AKPli Elitaştan DTPye şok sözler
Abone olDTP'li Baydemir empati istedi AK Partili Elitaş'ın cevabı geçikmedi. AK Partili vekil öyle sözler etti ki düşünmek gerekiyor.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Abdullah Öcalan'ın
İmralı'daki koğuşunun değiştirilmesi üzerine gösterilen tepkileri
eleştirerek, "30 bin kişinin katili olarak şu anda mahkum olan
kişinin 11 metrekarede yattığı hücrede 'empati' yapılmasını
söylüyorlar. 30 bin insan, 2 metrekarelik yerde şehit
olmuşlar, canlarını vermişler yatıyorlar. Empati yapılmasını
söyleyenlere 2 metrekarelik yerde 2 saat kalmalarını ve empati
yapmalarını tavsiye ediyorum" dedi.
Elitaş, son günlerde terör örgütü ve onun destekçileriyle, DTP'nin
terör örgütü elebaşının İmralı'daki F tipi cezaevine nakliyle
ilgili kamuoyunu yanıltıcı ve o bölgedeki insanları anarşiye teşvik
edici davranışlar içerisinde olduğunun görüldüğünü söyledi.
Tüm siyasi partilerin isteğinin, terör örgütü elebaşının F tipi
cezaevine nakledilmesi noktasında olduğunu ifade eden Elitaş, şöyle
devam etti:
"Adalet Bakanlığı'nın görsel, bire bir ölçüleriyle yaptığı
açıklamalara baktığımızda, DTP sözcülerinin açıkçası demokratik
açılım sürecini istismar ettiği, demokratik açılım sürecinde kayan
vatandaş tabanının, halk desteğinin kaydığını görmesiyle birlikte
bir infial içerisinde olduğunu ve vatandaşı istismar ederek bir
tahrik yönüne doğru döndüğünü görüyoruz ki, bunun bizim 21.
yüzyılda demokratik açılım için yaptığımız sürece olumsuz bir katkı
sağlama açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Açıkçası, Diyarbakır Belediye Başkanı'nın hem sayın Başbakan, hem
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı hem de Milliyetçi Hareket
Partisi Genel Başkanı'na yönelik söylediği sözlerin bir kere bu
konuyla hiç alakası olmadığını, bir kere terörist örgütün
elebaşısı, 30 bin insanın kanları ellerinde duran birisiyle bu
ülkede hukuk içerisinde, siyasi partiler kanunu içerisinde siyaset
yapan genel başkanlarla aynı seviyede gösterilmesini sağlıklı bir
zihnin, sağlıklı bir aklın düşüncesi olarak ifade edildiğini
düşünmüyorum.
Bunların galeyan içerisinde, hezeyan içerisinde bu söylemi
yaptıklarını düşünüyorum. Bir de 'empati' yapılacaksa, 30 bin
kişinin katili olarak şu anda mahkum olan kişinin 11 metrekarede
yattığı hücrede 'empati' yapalım diyorlar. 30 bin insan 2
metrekarelik yerde şehit olmuşlar, canlarını vermişler yatıyorlar.
Empati yapılmasını söyleyenlere, 2 metrekarelik yerde 2 saat
kalmalarını ve empati yapmalarını tavsiye ediyorum."
Danıştay'ın YÖK kararını durdurması
Danıştay 8. Dairesi'nin YÖK'ün üniversiteye girişte katsayı farkını
kaldıran kararının yürütmesinin durdurulması yönünde karar
aldığını, YÖK'ün de bu karar için Danıştay İdari Dava Daireleri
Kurulu'na itiraz ettiğini hatırlatan Elitaş, "Dava sürüyor, dava
sürecinin sonunu beklemek gerekiyor. Ama Danıştay daha önce bu
konuyla ilgili 1998 yılında Diyarbakır Barosu'nun yaptığı bir
itirazla ilgili müracaatı, (yarı resmi kuruluş olduğunuzdan dolayı
itiraz hakkınız yoktur) diye geri çevirdi. Bir başka baronun
itirazını da geri çevirdi ama maalesef bu süreçte İstanbul
Barosunun müracaatını, daha önceki kararlarının aksine bir karar
alarak, yürütmeyi durdurma kararını verdiğini ifade etti" dedi.
