AKP bu ülkede çok şey değiştirdi!
Abone olAdelet Bakanı Sadullah Ergin, 27 Nisan e-bildirisine karşı bir gün sonra yapılan açıklama ile müdahaleci anlayışın tarihe karışmaya başladığını söyledi...
Edirne Mimar Sinan Kapalı Spor Salonu'nda, parti il
teşkilatının 4. Olağan Genel Kurulu Toplantısı'nda konuşan Bakan
Ergin, Türk siyasi tarihinin darbelerle geçirdiği dönem ve şu
andaki durumu konusunda bilgi verdi.
AK Parti'nin, 9 yıl içerisinde yol, köprü, baraj, havaalanları,
hastane ve okullar yaptığını anlatan Ergin, "Ama AK
Parti'nin bu millete yapmış olduğu en büyük hizmet, milletin
egemenliğini, hâkimiyetini tesis edecek, bu ülkede demokrasinin
gelişmesini, geleceğe dönüşün sürdürülebilir olmasını sağlayacak
önemli reformlar yaptı, önemli adımlar attı." dedi.
Türkiye'nin çok partili siyasi hayata girdiği 1950 seçimleri
sonrasında çok çalkantılı dönemlerden geçerek bu günlere geldiğini
hatırlatan Ergin, şunları söyledi: "Bakın Türk siyasi tarihi
dediğimizde aklımıza kesintisiz bir tarih gelmiyor. Tarihçiler
zaten Türkiyenin siyasi tarihinden bahsederken darbeler arası
siyaset tarihi, müdahaleler arası tarih diye bahsediyorlar. 1950
seçimlerinden sonra çok partili dönem başladı. 10 yıl devam
edebildi. 27 Mayıs 1960 askeri müdahle ve rahmetli Menderes ve
arkadaşları hükümetten indirildi ve Menderes ile 2 arkadaşı idam
edildi. 12 Mart 1971 askeri müdahalesi ile hükümet değiştirildi ve
yerine askeri bürokrat ve teknokratlardan oluşan hükümet
oluşturuldu. 12 Eylül 1980 yeni bir askeri müdahale. 28 Şubat 1997
post modern müdahale ve yine 27 Nisan 2007'de cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde e-muhtıra. Bunları peş peşe koyduğunuzda şöyle bir
tablo geliyor önümüze; Türkiye, çok partili siyasi hayattan
geçtikten sonra her 8 ve 10 yılda bir darbe ve muhtıralarla bugüne
kadar ulaştı. 21. yüzyılda AB tam üyelik müzakareleri yürüten bir
ülkede, 8-10 yılda bir müdahele yakışmıyordu. Türkiye, bu şekilde
yoluna devam edemezdi. Dünyada acımasız bir yarış ve rekabet var.
Bu yarış ve rekabet ortamında demokrasisi askıya alınan,
parlamentosu kapatılan, siyaset kurumları kapatılan bir ülke olarak
anılamazdı Türkiye."
Ergin, 2002 yılında başlayan Kopenhag siyasi kritlerini karşılama
çalışmalarının önemli bir noktaya geldiğini belirterek, "Ama bu
müdahaleci anlayış bir kırılma noktasından itibaren tarihe
karışmaya başladı. Hatırlarsanız o tarih de 27 Nisan 2007. Gümdemde
cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Şu anda mevcut cumhurbaşkanımız
sayın Gül, cumhurbaşkanlığı için adaylığını ilan etmeye
hazırlanırken, 27 Nisan e-bildirisi elektronik ortamda yayımlandı.
Şunu söylüyordu: "Sayın Gül, kesinlikle aday olmasın. Bak, aday
olursa karışmayız ha! Üslubunda bir bildiriydi. Türk siyasetininin
geçmişini bilenler, geçmişini tahlil edenler, bu bildiriden sonra
şöyle bir şey beklediler. Hükümet ya bu bildirinin gereğini
yapacaktır, ya şapkasını alıp gidecektir. Ama köprünün altından çok
sular akmıştı. Hiç bir odağa, merciye ve merkeze herhangi bir borcu
olmayan bir iktidar ve onun bir genel başkanı ve başbakan vardı.
Bunu hesap edemediler. Ve 28 Nisan günü bu bildiriye karşı bir
açıklama yayımlandı. Orada şu söylendi:
"Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir. Milletin adına bu yetki,
şu an kurulu bulunan hükümete tevdi edilmiştir. Bu bildiriyi kaleme
alanlar, hükümetin bu anlamda muhatabı değildir, onlar hükümete
bağlı olarak çalışan bürokratlardır, memurlardır ve muhatap
almıyoruz." denildi." açıklamasını yaptı.
