyu AKP gönül rahatlığıyla referanduma götürebilir. Belki
referandumdan zaferle de çıkabilir.
Ancak referandumun konusu Sezer olursa, kimse tartışmayı, bir
anlamda "bürokratik" bir kurum haline gelen Cumhurbaşkanlığı
Kurumu'nun siyasi yapısı için yapılacak bir düzenleme olarak
algılamaz. Çünkü her şeye rağmen, muhalefetsiz bir siyasal ortamın,
belki de muhalif tek unsuru, her türlü eleştiriye açık olmasına
karşın Sezer. Ve böyle bir referandumda AKP'yi yüzde 20'lerin
altına çekecek tek güç de onda gözüküyor.