AKP olağanüstü kongresi: Veda mı, ebedi liderlik mi?
Abone olTürkiye’nin 12.Cumhurbaşkanı olarak seçilen Recep Tayyip Erdoğan, ‘genel başkan’ sıfatıyla partililere son kez seslendi. AKP’nin, Ankara Arena Spor Salonu’nda düzenlediği 1. Olağanüstü Kongresi’nde ‘tek aday’ Ahmet Davutoğlu, genel başkanlığa seçildi.
Türkiye’nin 12'nci Cumhurbaşkanı olarak seçilen Recep Tayyip Erdoğan, ‘genel başkan’ sıfatıyla partililere son kez seslendi. AKP’nin, Ankara Arena Spor Salonu’nda düzenlediği 1. Olağanüstü Kongresi’nde ‘tek aday’ Ahmet Davutoğlu, genel başkanlığa seçildi.
Salon içinde ve dışında yoğun güvenlik önlemleri dikkat çekti. Salonda delegeler, partililer ve basın mensupları için özel bölümler oluşturuldu. Bu bölümler, bel hizasındaki güvenlik bariyerleriyle çevrili olduğu için salondaki hiç kimse diğer bölümlere geçiş yapamadı.
Klimaların yetersizliği ve internetin çalışmaması, başta basın mensupları olmak üzere salondaki herkesin sıkıntı yaşamasına neden oldu.
Kongreyi izlemek isteyen kimi basın kuruluşları ise akreditasyon engeline takıldı. Türkiye Gazeteciler Sendikası bazı TV, gazete ve haber ajanslarına giriş kartı verilmemesine tepki gösterdi.
Partiye ve Türkiye kamuoyuna mesaj
Erdoğan, “veda” niteliğindeki konuşmasında genel başkanlığını bıraktığı partisine ve Türkiye kamuoyuna önemli mesajlar verdi.
Ahmet Davutoğlu’nun “asla emanetçi” olmadığını belirten Erdoğan, halefinin makamında kalıcılığına vurgu yaptı.
Partiden ayrılmasının “bir bitiş değil, yeni bir başlangıç” olduğunun altını sıklıkla çizen Erdoğan, “misyon değişikliği değil, isim değişikliği yapıyoruz” diyerek dönüşümün partinin temellerini ve hedeflerini etkilemeyeceğini ifade etti.
Erdoğan'ın konuşmasında "paralel yapıyla mücadelede" geniş şekilde yer aldı.
Yeni hükümetten bu mücadeleyi azimle sürdürmesini isteyen Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı makamımda benim bu yapıya karşı sessiz kalacağımı kimse beklemesin" diyerek bu konudaki kararlılığının sürdüğünü iletti.
Erdoğan konuşmasının büyük kısmında “ihanet şebekesi” olarak tanımladığı bu yapının özellikle yargıdan temizlenmesi gerektiği söyledi.
Hükümetle yakın çalışacağı mesajını veren Erdoğan, “Hükümetin önünü kesen değil, önünü açan bir cumhurbaşkanı olacağım” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı makamında da vatandaşlarla meydanlarda buluşacağını anlatan Erdoğan, böylece koşan, terleyen cumhurbaşkanı olacağının sinyalini verdi.
‘Yeni Türkiye’nin çerçevesi’
Genel başkanlığın tek adayı Ahmet Davutoğlu da Erdoğan gibi uzun ama kimi zaman ‘akademik’ öğeler içeren bir konuşma yaptı.
Heyecanlı olduğu gözlenen Davutoğlu, “Bu, bir vefa kongresidir. Erdoğan’ın bıraktığı emanet şeref meselemizdir” dedi ve kongrenin “veda değil, vefa kongresi” olduğunu söyledi.
Davutoğlu, ilerleyen günlerde Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında sorun yaşanabileceği şeklindeki yorumlara da “Gücünü milletten alanlar arasında hele de dava arkadaşları arasında ihtilaf çıkmaz. Hiç heveslenmesinler” diyerek yanıt verdi.
Konuşmasında ‘Paralel yapılanmaya’ da mesaj gönderen Davutoğlu, “12 Ekim’de HSYK seçimleri var. Öyle bir hava estiriliyor ki sanki cumhurbaşkanlığı seçiminden daha önemli” ifadesini kullandı. Davutoğlu, “Birileri geçmişte olduğu gibi kendi otoritesini kurup bunu iktidar üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallamak istiyor” dedi.
9 maddelik manifestosunu da açıklayan Davutoğlu, çözüm süreci, paralel yapıyla mücadele, ekonomi, kültür inşası, dış politika, adalet ve yargı, siyasette ilişkin restorasyon hedeflerini sıraladı. Erdoğan’dan farklı olarak bir anlamda “Yeni Türkiye” sloganını bir çerçeveye oturtmuş oldu.
‘Varlığı partide hep hissedilecek’
Erdoğan’ın mesajlarını ve kongreyi, BBC Türkçe’ye değerlendiren Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Soli Özel, “Bitmeyen ve bitmeyecek olan bir kampanya konuşmasıydı. Buradan bir sonuç çıkaracaksak eğer Erdoğan, Cumhurbaşkanı olduğu zaman onun varlığı resmi olarak değilse bile ruhen bu partide hissedilecek” dedi.
Erdoğan konuşmasında ‘paralel yapıyla’ birlikte ‘Ben yoksam, dava ilerleyemez’ diyenlere de mesaj iletti. ‘Bunların kim olabileceğine’ ilişkin soruya Özel, “Yaşlı kuşaktan, bu gidişattan memnun olmayıp da ‘yeni yetmeler’ filan diyenlere gibi geliyor” yanıtını verdi.
İlk kez cumhurbaşkanını halkın seçtiğini anımsatan Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür, “Bundan sonra siyasetin merkezinin cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu düşünüyorum. Merkez bu seçimlerse doğal olarak siyasi gelişmeler ve partisiyle ilişkisi devam edecektir” dedi.
Gazeteci, yazar Avni Özgürel de “Parti içine, ‘İhanet eden kaybeder’ dedi. Köşk’e çıksa da ruhu değil bizzat kendisi partide hissedilecek. Erdoğan’ı bu işin dışında zannetmek akla ziyan bir şeydir” değerlendirmesinde bulundu.