Ardından seçim kararı alındığını ve cumhurbaşkanının halkın seçmesi
için anayasa değişikliği yapıldığını anımsatan Ergin, "Ama bunları
yapmadan önce biz parlamentoya gittik. Cumhurbaşkanı adayımızı
seçtirmek için gerekli çalışmaları da yaptık. Ancak o esnada ortaya
çıkan 367 krizi oldu. Parlamentoda yapmadıklarını, muhtıra ile elde
edemediklerini yargıyı etkileme yoluyla elde etmeye çalıştılar ve
2007 yılında cumhurbaşkanını seçtirtmediler. Bunun üzerine derhal
seçim kararı alındı. Ve milletimize gittik. Sandıkta milletimiz bu
sorunu çözecek bir sonucu ortaya koydu. Bütün bunları şunun için
anlatıyorum. AK Parti iktidarının son 10 yılda yaptığı icraatların
en önemlisi, Türkiye'de demokrasinin bir daha askıya alınamayacağı,
darbelerin yapılamayacağı, muhtıraların verilemeyeceği, güçlü,
ayağı yere basan ve sürdürülebilir bir demokrasi oluşturma
hizmetidir. Bu noktada attığımız adımlar bir yere geldi ama
bitmedi. Tamamlanması gereken reformlar var, revize edilmesi
gereken yasalar var. Islah edilmesi gereken kurumsal yapılar var.
Bütün bunlar tamamlanıncaya kadar bu sürecin, demokratik iktidar
yürüyüşünün devam etmesi gerekir.
Bu ülkede, bir daha 27 Mayıslar olmasın istiyorsak, 12 Mart
müdahaleleri olmasın istiyorsak, 12 Eylül darbeleri olmasın
diyorsak, bu ülkede bir daha tekrar 28 Şubat süreci yaşanmasın
diyorsak, 27 Nisan müdahalesi yaşanmasın istiyorsak Edirne
teşkilatımıza sahip çıkacağız, seçmenimize sahip çıkacağız.
Trakya'ya sahip çıkacağız. Türkiye'ye sahip çıkacağız. Ve seçim
sonucuyla ülkemize ve geleceğimize sahip çıkacağız." dedi.
Adalet hizmetlerinde, 2002 yılı ile mukayese edilmeyecek bir
noktaya gelindiğini ifade eden Bakan Ergin, 145 adet yeni adalet
sarayının hizmete girdiğini belirtti. Cezaevlerinde önemli değişim
ve dönüşüm süreci başladığına işaret eden Ergin, şartları müsait
olmayan 207 cezaevini kapattıklarını, bunun yerine daha modern,
insanca infazın yapılabileceği ceza infaz kurumları oluşturmaya
başladıklarını kaydetti.
"TEMYİZ DAHİL VATANDAŞ 12 AY İÇİNDE BEKLEDİĞİ ADALETİ
BULACAK"
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, hükümetin iktidara geldiği günden bu
yana yaptıkları icraatleri bir bir sıraladı. Adalet konusunda
yapılan iyileştirmeler konusunda bilgi veren Bakan Ergin,
"Önümüzdeki dönemde 197 ceza infaz kurumunu daha kapatacağız ve
daha modern tesislerle ceza infaz vermeye devam edeceğiz. Bu
milletin uzun senelerdir özlemle beklediği güven veren, adalete
ulaşabilmek için yargı reformunu harekete geçirdik. Ve yargıyı
hızlandırma paketleriyle adliye kapılarında hak ve adalet arayan
vatandaşlarımızın çilesini bitirmek için çok önemli adımlar atıldı.
İki tane yargıyı hızlandırma paketini yasalaştırdık. Üçüncüsü,
Meclis Adalet Komisyonu'nda görüşürülüyor. Yargıtayımızın ve
Danıştayımızın kapasitesini yükselttik. Ve davalar artık yıllarca
Yargıtay'da ve Danıştay'da beklemeyecek. İki yıl sonra temyiz de
dahil olmak üzere, vatandaşımız en geç 12 ay içerisinde hakkına
kavuşacak, beklediği adaletle buluşacak inşallah." açıklamasını
yaptı.
Adalet Bakanlığı olarak, Edirne'de Türkiye'nin en modern adalet
saraylarından birini inşa ettiklerini, bir ay önce Edirne'de
hizmete başladığını ifade eden Sadullah Ergin, "Henüz resmi
açılışını yapmadık ama bugün kongremize gelmeden önce gezip görme
imkanım oldu. Fatih Sultan Mehmet'in doğru şehir olan serhat şehir
Edirne'ye yakışmış, hayırlı olsun." diye ifade etti.