AKPMde ilk Türk başkan
Abone olAvrupa Konseyi Meclis Başkanı ilk kez bir Türk olacak. Koltuğa oturacak Çavuşoğlu ikinci gün Ayalon'u ağırlayacak.
Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER
ANKARA- Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM)
başkanlığını 25 Ocak’ta ilk kez bir Türk ve Müslüman parlamenter
üstlenecek. AKPM Türkiye Delegasyonu Başkanı AK Parti Antalya
Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, Demokrat Grubun adayı olarak bir
hafta sonra AKPM başkanlığını devralıyor. Bugüne kadar bir Türk’ün
geldiği en üst düzey görevi üstlenecek olan Çavuşoğlu; kaderin
cilvesi o ki başkanlık koltuğuna oturduktan bir gün sonra “alçak
koltuk” krizinin mimarı İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny
Ayalon’ı ağırlayacak.
25 Ocak’ta yapılacak seçimden sonra göreve başlayacak olan
Çavuşoğlu hummalı bir çalışmanın içinde görevi devralacağı güne
hazırlanıyor. Oturacağı başkanlık koltuğunu Türkiye’nin son
yıllardaki ekonomik, siyasi açıdan güçlenmesi ile demokrasi ve
insan hakları alanındaki gelişmelere bağlayan Çavuşoğlu, “Bunlar
olmasaydı, bırakın başkan olmayı komisyon başkanlığı vermezlerdi”
dedi.
İYİ AĞIRLAYACAĞIZ
Pazartesi günü yoğun bir programın kendisini beklediğini belirterek
ilk yapacağı işleri sıralayan Çavuşoğlu, gülümseyerek bunlardan
birinin de Ayalon’la görüşme olacağını söyledi. Ayalon’un Türk
Büyükelçisine yaptığını saygısızlık olarak niteleyen Çavuşoğlu “Biz
ise onu Avrupa Komisyonu olarak en iyi şekilde ağırlayacağız”
dedi.
Göreve başlamasına sayılı günler kala ilk röportajını
İNTERNETHABER’e veren Çavuşoğlu’nun sorularımıza
yanıtları:
Seçimin üzerinden 4 ay geçti. Göreviniz için geri sayım başladı.
Böyle bir görevi yürütecek olmayı nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Eskiden böyle üst düzey görevler
hayal bile edilemezdi. Şimdi ise Türkiye alışıyor böyle şeylere.
Güvenlik Konseyi üyeliği, İslam Konferansı Örgütünde Genel
Sekreterlik… Türkiye girdiği her seçimde kazanıyor. Bunlar çok
önemli gelişmeler. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi
Başkanlığına seçilmemiz ise Sayın Cumhurbaşkanının tabiri ile bütün
bunların taçlandırılması oldu. Bir Türk’ün geldiği en üst düzey
görev olacak bu. 60 yıldır kurucusu olduğumuz ve 2004
yılına kadar ikinci sınıf ülke konumunda bulunduğumuz bir
parlamentoya Türk başkan seçilmek gurur verici.
Bir sürpriz olabilir mi?
Benden başka aday yok.
Çok ciddi bir destek var. 5 parti grubunun liderlerinin “Adayımız”
diye imzası var. Sürpriz beklemiyoruz. Rusya’dan Azerbaycan’a,
Almanya’dan Fransa’ya pek çok ülkeden destek. Üstelik kimi bizi
AB’de zorlayan ülkelerin milletvekilleri.
TÜRKİYE HANGİ TEKELİ KIRDI?
ÇAVUŞOĞLU İLK GÜNLERDE KİMLERİ AĞIRLAYACAK?
Türk başkan olmanın önemi nedir?
Hızla 25
Ocak’taki çalışmalara hazırlanıyoruz. Çok yoğun bir gündem bizi
bekliyor. Teşekkür konuşmamda bu göreve gelmeme destek veren
herkese teşekkür edeceğim. Parlamenterler Meclisi’nin daha iyi
noktaya gelmesi için neler yapılması gerektiğini anlatacağım.
İlk defa bir Türk ve Müslümanın orada olmasının önemini
vurgulayacağım. 60 yılda burada 8 ülke dışında ilk kez bir başka
ülkeden başkan çıktı. Bu başkanlık o nedenle Trükler kadar Çekler
için de, Slovaklar için de, Ruslar için de önemli. Başkanlık ilk
defa 8 batı Avrupa ülkesi tekelinden çıkıyor.
Göreve başladıktan sonra programınızda neler
görünüyor?
Yoğun bir program bizi bekliyor. Görevi
devraldıktan sonra İsviçre Dışişleri Bakanı gelecek. Onunla
görüşeceğiz, öğle yemeğimiz var. Ertesi gün Yunanistan Başbakanı
Papandreu’yu ağırlayacağız. Ondan sonra da İsrail Dışişleri
Bakan Yardımcısı Danny Ayalon ile Filistin Dışişleri Bakanını
ağırlayacağız. Ortadoğu raporu görüşülecek. Bu raporlar görüşülünce
o ülkelerden temsilciler de katılıyor. Konuşup düşüncelerini
anlatacak. Salı günü sanırım öğlen yemekte de beraber
olacağız.
