Akil İnsanlar Heyeti hükümetten ne istedi?
Abone olÇözüm süreci kapsamında Başbakan Ahmet Davutoğlu ve hükümet üyeleriyle Dolmabahçe’de bir araya gelen ‘Akil İnsan Heyeti’, Öcalan’ın cezaevi koşullarının iyileştirilmesi de dahil 10 talep iletti.
Vatan gazetesi yazarı ve "Akil İnsanlar Heyeti" üyesi Hüseyin
Yayman, dün Dolmabahçe'de gerçekleşen toplantının ayrıntılarını
yazdı.
Başbakan Davutoğlu'nun toplantıda üç önemli hedefleri olduğunu,
"1 . Süreç ve demokratikleşme adımları kararlılıkla devam
edecek. 2 . Çözüm süreci kamu düzenin
alternatifi değil. 3 . çözüm süreci
konjonktürel bir konu değildir", yazan Yayman, akil
insaların isteklerini de maddeler halinde sıraladı...
İşte Yayman'ın dünkü toplantı izlenimleri...
SÜRECİN ZORDA OLDUĞU BİR
HAVA
Dolmabahçe’de ilk kez 4 Nisan 2013’te toplanan ‘Akil İnsanlar’ on
sekiz ay sonra tekrar bir araya geldi. ‘Birinci Dolmabahçe
buluşması’, muhataplık sorununun aşıldığı, Öcalan’ın 21 Mart’ta
‘silahlar sussun, fikirler konuşsun’ dediği, umudun yükseldiği ve
PKK’nın yurt dışına çekilme talebinin gündeme geldiği pozitif bir
atmosferde yapıldı. Dünkü toplantı ise görece sürecin zorda olduğu
bir havada gerçekleşti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun konuşmasıyla toplantı başladı. Davutoğlu’nun, bir saat süren konuşması başarılıydı. Konuşmaya bir bütün olarak bakıldığında Davutoğlu, konuya hakim ve özgüvenliydi. Bir anlamda Davutoğlu süreçle, akil insanlarla ve toplumla cesur bir yüzleşme yaptı.
DEMOKRATİKLEŞME VE SÜREÇ DEVAM EDECEK
Başbakan Davutoğlu, konuşmasının önemli bir kısmını ‘tekelci
kapitalist modernite ve kürselleşme’ eleştirisine ayırmıştı. Sıkça
ifade ettiği ‘tarihdaşlık/vatandaşlık’ kavramlarına vurgu yaptı.
Benzer bir felsefi okumanın Öcalan’ın kitaplarında olduğunu
belirtmek lazım. Davutoğlu, üç önemli hedefleri
olduğunu söyledi.
1 . Süreç ve demokratikleşme adımları kararlılıkla devam edecek.
2 . Çözüm süreci kamu düzenin alternatifi değil.
3 . Çözüm süreci konjonktürel bir konu değildir...
Davutoğlu, ‘örgütün geri çekilme dahil verdiği sözleri tutmadığını’ ifade ederken ‘Kobani’nin kaderiyle Suruç’un kaderinin aynı olduğunu’ ilk defa ifade etti. Başbakan, ‘Türkiye’nin Sykes-Picot’un bekçiliğini yapmayacağını ve bölgede yeni düzenin barışla veya savaşla ’ olacağını söyledi.
PUSLU HAVAYI BİRLİKTE DAĞITALIM
Hükümet kanadında farklı kesimleri dinleme tavrı belirgin hal alırken Davutoğlu heyete “Puslu havayı sizinle dağıtmak istiyoruz” dedi. Başbakan, süreçte atılan adımları sıralarken ‘Demokratik Açılım’ ve ‘Oslo Süreci’nden gerekli dersleri çıkardıklarını ifade etti.
DEVRİM MAHİYETİNDE ADIM
Davutoğlu, konuşması sırasında salonda heyet üyelerine “Çok yoğun çabalar gösterdiniz size minnettarız” diye seslendi ve hazırladıkları raporların raflara kaldırılmadığını belirterek şöyle devam etti: “60 bin vatandaşımızla yüz yüze görüşmeler yaptınız. İnsanlık adına da teşekkür borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Son gelişmeler olmasaydı da sizinle bir araya gelecektik. Bir araya gelişimiz konjonktürle bir gelişmenin sonucu da değildir. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Demokratikleşme paketinde sizin teklif ettiğiniz bir çok unsur yer aldı. Ama devrim mahiyetinde bence atılan en önemli adım, yine sizlerin hemen hemen her bölgede ki raporda benim gördüğüm ve talebiniz olan ve bu çözüm sürecinin tarafları olan aktörlerinde dile getirdiği yasal çerçevenin çözüm sürecine sağlanması olmuştur. Artık çözüm süreci Türk hukuk sisteminin bir parçası ve yasama kudretiyle Bakanlar Kurulu’nu da bağlayan bir temel esas halini almıştır.
