AKİL İNSANDAN TELEF GAFI
Abone olAkil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Grubu Sözcüsü Cemal Uşşak, "Medyanın üslubu ve dili çok önemli olmuştur. Her konuda önemlidir ama özellikle...
Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Grubu Sözcüsü Cemal Uşşak,
"Medyanın üslubu ve dili çok önemli olmuştur. Her konuda önemlidir
ama özellikle bizim ülkemiz gibi kanlı, kinli bir süreci geride
bırakmaya çalıştığımız sırada, 40 bin civarında can telef olduğu
sırada çok daha önemli bir hale gelmektedir" dedi.
Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Grubu Sözcüsü Cemal Uşşak, Kayseri
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya’yı ziyaret etti.
Ziyarette konuşan Uşşak, bir gafa imza attı. Uşşak, "Dünyanın her
ülkesinde böylesi süreçlerden geçilirken medyanın üslubu ve dili
çok önemli olmuştur. Her konuda önemlidir ama özellikle bizim
ülkemiz gibi kanlı kinli bir süreci geride bırakmaya çalıştığımız
sırada 40 bin civarında can telef olduğu sırada çok daha önemli bir
hale gelmektedir. Medyanın önemli katkısı olmaksızın problem
çözülememiştir maalesef ama bu geçen dönem içerisinde
arkadaşlarımızı parantez içine alarak söylemek durumundayım, bu
sürece kimi medya kuruluşlarının ve kimi yazarların destek
olmadığını, barış dilini kullanmadıklarını görüyoruz. Bu süreçte
medyanın diline sahip olması lazım. Elbette gazetecilik görevimizi
yerine getirmek zorundayız. Birincisi malum örgütün kurucusu ve
liderini merkeze alan bir habercilik ve anlayış, bu ülkenin Kürt
olmayan vatandaşlarının duygularını tahrik eder, bu tam tersi barış
sürecini olumsuz etkiler. İkincisi o kişi hakkında hal böyleyken
yıllardan beri kullanılagelen ’bebek katili’ gibi sıfatların
tekrarının da bir anlamı yoktur" ifadelerini kullandı.
"BÖLGEDE SÜRECE YÜZDE 60’LIK DESTEK VAR"
Bölgedeki 13 ilden 9’unu ziyaret ettiklerini ifade eden Uşşak,
"Genel olarak yüzde 60’ı bu sürece destek veriyor. Artık terörün
cana tak ettiği bir noktada Kürtler vaya Kürt olmayanlar, ’Bu
ızdırap sona ersin, kan ve gözyaşı dinsin’ diyor. ’Üçüncü
iktidarlık dönemine güçlenmiş olarak giren bir siyasi parti bu
terörü bitirebilecekse bitirir’ diyorlar ama bununla beraber
vatandaşlarımızın endişeleri de var, o endişelerin şurada
kümelendiğini söyleyebilirim. ’Eğer bu sürecin sonunda malum
örgütün liderine özgürlük gelecekse biz bunu hazmedemeyiz. Bu
sürecin sonunda dağa çıkarak insanımıza zarar veren, cinayet
işleyen, eylem yapan insanlara af gelecekse bunu da kabul edemeyiz’
diyorlar. Bu adeta sürece destek veren vatandaşımızın rezervi,
kaygıları. Kimi Kürt vatandaşlarımızın, elbetteki bütün Kürt
vatandaşlarımız değil, beklentisi o ki, ’Eğer geçmişin baskıcı
uygulamalarından dolayı dağa çıkmış olan evlatlarımıza da bir
şekilde bir af yolu gelmeyecekse bu barış kalıcı olmaz’ diyenler de
var. Yani birilerinin endişesi, diğerlerinin beklentisi şeklinde"
dedi.