İlginç bir tesadüf. Sayın Ayalon’u nasıl
ağırlayacaksınız?
Tabi Ayalon’la yapılan görüşme kurumsal bir görüşme olacak. Biz de
onu en iyi şekilde ağırlayacağız. Avrupa Konseyi protokol
anlayışında onun yaptığı gibi saygısızlık yok.
Hayat güzel tesadüflerle dolu. Türkiye’nin denetimden çıkmasına
neden olan raporu veren Hristiyan demokratların başkanına onur
ödülünü de biz vermiş olacağız.
2 yıllık bir görev süreniz var. Bu süreçte neler
planlıyorsunuz?
Hangi ülkeleri ziyaret edeceğimizi
belirlemeye çalışıyoruz. Üye olan olmayan ülkelere de gideceğiz.
Parlamenter Meclise davet edeceklerimiz olacak. ABD başkanı veya
Clinton’ı düşünüyoruz. Mevcut sorunlarımız var. Kıbrıs, Gürcistan
Rusya-Ukaryna, Belarus, Azerbaycan-Ermenistan. Bunların çözümü için
destek çalışması yapacağız. Avrupa Konseyi kurumları arasında
diyalog sorunları var. Bunları güçlendirmek gerekiyor.
AİHM de Konsey’e bağlı. Ama Türkiye’nin pek çok dosyası
var. Bu başkanlığa gelip bu kadar dosya sahibi olmak ironik değil
mi?
En çok dosyası olan ikinci ülkeyiz. Birinci sırada
da Rusya var. Türkiye olarak yasal düzenlemeler yapmaya devam
etmemiz gerek. Esas sıkıntı bu. Son yıllarda AİHM'ndeki
dosya sayısında çok ciddi azalma var, ama eski başvurular nedeniyle
hala ikinci sıradayız. Başta Anayasa olmak üzere yasal düzenlemeler
gerek. Bizim Anayasamız pek çok hak ve özgürlük alanında
engel. Bizim bir de ara mahkemeler, çözüm mahkemeleri
kurmamız gerek.
Türkiye’nin geldiği nokta ile bugün gelinen nokta arasında büyük
fark var. Sorunlar var, ama gelişme de var. Bu niyetimizi
gösteriyor. Türkiye’nin ekonomik siyasi güçlenmesi, en
önemlisi demokrasi insan hakları konularındaki gelişmeler olmasaydı
bırakın başkan olmayı komisyon başkanlığı
vermezlerdi.
TÜRKİYE EKSEN KAYMASI MI
YAŞIYOR?
TÜRKİYE Mİ AB Mİ HATALI?
AB süreci çerçevesinde Türkiye’de eksen kayması yaşanıyor
tartışması var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’nin kararlılık ve çalışmalarında hiçbir gerileme yok.
Aksine ciddi bir atağa geçtik. AB müzakereciliği için
Devlet Bakanlığı oluşturduk. Yasası da çıktı. Hem dışarıda
ilişkiler daha da güçlendiriliyor hem de içeride ciddi bir yasal
düzenleme için faaliyet var. 2007’de seçim nedeniyle bir yavaşlama
oldu. Şimdi durum tersi. Asıl AB tarafından çıkan
problemler var. Bir dosya açıyorsunuz Kıbrıs gibi haklı
olduğumuz konularda 8 başlığı rafa kaldırıyorlar. Ama dikkat edin
7-8 aydır bu konuda da ses yok. B
Sorun AB’den kaynaklı o zaman…
Bunu görüyorum.
Sapmamız yok. Eksen tartışması suni bir gündem özellikle
pompalanıyor. ABD’de bir köşe yazısı çıkıyor.
Küçümsemiyorum ama bunun karşısında da 10 tane başka makale var.
Onları görmüyoruz. Olayın diğer boyutlarını görmüyoruz. Türkiye 8
yıldır aynı şeyi yapıyor. Bir yandan AB süreciyle uğraşırken bir
yandan da Suriye ile ilişkileri düzeltmeye çalışıyoruz. Rusya ile
ilişkilerimiz güçleniyor. İran’la yıllardan bugüne gelen ilişkimiz
var. Türkiye’de eksen kayması yoktur. Tersine Türkiye’nin
politikası bu olmalı. Kimse ihmal edilmemeli. Bu AB’nin de ABD’nin
de istediği şey aslında. Türkiye rüştünü ispatladı, bu ilişkileri
güçlendirmek de ülkenin yararına. Bunlar birbirini tamamlayıcı
politika. Türkiye konumu, tarihi durumu, coğrafi yapısı, sosyal
bağları ile böyle bir politikayı izlemesi gerekir.