Danıştay'ın, belirli konulardaki içtihat kararlarını değiştirdiği
takdirde, adalete duyulan güven duygusunun sarsılmasıyla karşı
karşıya kalınacağını ifade eden Elitaş, şunları kaydetti:
"Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi bizim yüksek
mahkemelerimizdir. Bu mahkemelerin aldıkları kararların toplum
nezdinde, vicdanında rahatsızlık yaratacak şekilde olumsuz bir
şekilde ortaya çıkması, tartışmaları da beraberinde getireceğinden
dolayı, Danıştay'ın ve diğer yüksek mahkemelerin bir konuda
kararlarını alırlarken toplum beklentileri, kanaatleri
doğrultusunda oluşması ve hukukun içerisinde kalmaları çok önemli.
Hukukun içerisinde kalmaları ifadesini söylerken, daha önce kendi
içtihatlarını değiştirmeleri anlamında ifade etmeye gayret
ediyorum. İnşallah Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, daha
önceki Danıştay içtihatları doğrultusunda karar verecek ve YÖK'ün
meslek liselerinin üniversiteye girişte önünde bulunan engelleri
kaldırıcı düzenlemesini yeni şekliyle onayıyla devam
ettirecektir."
Dünyadaki gelişmiş ülkelere bakıldığında, meslek liselerinden mezun
olmuş bir mimarın, mühendisin ve muhasebecinin ekonomiye katkısı ve
piyasaya girişinin ne kadar hızlı ve ucuz maliyetli olduğunun
görüleceğini belirten Elitaş, "Bunu idrak ettiğimiz takdirde,
Türkiye'nin sanayileşmesi ve rekabet edebilir şansının oluşması
açısından meslek liselerinin katsayı engelinden kurtulması gerekir.
İnşallah Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bu yönde karar
verecektir" diye konuştu.
Öymen'in sözleri
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in TBMM Genel Kurulunda
"demokratik açılım" süreciyle ilgili yaptığı konuşmanın, kendi
adına olmadığını, CHP Grubu adına olduğunu ifade eden Elitaş, şu
görüşleri dile getirdi:
"Nitekim CHP Genel Başkanı, grup başkanvekilleri ve milletvekilleri
sayın Öymen konuşma yaparken hararetli bir şekilde alkışladılar.
Bunu CHP'nin kurumsal kimliğinin tezahürü şeklinde değerlendirmek
lazım. Aslında belki de Sayın Öymen'in söyledikleri, CHP'nin kendi
içerisindeki bu konuyla ilgili meselelerinin çözüm yollarının
olduğunu, zihinlerindeki meselenin veya arka plandaki
düşüncelerinin bu olduğunun en önemli göstergesiydi. Toplumsal
tepkinin belli bir noktaya gelmesiyle birlikte sessiz kalmakla bu
süreci atlatmak gibi bir davranış içerisinde bulundular.
Ama benim kanaatimce, Alevi vatandaşlarımızın bu konudaki
demokratik tepkilerini olumlu olarak değerlendirmek lazım, bundan
gocunmamak lazım. Çünkü demokrasilerde en önemli mesele, kanunlar
çerçevesinde, kuralları rencide etmeden, kanun dışı bir hareket
yapmadan kendileri ile ilgili bir konuyu en iyi ortamda dile
getirmeleri demokrasinin en temel unsurlarından birisidir. Bunu da
o şekilde değerlendirmek lazım. Açıkçası, laf bir kere ağızdan
çıkmıştır. Bundan geri dönüş mümkün değildir. CHP'nin bu konuyla
ilgili kurumsal nitelikteki görüşlerini yeniden gözden geçirmesi,
bugüne kadarki Alevi vatandaşlarımıza karşı yaptıkları
politikaların perde arkasındaki düşüncelerin daha farklı olduğunu
ifşa eden bir duruştu."