Akil Adam oldum, ölüm tehditleri aldım!
Abone ol"Siyasetin dik alasını yapıyorum" diyen ünlü sanatçı Kadir İnanır, Akil İnsanlar heyetine girdikten sonra ölüm tehditleri almış.
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Tayyip
Erdoğan’ın vizyon toplantısına katılan sanatçılara yöneltilen
eleştirileri doğru bulmayan Kadir İnanır “Sanatçılar yakın
buldukları siyasetçilerin kampanyalarına katılır, buna saygılı
olacaksın” diyor.
Kadir İnanır, Akil İnsanlar Heyeti'nde yer aldıktan sonra birçok
kişi tarafından sert bir dille eleştirililmiş, hatta vatana
ihanetle suçlanmıştı. İnanır, bu süreçte ölüm tehditleri aldığını
belirtirken, dibine kadar da siyasetin içine girdiğini söyledi.
İşte Kadir İnanır'ın değerlendirmelerinden bazıları:
HERKES SUSAR AMA SANATÇI
SUSMAZ
Sanatçı kimdir? Sanatçının etliye sütlüye karışmayanı
mı makbul?
- Sanatçılar yaşadıkları toplumda ve dünyada, insan
onurunu yücelten her türlü kavganın öncü savaşçılarıdır. İşlerinde
ve söylemlerinde ayrımcılığa yer yoktur. Sadece barış ve sevgi için
çırpınıp dururlar ve mutlaka kazanırlar. Onları kırıp dökme
düşüncesi ve yapılanması tarihler boyunca hiçbir ülkede başarılı
olamamıştır. Herkes susar ama sanatçı susmaz, susamaz... Doğru
bulduğu evrensel değerleri kaybederse ölür... Sanatçılar ölürse,
sevgi ölür, saygı ölür, barış ölür, insanlık ölür...
YILDIZ ÇOK SAF KIZDIR
- Başbakan Edoğan'ın vizyon toplantısına
katılan sanatçılar sosyal medya üzerinden neredeyse linç
edildi...
- Ben bir sosyal demokratım eğer biri "Sosyal demokratım" diyorsa,
düşünce özgürlüğünü savunmalı. Her tür düşünceye saygılı olmalı.
Böyle olmadığı zaman o adamın sosyal demokratlığı lafta kalır. Her
insanın, sanatçı da olsa bir siyasi görüşü vardır. Buna da saygılı
olacaksın! Siyasi tercihleri vardır, buna da saygı duyacaksın.
Sanatçılar kendilerine yakın buldukları siyasetçilerin
kampanyalarına katılır, bunlara da saygı duyacaksın.
Eleştirebilirsin ama yıpratma hakkın yok. Bunu yaparsan kendin de
aynı tepkiyi görürsün. Bu müdahale etmek demektir. Onun için
yapılan şey yanlıştır! Sanatçı arkadaşların Erdoğan'ın toplantısına
katılmasa tepki göstermek yanlıştır. Yıldız Tilbe olayında da böyle
oldu. O çok saf, temiz bir kızdır. O günkü o heyecanla, Kudüs'teki
çocukların yaralı yüzlerini görünce, ağzından böyle bir laf çıkmış,
niye linç ediyorsunuz ki? İsrail'deki bu katliama bizden fazla
tepki gösteren Yahudiler var. Onları niye yok sayıyorsun? Size niye
düşüyor bunun derdi? Niye Yıldız'a hakaretler yağdırıyorsunuz?
Yarın çıkar özür diler... Linç kültürünü ortadan kaldırmamız
lazım.
İŞİMDE SİYASETİN DİK ALASINI
YAPIYORUM
- Son dönem söylemleriniz, röportajlarınız
siyasi ağırlıklı, neden?
- Ben aktif siyaset
yapmıyorum ama işimde siyasetin dik âlâsını yaptım... "Sanatçı ne
karışır bu işlere" gibi bir algı var. Buna ne derler Osmanlı'da
bilir misin, idare-i maslahat güzarcı. Bana dokunmayan yılan bin
yaşasın. Bu kimlik yoksunluğudur, kişilik meselesidir. Böyle
sanatçı olunmaz. Sanatçı bir ülkenin çağdaşlaşması için verilen
savaşta en önde koşan insandır. Sanatçı muhalefettedir. Hiçbir şeye
"Evet" ya da "Güzel" demez taa ki en son noktayı görene kadar.