Bu zaman içerisinde endişe ve beklentinin nereye doğru döneceğini
şimdiden kestirmenin zor olduğunu vurgulayan Uşşak, ’’Bunu şimdiden
kestirmek zor ama şöyle bir tespitin de olduğunu söylemek
istiyorum, eğer bugünkü özgürlük ortamını Kürt vatandaşlarımız,
bundan 20-30-40 sene önce idrak etmiş olsaydı böyle bir örgütten de
mücadeleden de söz etmiş olmayabilirdik bugün. Yani Kürt’ün
Kürtlüğünün inkar edildiği, dilinin konuşmasının yasak edildiği,
Kürtçenin eğitilmesine öğretilmesine imkan verilmediği dönemin
mahsulüdür bu terör. Haliyle, ’Bu ortam değiştiğine göre, mani
ortadan kalkıp özgürlükler geri geldiğine göre, bu ’kanlı ve kinli
örgütün’ ortada durmasının da bir anlamı yoktur’ şeklinde
değerlendirmelere de tanık olduk" şeklinde konuştu.
"BAŞBAKAN HEYETE TELKİNDE BULUNMADI"
Uşşak, Akil İnsanlar Heyeti’nin görevinin öncelikle halkı dinlemek
olduğunu ifade ederek, ’’Amaç, şu anki mücadele yönteminin
öncekilerden ne farkının olduğunu anlatmak. Bu anlatıldıktan sonra
kuşkuların önemli ölçüde azaltılmış olduğunu, buna bağlı olarak da
desteğin artmış olduğunu söyleyebilirim. Ama bunun oranını takdir
edersiniz ki ifade etmek durumunda değilim. Sayın Başbakan bu
heyete hiçbir zaman, ’Şunu yapacaksınız veya yapmayacaksınız,
yapmanızı tavsiye ederiz veya etmeyiz’ şeklinde bir telkinde
bulunmadı. Sayın Başbakan bulunmadığı gibi hiçbir otorite de
bulunmadı. Heyetin çalışma yöntemlerini belirlemesi tamamıyla
kendisine bırakıldı. Dolayısıyla kırmızı, yeşil, mor bir çizgi söz
konusu değil. Bu süreci barış süreci olarak tanımlamak sosyolojik
bir ifade olabilir ama bir siyasi tanım değildir çünkü her ne kadar
sosyolojik düzlemden karı koca arası barıştan, aşiretler arası
barıştan, devletler arası barıştan söz edebiliriz. Bu vakada karşı
tarafımızda bir devlet söz konusu değil. Bu bağlamda barış
kavramının doğru olmayacağını düşünüyorum. Nihayetinde toplumumuzun
bütün fertlerinin hissedeceği bir barış sürecine gidiyoruz’’ diye
konuştu.
"TELEF KELİMESİNİ TOPLAMDAKİ KAYBI İFADE ETMEK İÇİN KULLANDIM"
Bir gazetecinin, ’’Daha önceden hep şehit kelimesi kullanılıyordu.
Biraz önce telef kelimesini kullandınız’’ hatırlatması üzerine
Uşşak, ’’Bu protesto edenlerin böyle bir zannı var, şüphesi var.
Elbette bu zanlarını ve şüphelerini, kaygılarını diyelim ifade
etmeye hakları vardır. Bunu ifade ederken de başkalarının ifade ve
dinleme haklarını engellememek kaydıyla. Bu telef kelimesini
toplamdaki kaybı ifade etmek için kullandım. Hiç şüphesiz ki bir
ülkenin birliğine, bütünlüğüne, güvenlik kurumlarına, sivil halkına
karşı, silahıyla saldıran bir kuruma karşı silahla cevap vermek bir
devletin hakkı ve vazifesidir. Bu uğurda hayatını kaybedenler
şehittir, Mehmetçiktir, asker şehidimizdir, emniyet şehidimizdir
ama diğer taraftan da dağa çıkıp giden veya örgüte destek veren
veya terör örgütünün yaptığı kitlesel eylemlerin muhatabı olarak
ölen insanlarımız da bizim insanımızdır. Onlar da bu ülkenin
vatandaşıdır, onları da sebebi her ne olursa olsun kayıp olarak
görmek durumundayız diye düşünüyorum. Şehit kelimesini o manada
kullanmadım’’ şeklinde konuştu.
(İHA)