AKP-Cemaat gerilimi: Barış süreci nasıl etkilenecek?
Abone olBaşbakan Erdoğan bugünkü konuşmasında yolsuzluk operasyonlarının bir hedefinin de Kürt sorununun çözümüne yönelik süreç olduğunu söyledi. Rengin Arslan sürecin AKP-Gülen geriliminden nasıl etkilenebileceğini araştırdı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan geçen hafta başlayan yolsuzluk operasyonlarının bir “hedefinin” de çözüm süreci olduğunu söyledi.
Bugün partisinin ilk başkanları toplantısında yaptığı konuşmada “Bir haftadır da Diyarbakır'daki barış sürecinde oluşan tabloya suikast düzenlendi” dedi.
Erdoğan konuşmasında aynı zamanda “Kamuoyunu yolsuzluk
planlarıyla meşgul ederken, Mavi Marmara'nın, Oslo'nun 7 Şubat'ın
Halk Bank'ın intikamını aldılar” değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan’ın açıklamalarından bir gün önce AKP ve Cemaat arasındaki ayrışmada çözüm sürecinin de etkisi olup olmadığı sorusunu uzmanlara ve politikacılara yönelttik.
Bir başka sorumuz ise şu: AKP ile Cemaat arasında tırmandığı söylenen gerilim yaklaşık bir yıl önce başlayan çözüm sürecini etkiler mi?
AKP ve Cemaat arasındaki ilk ayrışmanın sinyalleri kamuoyunda, Oslo görüşmelerinin ses kayıtlarının sızdırılması ve MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın 7 Şubat 2012’de KCK kapsamında ifadeye çağırılmasının ardından tartışılmaya başlandı.
Murat Karayılan, bu yılın Nisan ayında Milliyet gazetesinden Aslı Aydıntaşbaş’a verdiği söyleşide Oslo kasetlerini kim sızdırdı sorusuna “bence Cemaat’tir” iddiasıyla yanıt vermişti.
“İlk sürtüşmeler Kürt meselesinde başlamıştı”
AKP ve Cemaat arasındaki bugün yaşanan gerilimde bu süreç ile ilgili fikir ayrılıklarının etkisi olabilir mi yönündeki soruma Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu şöyle yanıt veriyor: “Mesele Kürt meselesi ile ilgili değil gibi görünüyor ama dikkat edenlerin gözünden kaçmamıştır, hükümet ile Cemaat arasındaki ilk ciddi sürtüşmeler Kürt meselesi üzerinden başlamıştı. 7 Şubat süreci dedikleri meselede, Cemaat'in bu süreci, çözümü ya da en azından hükümet ile İmralı arasında devam eden bu görüşmeleri tasvip etmediğini görüyoruz.”
HDP Eş Başkanı Ertuğrul Kürkçü de AKP ve Cemaat arasındaki ayrışmada çözüm sürecinin etkisinin olduğunu düşünüyor. “Bu hükümetin öngördüğü çözüm seçeneğinin Türkiye’deki güvenlikçi siyaset yaklaşımları çerçevesinde kabul görmediğini, hükümete karşı Cemaat saldırısının da bir boyutuyla buradan kaynaklandığını düşünüyorum” diyor.
Kürkçü aynı zamanda Fethullah Gülen’in 24 Ekim 2011’de yaptığı konuşmayı hatırlatıyor: “Fethullah Gülen bugün Başbakan’a yağdırdığı laneti, Kürt halkına yağdırmıştı. Biz şimdi onun bir replikasını gördük” diyor.
Kürkçü'nün hatırlattığı bu konuşmasında Gülen, “Şimdi, sen orada kuvvetini sonuna kadar kullanmışsın, sokağa hükmetmişsin; fakat, ayıptır bu, ârdır, otuz senedir dağdaki bir avuç şakînin hakkından gelemiyorsun” demiş ve konuşmasını şu sözlerle bitirmişti:
“Şayet düşmanlık yapanlar arasında ıslahını murat buyurmadığın ve kendileri hesabına ıslah istemeyen kimseler varsa, onların da altlarını üstlerine getir, birliklerini boz, evlerine ateş sal, köklerini kurut ve işlerini bitir.’ diye niyaz etmelidir.”
Çözüm süreci: “Adım atılmayacağı kabul edilmiş görünüyor”
Peki, 2014 Mart’ında yapılacak yerel seçimler ve AKP ile Cemaat arasında yaşanan ayrışma, hali hazırda büyük bir ilerlemenin yaşanmadığı gözlenen çözüm sürecinde durağanlığın devam etmesine neden olabilir mi?
Prof. Dr. Mesut Yeğen, AKP’den “büyük bir reform” beklemediğini ve Kürt siyasetinin 2014 Mart ayında yapılacak yerel seçimlere kadar "büyük bir baskı oluşturmayacağını” tahmin ediyor.
Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu da Kürt siyasetinin de seçimlere odaklanacağını söylüyor: “Onlar da seçime kilitlenecekler. 2014’teki diğer seçimleri de katarak söylüyorum; taraflar, çok fazla adım atılmayacağını kabul etmiş gibi görünüyor” diyor.
“Hükümet çözüme mesai ayıramayacak”
“Bu sürecin ilerlemesinde, eğer süreç ilerliyor idiyse; bir duraksama gecikme, yavaşlama yaratacaktır” diyen Ertuğrul Kürkçü ise hükümetin “çabasının azamisini, kendisini Cemaat’in saldırılarından korumaya adamış göründüğünü” söylüyor. Bu nedenle, “çözüme ayırması gereken mesaiyi ayıramayacağı ortada” yorumunda bulunuyor.
Peki Kürkçü hükümetin nasıl bir tutumda olmasını bekliyor?
“Hükümet Cemaat’ten daha milliyetçi, Kürt düşmanı ve savaşçı olduğunu gösterecek bir retorik kullanacağı için, ister istemez bunun sahadaki yankısı da çözüm için hareket eden bütün unsurlara “dur” demek olacak. Velhasıl neresinden baksak çözümü ilerletmeyecek yeni bir iklim doğdu” değerlendirmesini yapıyor.
Tutuklu vekillere Meclis’te çözüm
KCK operasyonlarının ardından tutuklanan BDP’li vekillerinin tahliyelerinin reddedilmesi de çözüm süreciyle ilgili gündemde olan konuların başında yer alıyor. Ergenekon’dan hüküm giyen Mustafa Balbay’ın iki hafta önceki tahliyesinin ardından BDP’li dört vekil ve Van bağımsız milletvekilinin tahliyesine dair umutlu bir atmosfer doğmuştu.
Tahliyelerin reddedilmesi ise yargıda Cemaat'in etkisi olduğunu iddia edenler tarafından, Cemaat'in bir hamlesi olarak yorumlanıyor.
Onursal Başkanlığını Fethullah Gülen’in yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil bundan bir hafta önceki görüşmemizde özellikle KCK tutuklamaları arkasında Cemaat’in olduğu yönündeki iddialara yanıt vermişti.
Yeşil, “KCK operasyonları yapılırken, el altından BDP’ye veya Kürt kesimine, bunların bizimle alakası yok, bu operasyonların polisin içerisindeki cemaatin mensupları yapıyor, derken; operasyon talimatını veren hükümet olmasına rağmen, ama bir fatura ödenecekse ve bir suçlu veya bir olumsuzluklara bir merci gösterilecekse bu taraf gösterildi” demiş