İnsanlık tarihindeki tüm sanatçılar hiçbir şeyi beğenmez ve belki
daha iyisi vardır diye onun peşinde koşar. Bu özellikleri yüzünden
sanatçılarıyla uğraşanlar kaybetmiştir.
ÖLÜM TEHDİTLERİ ALDIM
- Sizin de akil insan
olmanız eleştirilmişti...
- Başbakan'ın vizyon toplantısına katılanların yaşadıkları ne ki,
ben ölüm tehditleri aldım... Sanatçı tabii siyasi fikrini belirtir.
Dünya siyasi tarihinde sanatçıları karşısına alan tüm siyasiler
kaybetmiştir. Bunun hesaplarının çok iyi yapılması lazım... Tam 45
yıldır sinema oyunculuğu yapıyorum. Yani 100 yıllık sinema
tarihinin yarısına şahidim. Başrol oyunculuğunu üstlendiğim filmler
100 yıllık sinema tarihinin önemli filmleridir. 187 filmin
neredeyse tamamını Anadolu'nun bir yöresinde çektim. O filmlerin
yüzde 50'si sansüre uğradı ve mahkeme kararıyla vizyona
girebildi.
- Niye sansüre
uğradılar?
- Çünkü o filmlerde toplumun geri kalmışlığı ve temel sorunlar
açığa çıkıyordu... Ezilen insanların isyanı vardı, aydınlanma
vardı. Feodalitenin altında inleyen insanların çektikleri acılar
vardı. Yani politik sinema yapıyordum. Şimdi daha sertini
kovalıyorum. Öyle senaryolar arıyorum. Soruyor işine gelmeyenler,
düzen ve o düzeni savunanlar: "Niye böyle sinema yapıyormuşum?"
İşlerine gelmiyor çünkü düzenleri bozulur diye korkuyorlar... "Niye
siyaset yapmıyorsun?" diyorlar. İşte dik âlâsını yapıyorum.
Cumhuriyet tarihi parlamentolarının nasıl oluştuğunu, hangi
güçlerin kadrolarından oluştuğunu çok iyi biliyorum. Ve
parlamentonun asla gerçek halkı temsil ettiğine inanmıyorum... O
zaman ne işim var benim o mecliste? O gayya kuyusunda.... Yalandan
yere kavga ediyorlar ama eşlerine ve çocuklarına kırmızı pasaport
verilmesi önerisini el birliğiyle onaylıyorlar. Hem de eski
milletvekilleri dahil... Edep yahu... Ayıp yahu... Kimi
kandırıyorlar, nereye kadar?
BEN BİR BARIŞ
ELÇİSİYİM
- "BDP'yi seviyorum" dediniz, inanılmaz tepkiyle
karşılaştınız o dönemde...
- Onu şöyle açıklayayım: Ben
bir barış elçisiyim. Bu ülkenin en büyük sorununun ortadan kalkması
için hayatımı ortaya koymuş bir barış sevdalısıyım. Bu ülkedeki
halkların kardeşliği üzerine verilen kavganın öncü insanlarından
biriyim. Demirtaş'ın partisi halkların birleştirilmesi için,
kardeşlik için kuruldu. O yüzden "Selahattin Demirtaş'ın kurduğu
partiyi seviyorum" dedim. Sadece siyasal çatısı budur bu partinin.
Bir ülkenin cumhurbaşkanlığına soyunan bir adamın, bu ülkenin
bölünmesi ile bir alakası olur mu? Olmamalı. Demirtaş diyor ki, "Bu
ülkenin cumharbaşkanlığına adayım" Bu ülkede hiçbir Kürt, bu
ülkenin güzelliklerini bırakıp da, 'Hadi ben ayrılıyorum, dağlara
gidiyorum' demez. Kimse enayi değil. Bu ülke insanları en zor
şartta gelir, ellerini birbirine yapıştırır, kardeşçe yaşar. Bu bir
demokratikleşme süreci, devam ediyor... Mutlaka barışla bitecek.
Barışla bitmemiş bir tek savaş gösteremezsiniz. Ne var
paylaşamadığımız bu ülkede? 76 milyon değil, 576 milyon daha yaşar.
