Hafta sonu olması münasebetiyle Afrin Operasyon'na kısa bir
ara verip, içimizdeki bazı sıkıntılara değinmek istiyorum
izninizle...
Bunu yaparken aklıma takılan bir kaç meseleyi sizinle
paylaşmak istiyorum.
Aklıma çengelli iğne gibi takılan birinci mesele şu:
17/25 Aralık'tan bu yana Fetullahçı terör örgütüne pek çok alanda
darbe indirildi. Darbe sıralamasında büyük öncelik, örgüte mali
destek sağlayan şirketlere ve kurumlara verildi.
Pek çok kuruma kayyum atandı, pek çok kurumun taşınmazlarının
hazineye devredildiği söylendi. Ayrıca örgüte ait olduğu
belirtilen bazı paralara da el konuldu.
KHK ile kapatılan kuruluşların bankalardaki paraları hala bankada
tedbir konulmuş halde bekletiliyor. Yani henüz hazineye
aktarım yapılmadı.
Milyarları bulan bu paraları kasasında tutan bankalar repoydu
faizdi derken epey bir ballı kazanç sağlıyor. Bunlar sadece devlet
bankası falan da değil yani. Özel sektöre ait bankalar da var
bunların içinde...
Soru şu:
Neden?
Neden tedbir kararı bir an önce kaldırılıp bu paralar Hazine'ye
aktarılmıyor. Devletin elini rahatlatacak düzeyde olan bu
kaynak neden bankaların neması haline getiriliyor?
Aklıma takılan ikinci mesele, Fetö ile mücadele konusu...
Hepimizin bildiği üzere Fetö'nün birinci darbe
girişimi Halkbank'a yapılan operasyon
üzerinden başlamıştı. Rıza Zarrab ve Hakan Atilla meselesi
hala önümüzde büyük bir sorun olarak duruyor.
Peki ama 17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra başta
Halkbank olmak üzere bankacılık sistemine sızan Fetö'cülerle ilgili
bir çalışma yapıldı mı?
Mesela...
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Fetö ile iltisaklı olduğu
gerekçesiyle gözaltına alınan...
Yapılan sorgulama sonucu tutuklanan ve daha sonra şartlı tahliye
ile serbest bırakılan...
Yurtdışına çıkma yasağı olan ve henüz adalet huzurunda tamamen
aklanmamış, hakkında KHK ile geri dönme kararı verilmemiş kaç kişi
kurumlardaki görevlerine geri döndü?
Henüz yargılamaları devam etmesine rağmen kurumda yeniden işe
başlayan bu kişilerin şu süreçte bankanın veri tabanını
kullanıp bilgi topluyor olabilme ihtimali var mı?
Bu kişilerin kurum içinde hala Fetö propagandası yaptığına dair
bana kadar ulaşan ciddi iddialar ve ihbarlar var.
Soru şu:
Bu kişilerle ilgili geri dönüş emrini kim, neden verdi? Bu kararı
veren kişi, devletin ilgili birimlerine bilgi verdi mi vermedi
mi?
Son soru:
OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu'nun çalışmalara başladığı ve
110 bini bulan başvuruları değerlendirmeye başladığı söylendi.
Hatta kurumun ilk itiraz sonuçlarını 2017 yılının Kasım ayının
başında açıklayacağı da belirtildi.
Kasım'ın üzerinden neredeyse dört ay geçti ama ne bir haber var ne
de bir karar. 110 bin insanın içinde yer alan Fetö mağdurları, canı
burnunda bir halde açıklanacak kararları bekliyor.
Ne oldu, neden bir ses çıkmıyor?
Eğer bir teknik aksaklık var ise toplum bu konuda neden
bilgilendirilmiyor? Herhangi bir aksaklık yok ise, OHAL İşlemleri
Komisyonu üzerinden dört ay geçmesine rağmen beklenen kararları
neden açıklamıyor?
Kararlar veriliyor, mağdurlar aklanıyor da bu durum gizli saklı
yapılıyorsa, büyük hata... Çünkü kamuoyu mağdurların aklandığını
görmek, duymak ve bilmek istiyor.
Soru şu:
Sevgili OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu üyeleri... Bu gecikmenin
nedeni nedir? Kararları neden açıklamıyorsunuz? Kamuoyuna,
dosyaları karara bağlayıp açıklama yapacağınız yeni bir tarih
verebilir misiniz?