"AKP'li hariç herkesin adayıyım"
Abone olMasum Türker, 'Ben, Türkiye'de AK Parti kadrolarının zihniyetine karşı olan herkesin adayıyım' dedi.
Masum Türker'in Cumhuriyet Gazetesi'nden Leyla Tavşanoğlu ile
yaptığı söyleşi...
Masum Türker , hepimizin bildiği gibi 57. Hükümet'in Ekonomiden
Sorumlu Devlet Bakanı. Şimdi yerel seçimlere DSP 'nin İstanbul
büyükşehir belediye başkan adayı olarak hazırlanıyor. Sürekli
sosyal adalet kavramının altını kalın hatlarla çizen Türker, kendi
belediyecilik anlayışının da sosyal belediye temeli üzerine
oturduğunu söylüyor. Masum Türker'le belediyecilikten anladıklarını
ve İstanbul için yaptığı projeler ve projeksiyonları konuştuk:
- Siz DSP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için
adaysınız. Ama hiçbir ayrım gözetmeden herkesin belediye başkanı
olacağınızı söylüyorsunuz. Projenizi açar mısınız?
TÜRKER - Ben belediye başkanlığı adaylığı
çerçevesinde hedeflerimi iki noktada topluyorum. Birincisi, ben
DSP'nin eski bir milletvekili ve bakanı olarak siyasal açıdan AKP
kadrolarına karşı herkesin adayıyım.
Ben Türkiye'de AKP kadrolarının yerleştirmek istedikleri zihniyete
karşı olan herkesin adayıyım. Her şeyden önce, son 10 yılda,
İstanbul'da belediye yönetimini üstlenen mekanizmada yeterli ulusal
duruşun sergilenmediğini düşünen bir kişiyim. Uzun bir
perspektiften baktığımız zaman Türkiye geleceğini, hangi koşulda
olursa olsun, kuruluşundan sonra ve kuruluşuna da neden olan
kuralları dikkate alarak oluşturduğu ilkelere dayandırmak
zorundadır.
Ben 1994 yılından beri bu ilkelere hasret olan İstanbullular'ın
isteklerini yerine getirebilmek için adayım. Yani adaylığı sadece
bir siyasi partinin, sadece bir siyasi görüşün çerçevesiyle
sınırlandırmıyorum. Her şeyden önce belediyeye bakış açımız bu.
Öbür yanda İstanbul'un öbür kentlerden farkını bilmemiz lazım.
- Sizce nedir bu fark?
TÜRKER - İstanbul'u büyük şehir belediyesi
yönetirken yasalarla belirlenmiş olan 27 ilçenin kapladığı alanda
düşünmemek lazım. Diyelim ki Silivri'de oturuyor, ama iş hayatı
İstanbul'un büyükşehir alanında. O zaman onun yaşadığı yerle de
ilgili olmak zorunda. Ya da büyükşehir sınırları içinde oturuyor,
ama işyeri Büyükçekmece'de. Bu insanların işyerleri ya da evleri
büyükşehir belediyesi sınırları içinde olmasa bile onların da
sorunlarını dikkate almak gerekiyor. Ben böyle bir belediye
başkanlığı düşünüyorum.
'Hizmet değil rant yaratıyorlar'
Artık belediyeciliğin seçim dönemlerinde yoğun bir biçimde, seçim
olmayan dönemlerde de belli kesimlere rant yaratmak adına, ihtiyaç
duyulmayan aynı kaldırımı beş kere söküp takmak, aynı yolu on kez
yaptırıp bozmak demek olmadığı açık. Şu anda iddia ediyorum,
büyükşehir belediyesinde yapıldıktan sonra elden geçen yolların hiç
birisi milimetrik olarak sağlıklı yol değildir. İstanbul'u artık
böyle bir anlayıştan uzaklaştırmak lazımdır.
Son 20 yıldır herkes Haliç'i temizleyeceği iddiasıyla ortaya
çıkıyor, ama Haliç hâlâ temiz değil. Hatta Haliç temizlendi diye
oradan denize de girerler. Ama Haliç temiz değil.
- İstanbul'un tek bir bölgesini mi, yoksa kentin bütününü mü ele
almak daha doğru?
TÜRKER - İstanbul'u bütünüyle ele almak, vizyonist
olmak lazım. Bütün belediye başkanları, ''Ben Eminönü'nü seyyar
satıcılardan temizleyeceğim'' derler. Ama seçimden sonra
Eminönü'ndeki seyyar satıcıların sayıları artar.
Benim belediye anlayışımda halkın gerçeğini yakalayıp seyyar
satıcıların yarattıkları ranttan, katma değerden bütün
İstanbulluların yararlanmalarının projesini yapmak vardır. Buradaki
çözüm sosyal adalet anlayışı içinde gerçekleşmelidir. Ama
İstanbul'da sosyal adaleti sağlayan bir yaklaşım olmamış. Belediye
tüm hizmetleri yerine getirirken vatandaşlarının sosyal yapılarının
gerektirdiği ekonomik gerçekleri göz önünde bulundurmalıdır.
- Sizce bu nasıl olmalı, peki?
TÜRKER - Bir çadır açıp insanlara yemek vermek
yerine bu insanları o çadıra gitmekten alıkoyacak bir anlayışı
hayata geçirmek lazım. İstanbul'da büyükşehir belediye başkanlığını
üstlenen kişinin her şeyden önce İstanbul'u ekonomik gözlükle de
kavraması gerekir. Yani, İstanbul bir ekonomik vizyonla ele
alınmalıdır. O ekonomik vizyonun da iki farklı açısı olması
gerekir.
- Nedir bunlar?
TÜRKER - Birincisi şu:
Bugün İstanbul Belediyesi kendisine bağlı şirketlerle birlikte ele
alındığı zaman, Türkiye'nin en büyük holdinginden daha büyük bir
holding ortaya çıkıyor. Böylesi bir kurumun birincil hedefi, bir
taraftan kamu görevini düşünüp halkın ihtiyaçlarını yerine
getirirken, öbür taraftan da ekonomik açıdan kaynakları en verimli
ve en iyi biçimde kullanmak olmalıdır.