AKİLLER HÜKÜMETTEN NE İSTEDİ?
1. Her durumda ‘çatışmasızlığın devam etmesi’ gerektiği belirtildi.
2. Öcalan’la görüşme çeşitliliği sağlanması dile getirildi.
3. Akil insanlar heyetinin yeniden yapılandırılarak devam etmesi talep edildi
4. Süreci izlemek üzere ‘3. Göz’ kurulması gerektiğinin altı çizildi
5. Tarafların ve özellikle hükümetin dilini değiştirmesi gerektiği dile getirildi
6. Toplumsal desteği güçlendirecek adımlar atılması belirtildi
7. Öcalan’ın cezaevi şartları iyileştirilmesi ifade edildi
8. Sürece yeni bir ivme verilmesi için parlamentonun devreye sokulması söylendi
9. Şiddet olaylarına karşı kamu düzeninin sağlanması ve bölgede hukukun tesis edilmesi vurgulandı
10. Süreci hızlandıracak yeni ve sivil aygıtların devreye sokulması istendi.
NELER KONUŞULDU?
1 Televizyonlarda, sokakta ne konuşuluyorsa toplantıda da onlar konuşuldu.
2 Konuşmaların gündemi son yaşanan şiddet olayları ve toplumsal infialdi.
3 Son olayların Anadolu’da derin kaygıların tetiklediği ifade edildi.
4 Birinci toplantıda umut konuşulurken bu defa kaygı ve endişeler öne çıktı.
5 Önceki toplantıya göre salonda heyecan görece daha düşüktü.
6 Söz alanların çoğu Öcalan’la ve hatta Kandil’le görüşülmesi gerektiğini iletti
7 Toplantıya Rojava ve Kobani damga vurdu. Hemen her söz Rojava’yla başladı.
8 Hükümet politikalarının doğru olduğunu da HDP’nin yanlış yapmadığını söyleyenler oldu.
9 Katılımcılar ve konuşmalarda karamsarlık, hükümette umut vardı.
10 Akillerin konuşmaları öyle noktaya geldi ki hükümet üyeleri heyeti süreç konusunda ikna çabasına girdi.
HAKAN FİDAN TOPLANTIDA YOKTU
Yeni Dolmabahçe buluşmasına Hükümet ağır toplarıyla katıldı. Bülent Arınç, Yalçın Akdoğan, Beşir Atalay, Efkan Ala, Ömer Çelik, Bekir Bozdağ, Mehmet Şimşek, Cevdet Yılmaz, Mevlüt Çavuşoğlu’un yanı sıra Grup Başkanvekilleri Mahir Ünal ve Öznur Çalık katıldı. Hükümet toplantıya bir meydan okuma halinde katılırken konuya verdiği önemi gösterdi.
Birinci toplantıya katılan MİT Müsteşarı Hakan Fidan dün yoktu. Sürece birinci elden tanıklık eden Hakan Fidan’ın toplantıya katılmaması ilginçti. Onun yerine Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu vardı. Dervişoğlu’nun beş yıldır MİT adına kapalı devre yürüttüğü çalışmaları bundan sonra açıktan yürüteceği anlaşılıyor. Son dönemde Öcalan’la sık görüşen Dervişoğlu toplantıda sürekli not alırken tek kelime konuşmaması ironik bir durum oluşturdu. Yeni görev dağılımında Fidan’ın bir adım geri duracağı görülürken sürecin toplumsal ayağının güçlendirileceği, şeffaf yürütüleceği anlamına geliyor. Bu isimlerin yanında Başbakan Davutoğlu’nun başdanışmanlığını yapan Taha Özhan, Hatem Ete, Ertan Aydın, Adalet Bakanı yüksek müşaviri Adnan Boynukara ve KDGM yardımcısı Emrah Beriş gibi Kürt sorununu ve sürecin perde arkasını bilen isimlerin olması önemliydi.