Bir ay önce, yani doların 7.15 seviyelerinde
olduğu dönemde, Katar Emiri Al Sani, Türkiye'ye 15 milyar
dolar doğrudan destek verdiklerini açıkladı.
Ne için?
Ekonomik olarak diz çökertilmeye çalışan Türkiye'yi ayakta
tutabilmek için. Ekonomik darbe ile rehin alınmaya çalışılan
Erdoğan'ın elini rahatlatmak için değil mi?
Peki...
Şimdi bir hayal kur sevgili kardeşim.
Erdoğan'ın gelen o parayı maliye ve hazine
kayıtlarına geçirmeden, doğrudan kendi faizli hesabına
aktardığını, hatta gelen faizle çocuklarına maaş bağlattığını
düşün!
Bitmedi!..
Üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra o parayla bir
banka kurdurduğunu, bankaya AK Parti'yi ortak yaptığını,
hisselerin yüzde 28'ini de bu ortaklık üzerinden partisine nakit
olarak aktardığını varsay.
Şimdi Allah için söyle.
Ne yapar, bu duruma nasıl tepki
verirdin? Muhtemelen sokağa iner, Erdoğan o parayı
sahibi olan halka teslim edinceye ya da istifa edinceye kadar
eylem üstüne eylem yapardın değil mi?
İyi de bunun birebir aynısı bu ülkede yaşandı be birader! Nasıl
yaşandığını bilmiyorsan sana anlatayım.
1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı topraklarının işgal edildi. O
dönemde Müslümanların yaşadığı zulüm ve Halife’nin
Hıristiyanların elinde esir konumuna düşmesi üzerine, Hint
Müslümanlarını harekete geçti.
Kurulan dernekler aracılığıyla toplanan 875 bin lira Ankara’ya
ulaştırıldı.
Tam da yukarıda anlattığım üzere, bu para Maliye Bakanlığı
kayıtlarına yansıtılmadı ve hazineye girmedi.
Peki ne oldu?
Doğrudan Mustafa Kemal Atatürk'ün Osmanlı Bankası'ndaki
hesabına yatırıldı. Kurtuluş Savaşı için gönderilen paralara
savaş hazırlıkları yapılırken dahi el
sürülmedi.
Paranın 500 bin lirası Büyük Taarruz’dan önce ihtiyaçların
karşılanması için Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’nın emrine
verilse de, savaştan sonra 385 bin lirası Atatürk'e geri iade
edildi ve bir daha hiç kullanılmadı.
Hristiyanların esiri durumundaki Halife'yi kurtarmak için bile
kullanılmadı. Bırakın kurtarmayı, bu paralar Osmanlı Bankası'nda
yatarken, Halife önce yurt dışına sürgüne gönderildi, sonra da
halifelik kaldırıldı.
İlginç değil mi?
Durun ama sonrası daha da ilginç.
Mustafa Kemal Atatürk, halife için, ülkenin kurtuluşu için
gönderilen o paradan, kız kardeşi Makbule Hanım’a da maaş
bağlattı.
Bunu ben söylemiyorum sevgili kardeşim, kızma bana! Bu bilgiyi
Atatürk’ün yakınlarından Hasan Rıza Soyak bizzat hatıralarında
anlatıyor. Şimdiye kadar buna itiraz eden bir CHP'li de
çıkmadı!
İş Bankası'nın kuruluşuna gelince...
İş Bankası’nın kurucusu Celal Bayar, Mayıs 1982’de çıkan İş
Dergisi’ne yaptığı açıklamada, “Atatürk ‘Git Osmanlı
Bankası’ndan 250 bin lirayı al, bu işe başla’
dedi” diye anlatıyor.
Geri kalan paranın ne olduğu, nereye harcandığı ise bilinmiyor!
Bayar'ın verdiği bilgilere göre bankanın kuruluş
sermayesi 1 milyon lira olarak belirlendi. Hindistan
Müslümanlarından gelen 250 bin liranın dışındaki para ise tamamen
Osmanlı Devleti'nin kaynaklarından sağlandı.
CHP kurulan bankanın yüzde 28'ine ortak edildi ve o ortaklık halen
olduğu gibi devam ediyor. 4 CHP'li de bankanın yönetiminde görev
yapıyor.
O paranın bugünkü değerinin ne kadar olduğunu da
söyleyeyim kardeşime...
Yaklaşık 22 milyar Türk lirası!
Peki ben bu tatsız hatırayı neden yazdım?
Baktım ki Cumhurbaşkanı Erdoğan İş Bankası'nın kuruluşunu ve
yönetimini eleştirdi diye çıldırmaya başladın. Baktım ki her zaman
olduğu gibi yine "Hırsız Tayyip" sloganları
atmaya başladın.
Sana, inandığın ideolojinin kirli geçmişini hatırlatayım
dedim.