Aköz'ün Kızılelmacılar'la başı dertte

Kızelmacılar'dan gelen e-mail karşısında harap ve bitap düşen Sabah yazarı Emre Aköz, adlı yazısında Kızılelmacılar'ın profilini çıkarırken çarpıcı tespitlere yer verdi:

Yazı: Emre Aköz
Kaynak:  

Bundan iki üç yıl öncesine kadar e-posta kutum, ' hisli burgerler' adını taktığım kişilerden gelen mesajlarla dolup taşıyordu.

Kimdi bunlar? 'Tavuk Suyuna Çorba' türünden 'sade suya tirit' kitapları okuyanlar... 'Topraktaki hayatı merak eden minik balığın başından geçenleri' fena halde duygulanarak tanıdık tanımadık birçok kişiye postalayanlar... İşyerindeki panoya üstünde, ' Biz dünyayı atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç aldık' yazan posterler asanlar...
Bunlar 'hisli' ve 'burger' ( kentli ) tiplerdi. Fikir ve yorum düzeyleri hamburger sınıfına giriyordu.

Bir iki tanesini okuduktan sonra, bu mesajlara ' junk mail' (abur cubur mesaj) muamelesi çektik tabii: Değil okumak, açmadan çöp kutusuna attık.

Hisli burgerlerin eposta yağmuru çoktan bitti. Sanırım hızları kesildi, çorbaları soğudu, anlatacak 'duygusal' hikâyeleri kalmadı.
Onun yerini Kızıl Elmacılar aldı. Özellikle son bir yıldır onların epostalarını silmekten bir hal olduk. Dilbert gibi ' mouse' kullanarak pazı yaptık.
Kızıl Elmacılar deyince aklınıza sadece Türkçüler gelmesin. Ortada bir koalisyon var. Bazı sağcılarla, bazı solcular işbirliği içinde. Ortak özellikleri ' karşı' olmak:

Avrupa Birliği'ne karşılar...
ABD'ye karşılar... Özelleştirmeye karşılar... Serbest piyasaya karşılar... Yabancı sermayeye karşılar...

Güneydoğu'da ya da Kıbrıs'ta her türlü çözüme karşılar... Entelektüellere karşılar... Demokrasiye karşılar...

Türkiye'nin içe kapanmasını istiyorlar... Popülist politikaları destekliyorlar... Darbeden yanalar... Komplo teorilerine inanıyorlar... İyice uçukları; ' Dünya Türk Olsun' gibi süper yaratıcı (!) sloganları duvarlara yazıyor...

Tarzları: Sert, kavgacı. En küçük bir tartışmada hemen hakaret etmeye başlıyorlar. Bazısı için tartışmaya dahi gerek kalmıyor; zaten lafa küfürle giriyorlar. En çok kullandıkları kelimeler; satılmış, dönek, vatan haini...
Unutmadan: Ortak bir noktaları daha var. Adları, adresleri belli değil. Kanunlardan, mahkemeye verilmekten korktukları için, 'ne olur ne olmaz' deyip ' takma ad' kullanıyorlar.

Onları anlıyorum. Ellerinin altında internet gibi bir araç var. Bu imkânı kullanıyorlar. Sevmedikleri her şeye tükürükler saçarak saldırıyorlar.

Anlamadığım nokta ise şu:
Demokratlar, liberaller, AB yanlıları, aklı başında solcular, terbiyeli muhafazakârlar... Velhasıl diyalog yanlısı, hoşgörü sahibi, ılımlı kesimler nerede? Onlar niye internetten doğru dürüst yararlanmıyor? Niye ortalığı bu çapulculara bırakıyorlar?