AKP ile CHP'nin Antalya rekabeti
Abone olGüney Yıldız AKP'nin yerel seçimde CHP'ye kaptırdığı Antalya için verdiği mücadeleyi ve CHP adaylarından eski genel başkan Deniz Baykal ile ilgili tartışmaları aktarıyor.
Londra'dan Antalya havaalanına iner inmez AK Parti'nin Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmeye gidiyorum.
Hiç dinlenmeden, bavulum elimde görüşmeye gittiğim Çavuşoğlu da,
seçim için bir o kadar dinlenmeden çalışıyor.
Kolay değil. Yerel seçimde büyükşehir belediyesini kaybettikleri
yer Antalya. Hem de iktidar partisi olmanın avantajlarına
rağmen.
Antalya CHP için de bir o kadar önemli. Eski genel başkan Deniz
Baykal da çok çalışıyor.
Uzun yıllardır pek uğramadığı söylenen sokaklara inmiş esnafla
konuşuyor, ücra köylere kadar ziyaretler yapıyor.
CHP'ye oy vermiş bir esnaf, "Baykal, zirvedeyken gelmezdi, ancak
düştüğü zaman geliyor kapımıza." diyor.
Geldiğim günkü gazetelerde büyük seçim ilanları var. AK Parti
turizmde kat edilen mesafeyi anlatıyor. Son dokuz yıldaki turist
sayısının ve turizm gelirinin artışından sözediyor.
Eski Sanayi sitesindeki atölyesinde Atilla, "Kalkınma bu sokaklara
uğramıyor ki! 10 atölyeden ancak üçü işliyor" diyor.
AKP'nin hedefi diğer sağ partilerin oyları
AKP'nin kıramadığı bir diğer bariyer ise serbest yaşam tarzının
kısıtlanacağı kaygısı.
Fakat Çavuşoğlu'na, sahillerin AK Partiye tepkisini nasıl aşmayı
planladıklarını sorduğumda, laiklik ve Batılı yaşam tarzı ile
ilgili kaygılardan değil, oylarını MHP gibi diğer sağ partilere
kaptırıyor olmaktan duyduğu rahatsızlığı anlatıyor.
Dolayısıyla AK Parti için kıyılardaki hedef laiklik kaygıları olan
seçmene de ulaşmaktan ziyade, diğer sağ partilere giden oyları
almak.
Yine de AKP'nin aday seçiminde, katı laik seçmeni rahatsız
etmeyecek isimler ön planda. AKP birinci sıra adayı Milli Savunma
Bakanı Vecdi Gönül, Deniz Baykal'ın cumhurbaşkanlığı için Abdullah
Gül yerine önerdiği isim.
Dolayısıyla bu anlamda Baykal, cumhurbaşkanlığına aday olarak
düşündüğü kişiye karşı da yarışıyor.
AK Parti'ye yakın basın, "Vecdi Gönül'ün adaylığının hikmetini
anlayamadık" dese de, sanırım Baykal bu adaylıkta bir hikmet
görüyor.
İkinci sıradaki Mevlüt Çavuşoğlu ise Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisi'nin ilk Türk başkanı. Batılılık anlamında
CHP'li birçok adaydan daha iddialı.
Kentte en çok öne çıkan üçüncü sıra adayı Menderes Türel ise,
geçmişte bir dönem ismi CHP'nin belediye başkanlığına aday
gösterilebilecekler arasında anıldıktan sonra AK Parti'den belediye
başkanı olmuş.
Son yerel seçimde AKP'nin yaşadığı en büyük sürprizde baş rol
oynayıp, Antalya'da büyükşehir belediye başkanlığını CHP'ye
kaptırmış olsa da, Başbakan Erdoğan faturayı ona kesmemiş.
Bu AKP parti içi kültürü açısından ciddi bir istisna.
Yerel seçim havasında genel seçim
Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mevlüt Yeni, "Bu genel
seçim, Antalya'da yerel seçim havasında geçiyor." diyor. Oysa
Türkiye siyaseti yerel seçimlerin genel seçim havasında geçtiği
durumlara daha alışkın.