Tanrı getirmiş bizi buraya koymuş. Zaten tüm güçlerin bizi
sevmemelerinin nedeni, "Siz kimsiniz de gelip bu güzel ülkeye
yerleştiniz?" fikri... Tüm kavga buradan. Bunun kıymetini bilmek
lazım. Bu ülkede yaşayan tüm insanlar hakça bölüşecek, adil
yargılanacak, birbirlerine karşı saygılı, sevgili olacaklar, kimse
kimsenin efendisi olmayacak. Olamaz da zaten. Tüm efendiler sonunda
kaybeder. Bu ülkede barış dili sağlanana kadar mücadeleye devam
edeceğim. Beni linç etmek isteyenlere 50 kere onların dilinden
cevap verirdim. Sokağa çıkamazlardı. Kim kime öğretiyor vatan
sevgisini, bayrak sevgisini, sınır sevgisini. Sen kimsin ya? Kim
verdi kardeşim sana bu hakkı? Bu ükede yaşayan Türklerin kim
olduklarını ve nerede yaşadıklarını ezbere biliyorum. Ama Kürtlerin
de, Boşnakların da, Arapların da nerede yaşadıklarını biliyorum. Bu
ülkede büyük bir mozaik var. Biraraya gelecekler, ellerini
birleştirecekler ve paydaları ortak biçimde bölüşecekler. Halkların
kardeşliği sloganı altında bir dünya kuracaklar. "Vatan haini"
dediler bana! Bizim bu hareketimize "Vatan haini" diyenlerin yüzde
100'ü vergi kaçakçısıdır. Ben 45 yıldır birinci derecede vergi
mükellefiyim, bir kuruş borcum yok devlete.
- Çok siyaset konuşan bir
ülkeyiz...
- O da iyi bir şey ya... Sorunumuz çok. 105 tane temel sorunumuz
var. Düzelmeye kalkıyoruz, düzeldiğimiz noktada güçlü devletler
daha da gelişmiş oluyorlar, mesafe açılıyor. Mesafe iletişim ve
teknoloji çağında daralacak. Askeri bölgeye gidiyorsun, 'Fotoğraf
çekmek yasak' yazısı hâlâ duruyor. Kardeşim seni uydudan izliyorlar
ne fotoğrafı? Yıldız Parkı'nda koşmaya gidiyorum, yazı var 'Burada
fotoğraf çekmek için belediyeden izin alın' diyor. Böyle bir şey
var mı? Kardeşim ne diye izin alacağım, ayıp değil mi ya! Senin mi
orası, benim o park, benim! Tövbe estağfurullah ya...
KİMSE KİMSEDEN KORKMASIN
- Tayyip Erdoğan'ın
cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda ne
düşünüyorsunuz?
- Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığının
erken olduğunu düşünüyorum. Çünkü mevcut anayasayla başkanlık
sistemini uygulayamaz. İkinci adamları yetiştiremeyen Türkiye
siyaseti hep sarsıntıya uğramıştır. Her şey zorlaşacak diye
düşünüyorum. Tayyip Erdoğan'ın milliyetçi, muhafazakar yapısı,
sosyal demokrat kişiliğe ve anlayışa bürünüyor. Bakın neler
söylüyor yeni Türkiye sloganıyla: "Demokrasiyi daha fazla
geliştireceğiz" diyor, "Siyasal ve toplumsal normalleşme
sağlayacağız" diyor, "Toplumsal refahı daha çok yükselteceğiz"
diyor, "Dünyada öncü ülkeler arasına gireceğiz" diyor... Peki kayıt
dışı ekonomi ne olacak? Vergi kaçakçılığı vatan hainliğiyle eş
değer bir suç olacak mı, vergi affı ne demek? Gelir dağılımındaki
eşitsizlik ne zaman kalkacak? Adalet herkes için ne zaman eşit
olacak? gibi yüzlerce sorun hâlâ devam ederken, geleceğimizin
neresinde kucaklaşma ve toplumsal barış sağlanacak? Bu ülkede
yaşayan herkes ellerini uzatsın ve kenetlensin. Kimse kimseden
korkmasın, herkes gerektiğinde gülsün, gerektiğinde ağlasın...
- Ekmeleddin İhsanoğlu hakkındaki düşünceleriniz
neler?
- Ekmeleddin İhsanoğlu'nu Uğur Mumcu'nun Rabıta
isimli kitabından tanıyorum. İslami İlimler Araştırma Vakfı
yöneticisidir. Bu kadar tanımam da yeter...
- Akil insan olduğunuzdan bugüne neler
değişti?
- Çok şey değişti... Köyleri boşaltıp
yakılan insanlar, topraklarına geri dönüyor. Piknik yapıp, halay
çekiyorlar. Oğlunu askere gönderen aileler çocuklarını güle güle
uğurluyor. Kan yok, gözyaşı yok, elem yok, keder yok. Davul, zurna
ve halay var, kardeşlik var, sevgi var. Daha ne olsun, şükürler
olsun...