Akit yazarı Gülen ve Erdoğan'a yalvardı
Abone olO iki arada bir derede kalanlardan. 'Bitaraf' olduğu için de başına geleceklerden endişeli. Yeni Akit'in yazarı işte bu duyguyla yalvardı.
İNTERNET HABER - AK
Parti ile Cemaat arasındaki savaşta herkes tarafını seçmek
durumunda kaldı. Bir de 'bitaraf' olanlar var ki onların işi
zor...
Yeni Akit'in yazarı İbrahim Bektaş, bugünkü yazısıyla o isimlerden
biri olduğunu ilan ediyor. Ne Cemaatten ne de AK Parti'den
geçemeyen yazar, oturup Gülen ve Erdoğan'a yakarış dolu
bir yazı döşenmiş.
Kendi durumunu "Benim gibi milyonlarca
vatandaşımız. Bitaraf kalan bertaraf olur sözünün
akıbetine uğramamak için çırpınıyor" diyerek özetleyen
Bektaş, günün en ilginç yazısına imza atmış.
İşte Bİ TARAF yazarın çağrısı
SAYIN BAŞBAKANIM, SAYIN GÜLEN
HOCAM:
BU SİZE SON
ÇAĞRIMDIR!...
"Her seferinde Türkiye'yi yönetenlerin basiretleri ve
muhataplarının aklıselim davranışı ile püskürtülen münafık
fırtınası, bu defa "dershaneler üzerinden
kasırgaya döndü.
Tekne su almaya ve alabora olmaya
başladı.
Herkes, karşıdakini dinlemeden, gözleri kapalı
tetiğe bastı.
Çözüm üzerinde düşünenler ise bir kaşık suda koparılan
fırtınalar arasında cılız kaldı.
BİTARAF OLANLARIN AKIBETİ NE
OLACAK?
Artık dershaneler kapatılsın diyenler,
cemaat hatta din düşmanı, kapatılmasın
diyenler de azılı hükümet ve AK Parti karşıtıydı. Oysa
milyonlarca İnsanımız, hem dershanelerin kapatılmasına akılcı
gerekçelerle karşı çıkıyor, hem de AK Parti'yi kurulduğu günden
beri şansız destekliyor.
Ve benim gibi milyonlarca vatandaşımız.
*Bitaraf kalan bertaraf olur sözünün akıbetine
uğramamak için çırpınıyor.
SAYIN GÜLEN
HOCAM!
Peki bundan sonra ne olacak? Benim taraflara çağrım
şudur; Sayın Gülen Hocam,
Sayın Hocam, konuya el atın, durdurun bu kör
dövüşünü. Kırıp dökmeden, diyalog ve hoşgörü ortamı
içerisinde çözülmeyecek mesele olmadığını sizden öğrendik. Hükümete
bu şekilde muamele edilmesine razı olamazsınız. Aksi takdirde
sadece hizmet değil, millet te kaybedecek.
Lütfen durdurun bu taarruzu...
Sayın Başbakanım,
"Beraber yürüyelim bu yollarda" dediğinizde
çağrınıza tereddütsüz "evet" denilmedi mi? Türkiye için
bir şans olduğunuz her zaman en üst seviyeden ifade edilmedi
mi?
12 Eylül referandumuna, "bir kişi yirmi kişiyi ikna
etmeli, mümkünse mezardakiler de kaldırılarak oy
kullandırılman" denilerek kapı kapı dolaşılıp destek
olunmadı mı?
En son seçimde "1 oy İçin 5000 dolar
harcanarak ta okyanus ötelerinden
insanlar Türkiye'ye gönderilmedi mi?
Daha önümüzde üç kritik seçim varken, Gezi
zihniyeti ininden çıkmak ve zehrini kusmak için ellerini
ovuştururken, bir orta yol bulunamaz mı?
(...) Sayın Başbakanım, Sayın Hocam, lütfen çevrenizdeki
çıkarcılara fırsat vermeyiniz. İyi gün dostlarına itibar etmeyiniz.
Aklın yolu da akıllıların yolu da bir (1) olduğuna göre, Bu
kavga niye? Şu meşhur "kazan-kazan" metoduna ne oldu? Ne
olur. Gezi'de "devrilen çamlar" dershanelerde yeşermesin. Ve ne
olur bu defa da şer odakları sevinmesin...