2002'de özgürlükler, demokrasi ve Avrupa Birliği konuları üzerinden
siyaset üreten AK Parti, bu seçimde alt yapı projeleri üzerinden
sesleniyor halka. CHP'de, hatta MHP'de de durum çok farklı değil.
İdeolojilerden değil, projelerden söz ediliyor. Salt bir belediye
seçimiymiş havası var.
Yerel seçimde AK Partiye oy vermeyen esnaftan CHP'li olanlar dahi,
ağız birliği etmişçesine CHP'li belediyenin yarattığı hayal
kırıklığından ve Menderes Türel'e oy vermemiş olmaktan pişman
olduklarından bahsediyorlar.
"Türkiye Baykal'dan kurtuldu, Antalya kurtulamadı"
Buradan genellemeye varmaya cesaret etmemin nedeni, bu görüşü
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun da paylaşıyor olması. Zira,
"Anket yaptırdık oyumuz bir tek Antalya'da artmıyor. O da belediye
yüzünden" demişti.
Eski CHP yönetiminden Şerafettin Şahin'e "Kılıçdaroğlu siyaseten
faydası şüphe götürür bu açıklamayı neden yapmış olabilir?" diye
soruyorum; "Herhalde Baykal yüzünden demek istedi de, diyemedi"
diyor.
CHP'ye atfedilen elitizmi sonuna kadar sahiplenen ve AKP'ye oy
vermenin eğitimsizlikten olduğunu düşünen bir simitçi "Baykal
CHP'ye destek değil, engel" dediğinde şaşırdım. Bu en azından
memleketi Antalya'da böyle olamaz diye düşünmüştüm.
Sonra bu ifadeyi konuştuğum Antalyalı esnaf, taksici, simitçi, işçi
CHP'lilerin tümünün özellikle vurguladığını gördüm.
CHP'li Şahin bu konuda daha da net "Türkiye Baykal'dan kurtuldu,
Antalya kurtulamadı." diyor.
Partinin milletvekili aday listesinin her sırasında Baykal'ın izi
var. CHP teşkilatından isimler pek yok.
Kendisini "Ben sosyalistim." diye tanıtan CHP'li esnaf Hasan,
Baykal'a tepki duyan CHP teşkilatlarının çalışmadığı görüşünde.
CHP'nin kalelerinden sayılan bu kentte, 5 AKP seçim arabasına
karşılık, yalnızca bir CHP seçim aracı görmemin nedeni bu olabilir
diye düşünüyorum.
Kılıçdaroğlu'nun "Oylarımız Antalya'da düşüyor" demesine,
teşkilatın yoğun çalışmıyor oluşunu ve Baykal'ı yük olarak gören
CHP'lileri birlikte düşündüğümde "Partinin darbe yemesi pahasına
Baykal'ın başarısız olmasını isteyen CHP'liler olabilir" sonucuna
varıyorum.
Belçikalı CHP'liden Türk seçmene uyarılar
Türkiye'ye gelen her üç turistten en az biri Antalya'ya geliyor.
Birçoğu kalıyor da. Kalkan'a İngilizler, Alanya'ya Almanlar,
Konyaaltı'na ise Ruslar yerleşiyor.
Butik otel çalışanı bir genç yılın yarısını Antalya'da geçiren
Belçikalı bir çiftin, Türkiye siyasetiyle çok ilgili olduklarını
söyleyince, seçmen değiller ama onlar da yarı Antalyalı deyip
masalarına oturdum.
60 yaşlarındaki Tony, mason işaretli şapkası başında, "Sana
Belçika'dan bir örnek vereyim" dedi:
"Antwerb'de gidip geldiğimiz Müslümanlara ait birçok restoran
vardı. Bazı Müslüman örgütler, alkol satmayın baskısı yapınca tek
tek içki satmayı bıraktılar. AKP'nin de burada yapacağı o. Giderek
insanları kısıtlayacaklar. Turizm için de kötü. Türkiye Dubai gibi
olacak."
Ama bu otelin sahibi de "İstikrar için oyum AK Parti'ye" diyor
dedim.
"Böyle yaparak bindikleri dalı kesiyorlar." oldu cevabı.